YÜZÜK SATTIRAN ASALET

[size=18px][color=olive]YÜZÜK SATTIRAN ASALET

1952’de Menderes’in isteği ile bir kânun çıkarılıp 600 yıl devleti idare etmiş olan Osmanlı Hânedânı’na mensup, hiç olmazsa hanımların sürgün hayatı sona erer. Sultan Abdülhamid Hânın zevcesi Müşfika Hâtun Sultan ile kızı Ayşe Sultan Osmanoğlu, Boğaz’da kiralanan bir daireye yerleşirler.

Günlerden birgün zilleri çalınır ve içeriye meçhul bir misafir girer. Ayşe Sultan içeri alır. Müşfika Sultan ise Kuşluk namazını kılmış ve seccadesinin üzerindedir. Ayşe Sultan misafire şaşırarak sorar:

- Siz başvekil Adnan Menderes değil misiniz?

- Evet, bendenizim efendim!

- Özür dilerim, teşrif edeceğinizi keşke önceden haber verseydiniz?

- Zararı yok efendim. Valide hazretlerinin elini öpmeye, hayır duâsını almaya ve bir ihtiyacı olup olmadığını sormaya geldim.

Ayşe Sultan, annesine döner ve Menderes elini öpünce, misafiri takdim eder: Anneciğim, bu bey Türkiye Sadrazamı. Hayır duânızı almak ve bir ihtiyacımızın olup olmadığını sormaya gelmiş.

- Pek mütehassis oldum. Duâlarımız sizinle. Bir mühendis beyefendi hem evini verdi, hem de her ay 10 lira harçlık veriyor.

Menderes, özel telefonunu bırakıp ayrılır...

Yıl 1959, Menderes ve Türk heyetini Kıbrıs Antlaşması için İngiltere’ye götüren uçak, Londra yakınlarında düşer. Birkaç bakan vefât eder. Menderes kurtulur. Büyük bir karşılama ile yurda döndüğü akşam bir ara hanımı sorar:

- Beyefendi, acaba uçak düşerken, yani ölüme giderken ne düşündünüz?

- Çok iyi hatırlıyorum. Uçak düşerken şunu düşündüm: “Ben ölürsem, acaba Berrin Hanım, Abdülhamid Hân yadigârlarının ev kirası ve harçlıklarını, mühendise ödemeye devam eder mi?”

27 Mayıs İhtilâlinden sonra, kurulan bir mahkeme ile, halkın sevgilisi olan başbakan Adnan Menderes, 17 Eylül 1961’de idam edilir. Birkaç gün sonra Sultan Hanımların ev sahibi olan mühendis, Menderes’in hanımından para istemek için kapıya gelir. Fakat zor duruma düşen Menderes ailesi, parayı ödeyemez. Borç da bulamaz. İşte o zaman kıymetli nişan yüzüğünü oğlu Mutlu ile sattırır ve kira ödenir.

Çileli eşi Berrin Hanımın, bundan 2 yıl kadar sonra evinin zili çalınır. Gelen tanımadıkları biridir, kendini tanıtır: “Efendim, ben Adapazarı’nda kuyumcuyum. Dün birisi bana bir yüzük getirdi. Baktım içinde Adnan Menderes yazılı, hemen yüzüğü aldım ve sizden çalınmış olabileceğini düşünerek getirdim, buyurun efendim...” Berrin Hanım, hüzünle yüzüğün çalınmadığını, teşekkür ederek kabul etmek istemez. Fakat ısrar karşısında kabul eder...



Rahim Er (Tarih ve Medeniyet - Nisan 1994)



[/color][/size]

1 yorum

Ynt: YÜZÜK SATTIRAN ASALET

[center][b][size=3][color=purple]Allah razı olsun kardeşim çok duygulandım mükemmeldi...

Rabbim değerli insanların kıymetini bilenlerden eylesin bizleri inşAllah...
[/color][/size][/b][/center]

22.01.2009 - hesra

Konular