Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][img]http://img278.imageshack.us/img278/6633/1allah8qr.gif[/img]


Allah : O'nun zat ve özel ismidir. Diğer isimler fiilleri, sıfatları ve tecellileri ile ilgilidir.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"En güzel isimler Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır." (Araf Suresi - 180)


İmam-ı Gazali:

Kul, Allah'a bütün kalbiyle bağlanmalıdır. Gözü O'ndan başkasını görmemeli, O'ndan başkasına iltifat eylememeli, O'ndan başka hiç kimseden bir dilekte bulunmamalı, O'ndan başkasından korkmamalıdır.[/size]

105 yorum

Ynt: Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

Allah cümlemizden razı olsun

12.04.2009 - beylerbeyi

Ynt: Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[font=Verdana]Allah (cc) ismini anan kullarının adını melekleriyle anıyor [/font]

20.02.2009 - musabnaz

Ynt: Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[font=Verdana][b]Emeğiniz takdire şayan[color=green][/color][/b][/font]

20.02.2009 - musabnaz

Ynt: Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

ALLAH razı olsun alıntı yaptım hakkınız helal edin

17.02.2009 - genç mücahide

Ynt: Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[quote=blacklight ]
yahu ben de içeri girmeden demiştim ki "Aman Allah'ım ne çok yorum yazılmış"

sonra anladım ki heppsini YAZAN yazmış

Allah razı olsun...

selam ve dua ile....
[/quote]
:) aynen

Hepsini Okuyamadım Daha Ama Allah Razı Olsun Zaman Zaman Okuyarak Hepsini Bitiririz ...

03.02.2009 - hhmercan

Ynt: Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

Allah razı olsun kardeşim.

03.02.2009 - sonbahar

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

yahu ben de içeri girmeden demiştim ki "Aman Allah'ım ne çok yorum yazılmış"

sonra anladım ki heppsini YAZAN yazmış

Allah razı olsun...

selam ve dua ile....

30.08.2007 - blacklight

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img61.imageshack.us/img61/2050/1saburxd6.gif[/img][/URL]


Sabur : Çok sabırlı, sabreden, cezayı erteleyen.


Bu isim Kur'an-ı Kerim'de "es-sabur" kalıbıyla geçmiyorsa da, Allah'ın bu vasfını ifade eden 70'den fazla âyet vardır.

Resulullah s.a.v. buyuruyor: "İşittiği bir ezaya Allah'tan daha fazla sabreden kimse yoktur. O'nun çocuğu olduğunu iddia ettikleri halde Allah, onlara sihhat ve afiyet vermekte, onları rızıklandırmaktadır. (Buhari)

Sabır, cezanın Allah'ın takdir ettiği ve süresini belirlediği bir zamana kadar ertelenmesidir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler. (Nahl, 61)

(Ey Muhammed,) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları yalnızca korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemektedir. (İbrahim,42)


Esmâ-ül Hüsna - Karınca Yayınları :

Allah'ın sabır sıfatı, kulların sabrından farklıdır. Mesela,Allah tam kuvvet sahibidir. Dilediğin yapmaya kadirdir. Ancak kulları böyle değildir. Onların gücü ve kuvveti sınırlıdır. Bu yüzden her dilediklerini yapamazlar.Allah yaptığının sonucundan asla korkmaz. Kullar ise çoğ kez, yaptıklarının kötü sonuçlarından korkarlar.

Allah cezalandırmada acele etmez, kullar ise hemen cezalandırmak isterler.Sabretmek nedeniyle Allah, hiçbir acı ve üzüntü duymaz, hiçbir yönde bir noksanlığı bulunmaz. ancak sabır kullara acı, üzüntü ve sıkıntı verir.

Kulun sabrı, Allah'ın kendisiyle beraber olmasına göredir. Allah o kulla beraber olunca,kul, başkalarının sabredemeyeceği şeylere sabretme imkanı bulur.

Sabredenler, dünya ve ahiret mutluluğunu elde edip Allah ile beraber olma şerefine nail olmuşlardır.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir. (Bakara,153)

Allah'în sabur isminin bu dünyada pek çok görüntülerini düşünenler rahatlıkla müşahede edebilirler.

Bir müslüman ihlasla, inanrak ve yaşayarak "Ya Sabur" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun eserlerine nail olur. Her türlü felaketten, hastalılardan kurtulup, şifa bulur.

Bu ismi bilmenin faydaları:

Bu ismi bilen her müslüman, karşılaştığı zorluklara sabredip sebat göstermeli, çevresine sabırlı olmayı tavsiye etmeli ve sabırda ileri gitmelidir. Müslüman, kendisine eziyet veren ve kötülük yapanlara sabretmrli ve ani tepki vermekten kaçınmalıdır. Bilmelidir ki, Yüce Allah sabredenleri sever ve O, daima sabredenlerle beraberdir.

Her müslüman Allah'tan başkasına dönüp bakmamalı, yalnız O'ndan yardım dilemeli, sadece O'ndan korkmalı ve ümit ertmeli, bir zararın defi veya bir hayrın gelmesini yalnız O'ndan dilemelidir. Bilmelidir ki Allah, dilediğine zarar verir dilediğine de yarar sağlar. Yüce Allah, hoşnut olduğu fiilleri de sabredilecek zorlukları dayaratmıştır. Öfkesinden, rıza ve hoşnutluğundan sığınılan tek varlık O'dur. Bu yüzden Peygamber Efendiimiz (s.a.v) şöyle dua etmiştir:

"Ey Allah'ım Senin öfke ve kızgınlığından rıza ve hoşnutluğuna sığınırım. Cezalandırmandan bağışlamana sığınırım. Senden yine sana sığınırım"[/size]

29.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img61.imageshack.us/img61/2543/1rashidru1.gif[/img][/URL]


Reşid : Doğru yolu gösteren.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ver ve işimizde bize doğruyu göster durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!" (Kehf, 10 )

"Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın." (Kehf, 17 )

"Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle doğru yola iletir." (Hac, 54)



Bu İsmi Bilmenin Faydaları:

Her müslüman, bütün varlıkların mutlak yol göstericisinin ve doğruluk sahibinin Allah olduğunu bilmesi gerekir. İnsanları doğru yola ileten, varlıklarının ve hayatlarının düzene girmesini sağlayan yararları gösteren O'dur. Bu sadece insanlara has bir durum değildir. Bütün varlık ve canlıları kapsamaktadır.

Gökte ve yerde varolan her şey, O'nun çizdiği doğru plan ve programa göre işlemektedir. Düzen, doğruluk ve rehberlik O'ndandır.
İçinde eğrilik olmayan dosdoğru din işte budur. Böyle bir dine inanan her müslüman, Mevlâsının kendisine emrettiklerini yapmalı, yasakladıklarından kaçınmalıdır.

Her müslüman, Allah'ın kullarına doğru yolu göstermeli ve onları, İslam'la bağdaşmayan, kendilerini Allah'a itaat ve ibadet etmekten alıkoyan, Allah'a ve Resulü'ne isyan etmelerine, emir ve yasaklarını çiğnemelerine neden olan bütün adet ve davranışları terk etmeye çağırmalıdır. Eğer müslüman bu özelliklerle kendisini donatır ve bunlara sahip olursa, Allah katında reşid olarak adlandırılır ve büyük sevaplar kazanır. (Esmâ-ül Hüsna, Karınca Yayınları)

Bir kimsenin önemli ve mühim bir işi olursa onun hallini bilemezse akşam ve yatsı namazı arasında "Yâ Reşîd" ismini 1000 kere okursa o işinin görülmesi kendisne kolay ve onun için aydınlık olur. (Miftahü'l Kulûb, Kalplerin Anahtarı) [/size]

29.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img65.imageshack.us/img65/8293/1varisuk9.gif[/img][/URL]


Varis : Bütün servetlerin gerçek sahibi.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz." (Hicr,23)

"Bugün mülk kimindir? Bir ve Kahhâr olan Allah'ındır." (Mümin, 16)

"Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz ve onlar ancak bize döndürülürler." (Meryem, 40)


Esmâ-ül Hüsna - Karınca Yayınları :

Varis, başkasının gitmesi ve yok olasından sonra Bâki olan demektir. Bu özelliğe sahip olan tek varlık Yüce Rabb'imiz olan Allah'tır. Çünkü O, bu dünyada kendilerine verdiği sürenin dolmasıyla yok olan bütün varlıkların ardından baki kalacak tek varlıktır Bütün varlıların varlığı O'nun elinde ve yalnız O'na bağlıdır. O'nun varlığı ise hiçbir varlığa bağlı değildir.

Şunu bil ki, varlığı mümkün olan bütün varlıkların maliki ve sahibi Allah'tır. Fakat Allah kerem ve ihsan sahibi oluşu nedeniyle, bazı eşyayı geçici olarak kullarunın mülkiyetine vermiştir. İnsanlar ölümlü Allah ise Bâki'dir. Bu yüzden insanlar öldüklerinde sahip oldukları eşyalar, ilk sahibi olan Allah'a kalır. Allah'ın Vâris olmasından maksat işte budur. [/size]

29.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img65.imageshack.us/img65/6097/1baqirg4.gif[/img][/URL]


Baki : Varlığının sonu olmayan.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak" (Rahman, 27)

"O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz." (Kasas, 88)


Bâki İsminin Anlamları:

-Alah'ın varlığı, hiçbir yönden yokluğu kabul etmez.

-O, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan tek varlıktır.

-Allah, kendi bekası ile Bâki'dir; varlıklar ise ancak onun varlıklarını devam ettirmesi ile var olabilmektedir.

-Allah'ın baki olması demek, asla ölmeyen hayat sahibi ebedi varlık olması demektir.

-Bütün varlıklar yok olacak; sadece O'nun varlığı devam edecektir.


Kainat içinde bulunan tüm varlıkların bir sonu vardır. Bir insan doğar, yaşar ve dünyada sürdürdüğü sınırlı ömür sonucunda ölür. Bu son, bütün insanlar için kaçınılmazdır. İnsanlar gibi bitkiler ve hayvanlar aleminin de yok oluşu kaçınılmazdır. Onlar da doğduktan bir süre sonra birer birer ölürler. Örneğin bir ağaç yeryüzünde yüzlerce sene yaşayabilir. Fakat en nihayetinde ölmeye mahkumdur. Canlı olan herşey hayatını tüketip toprağın altına girecek ve yok olacaktır. Aynı şekilde cansız varlıkların da bir sonu vardır. Zaman, tümü üzerinde yıpratıcı etkisini gösterir. Örneğin, binlerce yıl önce ihtişam içinde yaşamış kavimlerden bugün yalnızca yıkıntıların geriye kaldığını görürüz. İçinde yaşayan varlıkların bir sonu olduğu gibi kainatın da bir sonu vardır. Kainattaki tüm gökcisimleri, yıldızlar, güneşler bir gün enerjilerini tüketip yok olacaklardır. Veya Allah dilediği başka bir sebeple tüm kainatı yok edecek, kıyamet günü ile ilgili vaadini gerçekleştirecektir.Görüldüğü gibi herşey sonludur; kainat da, yaratılmış tüm varlıklar da. Allah ise yaratandır. Ve sonsuzluk yalnızca kendisine aittir. (Allah'ın İsimleri, Harun Yahya) [/size]

29.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img65.imageshack.us/img65/1294/1badiqw2.gif[/img][/URL]


Bedi : Örneksiz yaratan


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır." (Enam, 101)

"Göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir." (Bakara 117)



O, bütün göklerin ve yerin, benzersiz yaratıcısıdır. Bütün ulvî ve sûflî âlemden hiçbiri yokken, örnek olacak, aynîlik ifade edecek kanun, asıl, madde, şekil, nümune, örnek denecek hiçbir şey mevcut değilken, ilk önce bunları benzersiz meydana getiren ve yaratan, her türün ilk ferdini, ilk örneğini yaratıp yoktan vücuda getiren ve böyle icat etme âdeti ve zatına mahsus fiilî sıfatı olan ve bundan dolayı misali, eşi ve benzeri bulunmak ve tasavvur edilmek ihtimali olmayan ve onun varlığı ve icadı olmadan bir yokun vücuda gelmesi ve herhangi bir şeyin var olarak ayakta durması mümkün olmayan yüce yaratıcıdır. (Elmalı Tefsiri, Enam, 101)

Zor bir işle karşılaşan birisi "Yâ Bedi" ismini "Yâ bedîü's-semâvati ve'l-arz" şeklinde okusa Allahü teala hazretleri onun o zor işini halleder. (Miftahü'l Kulûb, Kalplerin Anahtarı)[/size]

29.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img403.imageshack.us/img403/2324/1hadiqr7.gif[/img][/URL]


Hadi : İstediğini hidayete erdiren


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter." (Furkan, 31)

"Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar" (Enam, 125)

"O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir." (Nahl, 93)


Esmâ-ül Hüsna - Karınca Yayınları:

Allah'ın kendisini tanıma yollarını kullarına gösterip tanıtması, yaratıklarına hayatlarını devam ettirme yollarını öğretmesi ve onları buna yöneltmesi anlamına gelir. O, bu yönüyle insanlara kurtuluş yolunu; dünya ve ahiret mutluluğu yollarını gösterir.Allah, hayvanlara içgüdü vermiştir. Onlar içgüdüleriyle kendilerine yararlı olanı bulurlar.İnsanlara ise, akıl verilmiştir. İnsanlar, akıllarını kullanarak bilnçli seçim yapma imkanına sahiptirler ve bu sebeple de yükümlü tutulmuşlardır.Bununla birlikte yüce Allah, akıllarının yanısıra onlara peygamberler de göndermiştir.

Hidayet iki türlüdür, Birincisi yol göstermek, davet etmek ve uyarmak anlamındadır. Bu anlamda hidayet, peygamberlerin temel görevlerinden biridir. İkinci anlamı ise, desteklemek, korumak ve başarılı kılmaktır. Bu tür hidayet yalnız Allah'a mahsustur. Hiçbir varlığın bu hidayet türünde bir etkisi yoktur.

Bu ismi bilmenin faydaları:

Her müslüman, daima Allah'tan kendisine hidayet etmesini ve İslam üzere öldürmesini talep etmeli ve bunun için dua etmelidir. Zira Allah'ın, kul ile kalbi arasına girdiğini unutmamalıdır.

Müslüman, peygamberlerin, alimlerin ve Allah dostlarının insanları hidayete çağırdıklarını, onlara doğru yolu gösterdiklerini, onların birer hidayet rehberi olduklarını bilmelidir. [/size]

29.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img521.imageshack.us/img521/213/1nurxf9.gif[/img][/URL]


Nur : Alemleri nurlandıran, aydınlatan.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir." (Nur, 35)


Elmalı Tefsiri "Nur" :

Gerek duyguya ait ve gerekse akıl ve idrake ait her çeşit karanlıkların zıddı olan vicdan ve sezgide ortaya çıkan dış ve iç tecellî ve doğuşların hepsine de nur denilir.

Allah, göklerin ve yerin nurudur. Bütün âlemi meydana koyan, kâinatı gösteren, hakikati bildiren, gözleri gönülleri şenlendiren O'dur. O olmasaydı, hiçbir şey bulunmaz, hiçbir hakikat sezilmez, hiçbir neşe duyulmazdı.

Her şeyin ortaya çıkışı ve bilinmesi ancak O'nun açığa çıkarması ve bildirmesiyledir. Nur'un özelliği de ortaya çıkma, parlama ve bulunmadır. O halde açıkça ortaya çıkar ki, gerçekte mutlak nur, Allah Sübhânehû ve Teâlâ'dır. Ve O'ndan başkasına nur demek mecazdır.

Her şey, göze açık ışık ile göründüğü gibi, yine batınî basirete de her şey Allah ile gözükür. Allah'ın nuru her şey ile beraber bulunur da fark edilmez. Ancak bunda diğerinden bir farklılık vardır: Görünen nurun güneşin batması ile kaybolup gizlendiği düşünülür. Fakat her şeyin kendisi ile ortaya çıktığı ilâhî nurun batması veya kaybolması düşünülemez ve değişmesi imkansız olduğundan eşya ile daima beraber kalır. Ayırmakla delil getirmek yolu, kesilmiş olur. Onun kaybolmasını düşünsen gökler ve yerler yıkılır, kendinden geçersin.

Her şey, bazı zaman değil, her vakitte O'na hamd ile tesbih eylediklerinden ayrılık kalkmış, gizli yol kalmıştır. Zira marifette görünen yol, eşyayı zıddıyla tanımaktır. Bundan dolayı, hiç zıddı olmayan ve hiç değişmeyenin gizli kalması uzak görülmemelidir. Onun gizliliği, açıklığının şiddetindendir. Açıklığının şiddetinden dolayı yaratıklardan gizlenen ve nurunun parlaması sebebiyle onlara karşı perdelenen Allah'ın şanı ne yücedir!

Allah nuru, nur üzerine nurdur. Sınırlanması ve bilinmesi mümkün olmayan bir nurdur. O halde onu niye herkes bulamıyor? İstenilene niye eremiyor? denilirse Allah, o nuruna veya o nuruyla dilediği kimseyi hidayet eder. Dolayısıyla herkes hak delili göremez, hak âyetlerini bilemez, hakkın isteğine eremez. Herkes peygamber veya velî veya mümin veya arif veya iyi bir kul olamaz. Ve onun için peygamberlik nurundan, Kur'ân nurundan, iman nurundan, ilim nurundan herkes faydalanamaz.[/size]

24.08.2007 - naz

Esmaü'l Hüsna ve Şerhi

[size=18px][URL=http://imageshack.us][img]http://img521.imageshack.us/img521/9763/1nafixa1.gif[/img][/URL]


Nafi : İstediğine fayda sağlayan, O'nun takdiri olmadan kimseye yarar verilemeyen.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Sana bir hayır verirse, yine O, onu devam ettirmeğe ve herşeye kadirdir." (Enam, 17)

"Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır." (Nahl, 53)


Esmâ-ül Hüsna - Karınca Yayınları :

Bu isim Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği hadis-i şerifte geçmekte olup, Allah'ın kitabında ne isim ne de fiil olarak geçer.

O kulları için sağlık ve hidayet başta olmak üzere her anlamda fayda yaratandır.

İnsanlar için fayda ve zarar güncel kavramlardır. Kendileri için çizilen hayat planında bir sınanma konusu olarak fayda ve zararın onların önlerine çıkarılması ise Allah tarafındandır.

Faydayı da zararı da yaratan; birey ve toplum olarak insan için takdir eden O'dur. İnsanın faydayı ve zararı O'ndan başkasına atfetmeyi ya da sebeplere bağlaması ise büyük zülümdür ve onun Allah'ı layık olduğu gibi tanımadığı anlamına gelir.

Resulullah (s.a.v) buyuruyor: Bil ki, kalem olacak şeyleri yazıp artık kurumuştur. Bundan böyle bütün varlıklar, Allah'ın sana takdir etmediği bir yarar sağlamak isteseler buna güçleri yetmez. (Tirmizi)

Allah'a sadece Dâr ismiyle dua etmek caiz değildir. Bu nedenle her iki isimle (Dar, Nâfi) birlikte dua edilmelidir. Bu iki ismin birlikte zikredilmesi, Allah'ın dilediğine yarar sağlamaya dilediğine de zarar vermeye kadir olduğunu gösterir. Zira zarar verme veya yarar sağlama gücüne sahip olmayanın varlığı ve etkiside olmaz.[/size]

24.08.2007 - naz

Konular