Medya Müslümanlardan Ne İstiyor?

İçinde yaşadığımız toplumun değerlerinin aşındırılmasının, fikirde köksüz inançta öksüz bırakılmasının en büyük müsebbiplerden biri medyadır.. Çünkü uzun zamanlardan beri anlam demenin Allâh demek olduğunu bilmeyen emmare nefis sahipleri bu alana hakim oldular. Çağlar ötesine sahip bir imana, geleceği kuracak yüksek bir irfana sahip dindarlar ise sadece seyirci kaldılar bu duruma. Bu alanın anlamındaki gücü anlamadılar, gerekli yatırımı yapamadılar…

Oysa ki ruh öncüleri dediğimiz büyük zatlar bu meseleye her zaman duyarlı yaklaşmışlardır. Mesela Bediüzzaman Hazretlerinin Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’suna destek olmak için iki tane olan yorganından birini, “satın gönderin” demesi, Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinin Osman Yüksel’in Serdengeçti Mecmuası’na el altından talebeleriyle yardım göndermesi, Hacı Hasan Efendi’nin Hakkın gelip Bâtıl’ın Zail olduğunu haykıran gazeteyi titizlikle takip edip desteklemesi, dikkat çekici bir duyarlılıktır.

Fakat aynı hassasiyete Müslümanların geneli sahip oldular mı diye soracak olursak; görünen köyden yola çıkarak cevaplayalım ki: Hayır! Bizim çok şeylerimiz oldu… Şirketlerimiz, holdinglerimiz, sendikalarımız hatta iktidarlarımız oldu. Fakat kamuoyu oluşturacak, gündem belirleyecek, güçlü bir medyamız olmadı…

Biraz komplocu yaklaşarak sorarsak “size iktidarı bile verdiririz ama medya sahasına sizi yaklaştırmayız, sizi o sahada söz sahibi yapmayız” mı demek istediler acaba… Kim bilir?

Evet ne hazindir ki sesimiz soluğumuz olacak, kaynayan vicdanımız haykıran heyecanımız olacak bu güçten hep mahrum kaldık. Bu gücü ellerinde bulunduranların yapay gündemlerinde hep figüranlığa layık görüldük… Başrol olma taleplerimiz hep reddedildi. Fütursuzca aşağılandık, horlandık “kötü oğlan” olduk..

Medya milletimiz üzerinde sistemli bir şekilde dönüştürme politikası uyguladı. Yalan yanlış haberlerle sahte gündemler oluşturdu. Adeta psikolojik harp uygulayarak sindirmeye yok etmeye çalıştı.
Türkiye’de bir basın taraması yapıldığında Müslümanların medya tarafından nasıl ince bir zulme tabi tutulduğu açıkça görülecektir. İnancına uygun yaşamaya çalışan masum insanların irtica yaygaralarıyla nasıl manşetlerde sallandırıldığı ibretle müşahede edilecektir. Peki, bugün bile aynı hızla devam eden bu harbin amacı nedir?

Medya Müslümanlardan ne istiyor…

Medya Müslümanlardan, kimliklerini kişiliklerini hayatın hiçbir alanında sergilememeleri gereken tavırlarını, esas duruşlarını istiyor. Bir dönem İslami bir hayat tarzı yaşamış ya da yaşar görünmüş fakat sonra dönmüş kim varsa saklayamadığı bir sevinçle medya, bu insanları süsleyerek Pazara çıkarıyor. Başörtüsünü kafasından çıkaran bir gazete muhabirini manşetlere taşıyarak, bütün örtülülere bir mesaj verme gayretine giriyor; açan kurtuluyor, güzelleşiyor, gençleşiyor imajı vermeye çalışıyor.. Değiştiğini ifade eden bir tv programcısına köşeler tahsis ederek onun yazdıklarıyla dört köşe oluyor. Bunların örnekleri olabildiğince çoktur… Örnekleri çoğaltmanın anlamı yoktur!

Çünkü medyanın derdi bellidir. Hedefi bellidir. Gizledikleri niyetleri bellidir. Çünkü Medya, bu toprakların İslam olduğu için vatan sayıldığı soylu bilincini yok etmek istiyor. Fatih’te sarıklı bir mümin görmektense Fener’de Bizans külahı görmeyi tercih eder bir tavır sergiliyor. Başörtülü bir genç kız görmektense uyuşturucu komasına girmiş bir biçarenin yarı canlı bedeniyle karşılaşmayı daha anlamlı buluyor.. Hilâl’in yükselen aydınlığında aydınlanmaktansa haçın karartan karanlığında kalmak için durmadan bir mum daha yakıyor.. Dinini, kültürünü bilen bir nesil yetiştirilmesini isteyenlerin üzerine giderek dinsiz irfansız insafsız bir dünya özlemini gözler önüne seriyor..

Oruç tutan Yahudi sporcu önünde inanca saygı adına yerlere eğilirken oruçlu Müslüman bir oyuncuyu eleştirerek çifte standartlı vicdanının dayattığı İslam karşıtlığı damarını ele veriyor. Yanlış yapmış bir Müslüman şahsiyet bulduğu zaman onu sürekli gündemde tutarak “işte gördünüz ya, bunların hepsi böyledir” dedirtmek için psikolojik bir yıldırma ve sindirme taktiği uyguluyor..

Tanzimattan beri Batıya yamamaya gayret ettikleri insanların inadına direnmesi, öz değerlerine dönmesi onları çıldırtıyor.. Eyüp Camii’nin içindeki takkeli gençler, bütün engellemelere rağmen Üniversitelere girebilen mütedeyyin aile çocukları onların uykularını kaçırıyor.

Onlar, “Müslümanım ama içkimi de içerim keyfime de bakarım” “Müslümanım ama başörtüsü de neymiş; benim kalbim temiz namaza ne gerek var; oruç tutmadan da olur; hacca gitmek şart da değil” diyen kafası karışık “Çağdaş Müslüman” istiyor.

Ezanın iyi okunmadığı yalanın arkasına saklanarak ezanı, âtıl, müezzini bâtıl kılmak imamsız hatipsiz semtler, ezansız bir vatan istiyor.. En marjinal örnekleri göstererek tasavvufi dirilişin sufi merkezli dine yönelişin önüne set çekmek istiyor..

Cahil cesur olur kabilinden, “hac bu yıl da kurbana denk geldi” “camiye girmeden önce abdest aldılar” Bir gündeki 5 rekat namaz...’ ‘Sahurda orucunu açan...’, ‘Beş vakit dışında kılınan namaz anlamına gelen sünnet namazı...’ gibi komik laflar ederek rezil olmayı seçiyor da hakikati seçmek istemiyor…

En ciddi İslami meselelerde bile en ciddiyetsiz bir ilahiyat adamı bularak istedikleri gibi konuşturuyor bazan onu muadiliyle tokuşturarak insanlara “din bu mu, bu mu” sorularını sordurmaya çalışıyor… Dinin direği namazın esamii bile okunmazken, derin fıkhi meselelerle zihinleri bulandırmak için festivaller düzenliyor..

Keçisi çalınan müftü haberini ‘Müftü keçi çaldı’ şekline sokarak gayelerine ulaşmak için olmazları olduruyor… Daha ramazan hilali bile görünmeden “oruç tutmadıkları için dövüldüler” haberi yaparak ramazanın rahmetiyle yeryüzüne yayılan manevi şahlanışı aklınca engellemeye çalışıyor..

Medya çok şuurlu bir şekilde şüheda emaneti bu mübarek yurdun İslamla ihya olmasındansa İslamsız olsun gerekirse imha olsun, zavallı anlayışını savunuyor.. İslamın görkemli medeniyetinden korkan bu zavallıların önümüze koydukları hiç bir medeniyet çerçevesi bulunmuyor... Tek dertleri İslamsız bir Türkiye projesini hayata geçirebilmek.

Sonuç olarak medyanın İslam’a kör bakışı, gayrı nizami belden aşağı savaşı bir süre daha devam edeceğe benziyor… Bir müddet daha bizi irtica soslu haberlerle oyalayacaklar. Bir müddet daha bu kör dövüşü, körlerle sağırların birbirini ağırlayışı devam edecek..

Fakat güzel günler mukadderdir. Bu tünelin de bir sonu vardır. Kendi gazetelerimizi, kendi sinemamızı kendi televizyonlarımızı radyolarımızı kendi dergilerimizi büyüterek çoğaltarak kalitesini artırarak kendi alimlerimizi aydınlarımızı zirveye taşıyarak bu sahaya hakim olacağımız günler yakındır.. Yürek Mehdisi vazifeyi devralmış, uyanış başlamıştır… “gözü olana gün ışımıştır” “yaklaşmakta olan” iyice yaklaşmıştır!… Şimdi yüzümüzü güneye dönme, şimdi güneşi fethetme zamanıdır!


(Mahmut BIYIKLI)

2 yorum

Medya Müslümanlardan Ne İstiyor?

[quote="gurbetci 67"]kardesim güzel konulara deyinmissiniz ellerinize saglik.[/quote]

siz de sağolun gurbetci kardeş.

17.09.2007 - naz

Medya Müslümanlardan Ne İstiyor?

kardesim güzel konulara deyinmissiniz ellerinize saglik.

17.09.2007 - talib

Konular