Dua kavramı

DUA KAVRAMI
Kuranı Kerimde Furkan Suresinin en son ayetinde 25/77 de yer alan:
25/77 قُلْ مَا يَعْبَٶُا بِكُمْ رَبّٖى لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
25/77 Kul ma ya'beu bi kum rabbi lev la duaukum fe kad kezzebtum fe sevfe yekunu lizama.
De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! …

Duanız olmazsa değeriniz yok, duanız varsa değeriniz var. Peki dua ne demek, ne anlamda kullanılmış, duadan ne anlamalıyız.
“Dua kul ile Allah arasında bir diyalog anlamını taşır. Bir başka söyleyişle dua; sınırlı, sonlu ve âciz olan varlığın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ile kurduğu bir köprüdür. Duâ, insanın kendi kendine yetmediğinin ifadesidir. Dua, Allah'a çıkarılmış dâvettir. Dua, insanın kendi kendine yetmediğini bilmesidir. “Dua, var gücünü, olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah'a saldığı "imdat" sayhasıdır(A Kalkan)”.
Dua, insanın Allah karşısında esas duruşudur. Dua Kulluğun iliğidir. Dua eden kalp Allah’la diyalog halindedir. Allah insan ilişkisinde çift boyutlu bir özelliğe sahiptir, kulluk insanın Allah’a duası, vahiy Allah’ın insana duasıdır. Dua kulluktur, kulluk duadır(İslamoğlu)”.
“Duâ bir yükseliştir. Her dua ruhtan bir filizin yeşermesi, boy sürmesidir. Dua, fâni maddeden mana sonsuzluğuna doğru bir sıçrayıştır. Dua, hesaplaşma ile birlikte ruhun nur denizlerinde yıkanmasıdır; temizlenmesi ve güçlenmesidir. Dua, bir yeniden doğuştur. Dua, sessiz inilti, gürültüsüz feryattır. Dua, en manalı sessizliktir. (A Kalkan)”.
“Sözlükte dua çağırmak, yalvarmak, davet etmek, ileri sürmek, celbetmek, istemek, teklif etmek, teşvik etmek, sevk etmek, hatırlatmak, namaz kılmak, bir şey için Allah'a yalvarmak, bir şeye karşı Allah'tan yardım dilemek, propaganda yapmak, meydan okumak, referans göstermek manalarına gelmektedir Bayraklı”.
Cahiliye dönemi arapları hayvanlarını sağdıkları zaman hayvanın memelerinde hayvanı daha fazla süt yapmaya teşvik amacıyla az bir miktar süt bırakırlardı. Bu bırakılan süte (الداعية) El-da’iye (çağıran/dua eden) adı verilirdi. (daha fazla sütü çağıran) Bu anlamda insanın duası da; onun ilerdeki iyi, güzel performansını arttıracak olan duygularının mahmuzlanmasıdır (YB)
“Duâ ile en gizli, en mahrem duygularımızı dile getirir, içimizi boşaltır, ümidimizi kuvvetlendirir, korkularımızı hafifletiriz. Duâ, içimize eşsiz bir rahatlık verir, gerginliklerimizi giderir. Duâ ile kendimizi Allah'a daha yakın hissederiz. Duâsız bir insan, ışıksız bir mahzene benzer. Duâsız insan, yalnızlığın karanlık hapishanesi içinde çırpınan bir zavallıdır. Duâ ile benlik duvarlarını aşabiliriz. Çünkü duâ, engel ve uzaklık tanımaz. Zaman ve mekânlar ona engel olamaz. Duâ ile sonsuz aczimizi yüce Allah'ın sonsuz kudretine bağlama saâdetine ereriz. Duâ ile ruh gücümüzü kanatlandırırız. Duâda iç varlığımız aydınlanır. Duâda kendi gücümüzle değil; Allah'ın sonsuz gücüyle iç ve dış düşmanlarımıza meydan okuruz. (A Kalkan)”.

Bu ve benzeri tanımlamalar yapıla gelmiştir. Dua kelimesinin kök anlamları kısaca şöyle sayılmaktadır.
1. Davet, Çağrı,
2. Dava İddia,
3. Bağ, bağlantı, dayanak,
4. Arzu, istek, yöneliş, teklif, teşvik,
5. Allah'tan yardım dilemek,

Bu Manalarla Birlikte Ayet Düşünüldüğünde Duanın Ve Ayetin Anlamları Şöyle Olmaktadır:

1- Duanız Davetiniz, çağrınız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!
Buradaki davet iki yönlüdür.
Birincisi; Allah’ı davet, çağırmaktır. Yaşantımızda Allah’ı, Kitabı işlerimize davet etmek çağırmaktır. Bir iş yaparken Onun buyruklarını dikkate almaktır. Her işimize Rabbimizi dahil etmektir. Onun istek ve emirlerine göre hayatımıza yön vermektir. Kurana uygun yaşamaktır. Kuranı dikkate alarak, işlerimizi sürdürmektir. Peygamberlerin yaptığı gibi.
Bunu yapmıyorsak yani davetimiz yoksa, Kuranı işlerimize davet etmiyorsak, Kuranı kale almıyorsak, önem ve öncelik verip ona göre hayat sürmüyorsak, Kuranın Rabbi ne diye bize değer versin!
O halde hayatımızı şekillendirirken Rabbimizi, Kuranı dikkate alıp Onun öğretisine göre yaşam sürersek, yani duamız davetimiz çağrımız olursa, olduğu kadar değerimiz olmaktadır.
İkincisi; Allah’a davettir, çağırmaktır. İnsanları, toplumları, düzenleri Allah’a Kurana çağırmaktır, davet etmektir. Peygamberlerin yaptığı gibi, tüm insanlığa Allah’ı Kuranı hatırlatmak, tebliğ etmek ve Rabbimize davet etmektir. Bunu amaç edinmektir. Öncekiler gibi Kelimetullahı yeryüzüne duyurmak, hakim kılmak için çalışmaktır.
Bunu yapmıyorsak yani Allah’a, Kurana davetimiz, çağrımız yoksa, hayata Allah’ı Kuranı çağırmıyorsak, yani onun ilkelerini uygulamıyorsak, bunu amaçlayarak yaşamıyorsak Rabbimiz ne diye bize değer versin!



SONUÇ OLARAK
Allah’a yönelen, Ona bağlanan, Her işinde Onu ve Kitabını Çağıran; İnsanlığı da Ona çağıran; Bunu Dava edinen; Bu uğurda tüm imkanlarını bitiren, var gücünü, olanca çabasını harcayarak bittim noktasına varan insanın Allah’ın verdiği değerle yardımla, destekle, ikramla, Allah’a kulluk bilincinin zirvesine ulaşması öğütlenmektedir.
Şayet, çağrınız, davetiniz, tebliğiniz yoksa, bunları dava edinmediyseniz, bu yolda iddianız yoksa, bağınız bulunmuyorsa, istek, arzu ve yönelişiniz de yoksa, bunun için de Kurana uymayı, Allaha güvenmeyi, yaratılışı düşünmeyi, akletmeyi, inceleyip ibretler almayı, sunnetullaha uymayı, emek sarf etmeyi, bittim noktasına gelinceye kadar gevşemeden çalışmayı, salihatı/ değişim ve dönüşümü, sabırla salatı/bağlılığın devamını, eğitimi, destek olmayı, Allahın verdiklerini infak etmeyi yapmıyorsanız Rabbiniz size değer vermez diyerek ikaz etmekte ve ayetin devamında bunu yapmayanları Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.”denilmektedir.
Kuran aynasına bakalım, kendimizi görüp, gelin gözyaşı döküp ağlayalım, tövbe edip bu bilinçle ve anlamına uygun olarak, Dua! Edenlerden ve şükredenlerden olalım.
Kuranın anlamlarını hayatımıza indirdikçe yaşamımız kudretli, kıymetli ve kadir geceli gerçekleşsin, bayramlarımız da gerçek olsun inşallah.
[url=http://aaldemira.blogspot.com/]Aldemir[/url]

Konular