Muharrem ayı

[size=2][size=10pt][size=10pt]إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَر شَهْراً فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ [/size] [/size] [/size] Muharrem ayı; içinde zuhura gelen ulvî hadiseler, vukubulan ilâhî tecelliler ve İslâmî bir tarih başlangıcı kabul edilmesi bakımın¬dan Müslümanlar arasında büyük bir ehemmiyet taşır.
Muharrem ayının îslâmiyetten öncesine uzanan bir şöhreti ve değeri bulunmaktadır. Denilebilir ki Muharremi Şerif, bütün beşeriyyetin tarihinde yeri bulunan bir aydır.
Bu ayın onuna tesadüf eden Aşûrâ günü, birçok tecellilere zarf olmuş bulunmaktadır.
Hazret-i Adem'in yaratılması, cennete girmesi ve cennetten çık¬tıktan sonra tevbesinin kabulü Aşûrâ gününe raslamaktadır.
Hazret-i ibrahim'in doğumu, Halilüllah payesine ermesi, Nem¬rûd'un ateşinden kurtulması da bu güne tesadüf etmektedir.
Hazret-i Idris'in semaya ref olunması ve Hazret-i Eyyûb'un has¬talıklardan kurtulması bu günde olmuştur.
Hazret-i Nuh'un, gemisinin Cûdi dağına oturması ve karaya ayak basması Âşûrâ gününe tesadüf etmektedir.
Hazret-i İsa'nın doğumu ve kendisine sûikasd hazırlayanlardan kurtarılıp semâya yükseltilmesi de bu mübarek güne tesadüf etmektedir,
Hazret-i Musa ve ümmetlerinin Fir'avun'dan kurtuluşları ve Firavn'ın suda boğulmaları da bu günde vâki olmuştur.
Aşûrâ gününün bu müstesna değeri sebebiyle Resûlullah Efendimiz bu günde oruç tutar ve ashabına da tavsiye ederlerdi.
İslâmiyetin başlangıcında Âşûrâ orucunu tutma mecburiyeti vardı. Ramazan orucunun farz kılınması ile bu hüküm neshedildi. Ancak, sünnet olarak oruç tutulmalıdır. Peygamberimiz, Ra¬mazan orucundan sonra, en fazla Aşûrâ orucuna ehemmiyet verirdi. İbni Abbas (r.a.), buyuruyor ki: Ben Resûlullah (s.a.v.) i Aşûrâ gü¬nü ve Ramazan ayından başka hiçbir günün orucunu diğerine üstün tutarak araştırdığını görmedim» (3).
Nafile olarak yapılan ibadetlerin sevabı, on mislidir. Nafile olma¬sına rağmen Aşûrâ orucunun müstesna bir durumu vardır. Resûl-i Ekrem bu hususu şöyle açıklamaktadır: «Âşûrâ gününün orucu, —Allah'a karşı hüsnü zannım odur ki ¬bir önceki sene (de işlenen hata) yi örter» (4),
Âşûrâ günü geldiğinde yapılan hayrın sevabı katmerli olarak ve¬rilir. Çoluk ve çocuğunun nafakasında bolluk yapması bile onun için bir ecir vesilesidir.
İslâm şuuruna mâlik bulunan mü'minler, bu günlere gerekli iti¬nâyı göstermeli ve sünnet müessesesini ayakta tutmalıdırlar.



Muharrem Ayı, 2 Muharrem 1431 (18.12.2009)

الاية: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Muhterem Müminler,
Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd-ü senâlar olsun, yeni bir hicrî yıla sıhhat ve âfiyet içerisinde girmiş olduk. Hicrî 1430 senesi nihayete erdi, 1431 yılına başlamış bulunuyoruz. Yeni bir sene, yeni bir başlangıç, yeni bir heyecan demektir. Bütün müslümanların birbirlerinin yeni hicrî senelerini tebrik etmeleri güzel bir davranıştır. Hicrî takvimin hayatımızda ve ibadetlerimizde ehemmiyeti çok büyüktür.

Hz.Ömer (r.a) ın halifeliği zamanında toplanan İslam Şûrâsında Hz.Ali (k.v) nin görüşü kabul edildi. Muharrem Ayı hicri yılın ilk ayı, Hicret yılı takvimin başlangıcı ve bir yılı 354 gün olan kameri takvim kabul edildi. Dünyevi işlerimizde milâdî takvime nasıl dikkat ediyor, randevularımızı nasıl takip ediyorsak, mânevi hayatımızda da bu aylara dikkat etmeli, o aylar içinde yapılacak olan farz, vacib, sünnet ve nafile ibadetleri takvim yapraklarından ve dua kitaplarından takip etmeliyiz.

Değerli Müslümanlar,
Kişinin niyetinin amellerinden daha hayırlı olduğu Hadis-i Şerifle sabittir. Bu günlerin heyecanı ne kadar çok olursa, niyetlerimiz ve dualarımız ne kadar hâlisâne olursa, bu, senenin diğer kısımlarına da o kadar tesir eder. Bu müstesna zamanlar, tefekkürün, nefis muhasebesinin, günahlardan tevbenin, nimete şükrün, ulaşmak istediğimiz nimetler için Allah’a dua ve ilticanın zirveye çıkması gereken zamanlardır. Peygamberimiz (s.a.v); “Günün senin devendir. Başını nereye çekersen, arkası öyle gelir.”buyurmuşlardır. Günün başındaki dikkat diğer saatlere de tesir ettiğine göre, senenin başındaki şevkimiz ve dikkatimizde diğer ayları muhakkak etkileyecektir.
Bu ay içerisinde bir büyük fırsat daha vardır ki, o da mahlûkâtın yaratılmasından beri içerisinde çok büyük hâdiselerin cereyan ettiği, mühim bir gün olan Âşûre Günüdür. O günün fazileti hakkında önümüzdeki hafta mâlumât verilecektir.

Kıymetli Müminler,
Bütün Müslümanlar bu günlere icab eden itinayı göstermeli ve Mevlamızın rızasına nâil olabilmenin gayreti ve şuûru içerisinde olmalıdır.

Konular