ŞEVVAL AYININ ORUCU

[color=blue][size=18px]ŞEVVAL AYININ ORUCU

Büyük evliyâdan Süfyân-ı Sevrî hazretleri anlatır:

Ben Mekke-i Mükerreme’de 3 sene oturdum. Mekkelilerden bir kimse hergün Kâbe’ye gelip tavaf eder, namaz kılar ve sonra da, ibâdet etmekte olduğum köşede bana selâm verip giderdi. Sonraları bu kimse ile tanışmak nasip oldu.

Birgün o zat beni yanına çağırdı ve dedi ki: “Ben öldüğüm zaman kendi elinle beni yıka, namazımı kıl ve defneyle! O gece de beni terk etmeyip kabrimde gece de kal! Münker-Nekir meleklerinin suâli anında bana cevapları hatırlat!”

Ben o kimsenin istediklerini yapmayı kabul ettim. Aynen dediği gibi yaptım, kabrinde de geceledim. O gece uyku ile uyanıklık arasındayken şöyle bir ses işittim:

“Yâ Süfyân! Beni korumana ve yardımına ihtiyaç kalmadı.”

O zaman sordum ki:

“Ne sebeple bu lütfa eriştin?”

Bana cevap olarak dedi ki:

“Ramazan-ı Şerîf ayının orucunu tutup, Şevval ayında da 6 gün daha oruç tutmam sebebiyle bu lutfa eriştim”

O sırada ben rüyâdan uyandım. Yanımda hiç kimseyi göremedim. Abdest aldım, namaz kıldım ve ardından tekrar uyudum. Bu rüyâyı 2 defa daha gördüm. Anladım ki, bu rüyâ Rahmânîdir, şeytandan değildir. Kabrin yanından ayrılırken kendi kendime duâ ettim: “Yâ Rabbi! Bana, Ramazan ayının orucunu ve Şevval ayından da 6 gün oruç tutmamı nasip eyle!”

Allahü teâlâ da bunu bana nasip etti.

Süfyân-ı Sevrî hazretleri, bir zâtın evine misâfir olur. Yemekte bir tabak getirmesi için ev sahibi oğluna seslenir:

- Oğlum, ikinci hacdan gelirken aldığım tabağı getir!

Bunun üzerine Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyurur ki:

-Bu sözünle, yaptığın her iki haccı da ifsat ettin.

Birgün buyurdu ki:

“Para, mal ve mülk, kişinin zahit olmasına mâni değildir. Dünyalığın bulunmayışı da zâhitliğe işaret sayılmaz. Dünyanın faydasız şeylerine aşırı düşkünlük olup olmadığı araştırılır, ona göre hüküm verilir.”

[/size][/color]

Konular