Namazın Manası

Sonu olmayan arzulara meftun ve her şey kendisini müteessir Edebilecek Kadar hassas olan insanın ihtiyaçlarını karşılayacak ve bitmek bilmeyen sıkıntılarını ve düşmanlarını bertaraf edecek tek Zât, hiç şüphesiz Kudret ve Rahmeti sınırsız olan Hakk Teâlâ ’dır.

Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkmak için en güzel kapı ise namazdır. Namaz, mü’minin miracıdır.

Mü’min, namazı Cenneti kazanmak için kılmaz; daha önce kendisine verilen hudutsuz nimetlerin şükrünü eda etmek için edâ eder. Ama Yüce Yaratıcı o kadar Rahmet ve Kerem sahibidir ki, namazını edâ eden kullarına fazlından Cenneti de ihsan eder.

Namaz bir ağaç ise çekirdekleri tekbir, tesbih ve şükürdür.

Namaz, tesbîh, ta’zim ve hamd manalarını ihtiva eder.

Bunun için namazın her rüknüne“Sübhân”, “Elhamdülillâh” ve “Allâhüekber” mübarek kelimeleri serpiştirilmiş ve bu mukaddes kelimeler namazın sonundaki tesbîhâtın esasları olmuştur.

Namaz, Celâl sahibi yaratıcı tarafından her yirmi dört saat zarfında tayin edilen vakitlerde manevî huzuruna yapılan bir davettir.

Kulun ezelî misakta Rabbine verdiği sözü yerine getirmesidir.

Fatiha, nasıl Kur’an’ın fihristi hükmünde ise namaz da diğer bütün ibadetleri ihtiva eden harika bir fihrist gibidir.

İnsan namaz kılarak oruç, zekat, hac gibi ibadetleri de temsîlen yapmış olur. Yani namazda yemek ve içmekten uzak durarak orucu, kıbleye yönelerek haccı, bedenen hareket ederek ve zamanını vererek zekatı bir nebze îfâ etmiş olur. Aynı zamanda hayvanların, bitkilerin ve diğer varlıkların ibadetlerini de namazında temsil ederek yeryüzünün halifesi olduğunu ilan eder.

Bu yönüyle namaz, bütün varlıkların ibadetlerinin mukaddes bir haritası gibidir.



HER BİR NAMAZ VAKTİ: MÜHİM BİR İNKILAP ZAMANI

Namaz vakitleri gelişigüzel değildir. Beş vakit namaz hem mü’minin zamanını düzenler hem de ona insan, dünya ve kâinatın ömründeki önemli bazı hadiseleri hatırlatır.
Meselâ sabah namazı vakti ( fecr ), bahar mevsimini, insanın anne karnına düşmesini ve yerlerin ve göklerin altı günde yaratılışını hatırlatır.
Öğle namazı vakti ( zuhur ), yaz mevsimine, hem gençlik zamanına, hem de dünyanın ömründe insan devrine işaret eder.
İkindi namazı vakti ( asr ) güz mevsimini, ihtiyarlık vaktini, dünyanın ömründe ise âhir zaman peygamberi (asm)’ın asr-ı saadetini hatırlatır.
Bu yönüyle mahzun ama tatlı bir vakittir ikindi vakti.
Akşam namazı vakti ( mağrib ), hem güz mevsiminin sonunu, hem insanın ölümünü, hem de kıyametin kopmasını hatırlatır. İnsanı gafletten uyandırır, ikaz eder.
Yatsı namazı vakti ( îşâ ’) ise gündüz âleminin tamamen geceye dönüşmesini, kış mevsiminin beyaz kefeni ile tüm yeryüzünü örtmesini, vefat etmiş bir insanın arkada bıraktıklarının ölümünü, imtihan yeri olan dünyanın tamamen kapanmasını hatırlatır.
Gece vakti teheccüd ise kabir karanlığında ve berzah kışında ne kadar faydalı ve lüzumlu bir ışık olduğunu kılana hissettirir.

Namaz, lâhûtî lezzetle beraber İlâhî bir izzet verir insana. Rabbine yönelmenin verdiği huzur ile birlikte Onu razı edememe tedirginliğinin tatlı telaşını yaşatır.

Seccade sandıkları gözyaşı akçeleriyle dolar bu yüzden. Hatta bazen olur ki, sahabelerin namazlarında olduğu gibi, sadece baş gitmez secdeye; tüm hisler, bütün zerreler rükû eder, secdeye giderler.

Onun için ayağına ok saplanan Hz. Ali (kv), “Namaza durayım, öyle çıkartın!” demiştir.

Onun için Hz. Eyyûb el-Ensârî (ra) namazdayken yanında bir duvarın yıkıldığını duymamıştır bile.

Onun için Abbad bin Bişr (ra) Zâtü’r-Rika gazvesinde kendisine saplanan üç oka rağmen “Öyle bir sûre okuyordum ki bölmek istemedim!” demiş ve namazını bozmamıştır.

Namaz onlar için beşinci mevsimdir

çünkü. Namaz , insan için Kâinâtın Sultanı ile yapılan bir görüşmedir

çünkü… Namaz , latif, Nazif bir vazife; aziz, leziz bir hizmettir

çünkü. Namaz, kabirde gıda ve ziyâ, mahşerde senet ve berat, sıratta nûr ve Burak’tır çünkü…
Ahmet Muhsin Meric

Konular