86 yorum 4. sayfa

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[center][img]http://img118.imageshack.us/img118/9223/cumanzmbarekolsunga5.jpg[/img][/center]

23.01.2009 - hesra

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[color=blue](Allâhümme salli alâ seyyidinâ Mııhammedin salâten tüncînâ bihâ min cemî-il ehvâlî ve'l-âfât ve takdî lenâ bihâ cemî-al hâcâti ve tutahhirünâ bihâ mîn cemî'is seyyiât ve terfe'unâ bihâ a'led-derecâti ve tübelliğûnâ bihâ aksa'l gâyât min cemî-il hayrâti fil-hayâti ve ba'del memâti.) [/color]

"Allahım! Efendimiz Muhammed (S.A.S.)'e salât (selamet) eyle ki, o salâtla bizi bütün korku ve musibetlerden kurtarır, onunla bütün ihtiyaçlarımızı giderir, o sayede bizi bütün günahlardan temizler, bizi en yüce makamlara vardırır, dünyada ve öldükden sonra hayırlı olan en uzak hedeflere ulaştırırsın."



Muharrem..06.1430

cumartesi

03.01.2009 - osmanli

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

Cümlemizden razi olsun.İnş. Cumamız mübarek olsun

02.01.2009 - zambak

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

Allah razi olsun cümlemiszin cumasi mubarek olsun

26.12.2008 - osmanli

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

Cumamiz Mubarek olsun

26.12.2008 - osmanli

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

Tüm kardeşlerime hayırlı cumalar ...
Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun

26.12.2008 - hhmercan

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[center][img]http://img72.imageshack.us/img72/2746/cumanizmubarekolsunog5.jpg[/img][/center]

26.12.2008 - zambak

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[center][img]http://i107.photobucket.com/albums/m298/rkeles/duyurular/kuran.png[/img][/center]

29.11.2008 - hesra

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[quote=osmanli ]
cümlemizin
[/quote]

23.11.2008 - hadra

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

cümlemizin

21.11.2008 - osmanli

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[img]http://img80.imageshack.us/img80/6536/mollaihyacumaps1.jpg[/img]

21.11.2008 - zambak

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

Madem ki arzularsın salihlerin yolunu; Çiğneyip geçmelisin nefs-i emmare yolunu; kaptırma, dikkat eyle, masivaya gönlünü; kurtulup masivadan Hakka ermeli ey dost...
Hayırlı cumalar...
dua ile..

17.10.2008 - vvhitenight

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[quote="fani0945"]Hayırlı cumalar... :)[/quote]

hayırlı cumalar olsun tüm kardeşlerimize...

30.05.2008 - turab

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

Hayırlı cumalar... :)

30.05.2008 - fani0945

Ynt: Cumanız Hayırlı Mübarek Olsun ...

[color=blue]cumaniz mubarek olsun efendim‏



Bu nimet öyle büyük şereftir-saadettir,
kıymetini bilmeyeni dövmek gerektir,
bukadar nimet içinde kimki üzüntülüdür,
milyar sahibinin kuruş kaybetmesi gibidir.


Seni övebilecek sözler bulmak ne mümkün,
Yolundan gayrı yollar, izler bulmak ne mümkün,
Aşkın gibi yakacak közler bulmak ne mümkün,
Ümmetin yarasını lutfeyle sar Efendim.

Gıybet kanser gibidir..


Gıybet, din kardeşinin işitince üzüleceği bir kusûrunu arkasından söylemekdir. Ya’ni belli bir mü’minin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Meselâ, bedeninde, nesebinde, ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyâsında, hattâ elbisesinde, evinde bulunan bir kusûr arkasından söylendiği zaman, bunu işitince üzülürse, gıybet olur. Kapalı söylemek, işâret ile, hareket ile bildirmek, yazı ile bildirmek de, hep söylemek gibi gıybetdir. Bir müslümanın günâhı ve kusûru söylendikde, elhamdülillah biz böyle değiliz demeleri, gıybetin en kötüsü olur. Birisinden bahs edilirken, elhamdülillah, Allah bizi hayâsız yapmadı gibi, onu kötülemek, çok çirkin gıybet olur. Falanca kimse çok iyidir, ibâdetde şu kusûru olmasa, dahâ iyi olurdu demek gıybet olur.

Bid’atleri, mezhebsizliği yayarak ve âşikâre günâh işlemeğe devam ederek, müslümanların doğru yoldan ayrılmalarına sebeb olanı, bunun zararından korunmaları için müslümanlara tanıtmak gıybet olmaz ise de bunu fitneye sebep olmayacak şekilde bildirmelidir.

Gıybet kanser gibidir. Girdiği vücud iflâh etmez. Bugün insanların çoğunun gıybet kanserine yakalandıkları müşâhede edilmektedir. Bu gıybet âfetinin salgın haline geldiği herkesce mâ’lûmdur.

Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmin Hucûrât sûresi, 12. âyet-i kerîmesinde, sû-i zandan kaçınmayı emr etmekde, birbirini çekiştirmeyi men etmekde, gıybeti ölü kardeşinin etini yemeğe benzetmekdedir

Bazı hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Gıybetden uzak olunuz, çünki gıybet zînâdan fenâdır. Zînânın tevbesi kabul edilir ama, gıybet edilen helâl etmeyince tevbesi kabul edilmez.”

“Mi’rac gecesi Cehennemi bana gösterdiler, etleri parça parça edilip, ağızlarına konduğu birtakım insanlar gördüm. Kendilerine bu kokmuş etleri yiyin diyorlardı. Bunların kimler olduğunu sual etdim. Cehennem meleklerinin reîsi Mâlik, bunlar gıybet edenlerdir, gıybet edenler şeytânın dostlarıdır, dedi.”

“Cehennemden en son çıkarılan kimse, gıybetden tevbe edendir. Yani tevbe ederken helâlleşmeyendir. Cehenneme girenlerin ilki ise gıybetden tevbe etmeden ölen kimsedir.”

“Bir gıybet edeni, Allahü teâlâ, on şey ile cezalandırır:

1- Rahmetinden uzak eder. 2- Meleklerden uzak eder. 3- Taatini, iyiliklerini yok eder. 4- Resûlullahın ruhunu ondan çevirir. 5- Allahü teâlâ ona gadab eder. 6- Ruhunu teslim ederken onu baş aşağı eder. 7- Kabir azabını şiddetli eder. 8- Ölüm zamanında amellerini sevâbsız bırakır. 9- Cehenneme yakın eder. 10- Cennetden uzak eder.”

“Bir kimseyi tiksindirecek bir sözü dinlemek, doğru olsa da o kimseyi giybet olur.”

“Gıybet, insanın sevâbını, iyi amellerini, ateşin kuru odunu yakdığı gibi yakar.”

“Kıyamet günü, bir kimsenin sevâb defteri açılır. Ya Rabbi! Dünyâda iken, şu ibâdetleri yapmışdım. Sahifede bunlar yazılı değil, der. Onlar, defterinden silindi, gıybet etdiklerinin defterlerine yazıldı, denir.”

“Kıyamet günü bir kimsenin hasenât defteri açılır. Yapmamış olduğu ibâdetleri orada görür. Bunlar seni gıybet edenlerin sevâblarıdır, denir.”

Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma vahy eyledi ki, “Gıybet edip tevbe eden kimse Cennete en son gidecekdir. Gıybet edip, tevbe etmeyen kimse Cehenneme en önce girecekdir.”

Gıybet, hem Allah huzurunda ve hem de insanların hakkı olması bakımından çok büyük mes’ûliyeti mûcib bir hata ve büyük bir günâhdır. Gıybet edenlerin dili, kıyamet günü fecî bir manzara arz ederek bütün mahlûkat arasında mahcûb ve rezîl olacakdır.

Gıybet söylemek veya dinlemek çalgıdan ve oyundan daha büyük günahdır. İbâdetlerin sevâbını yok eder. Zahmet çekerek, sıkıntılara katlanarak ibâdet yapıp da, bunun sevâbını yok etmek, akılsızlık, cahillik ve ahmaklık değil midir? İbâdetler Allahü teâlâya arz olunurken bunları gıybet ve faidesiz sözlerle sahibimizin karşısına çıkarmak kadar edebsizlik olur mu?

Halid bin Rebi’ hazretleri anlatır:

“Dostlarım bir müslümanı gıybet etdiler, ben mâni olmadım. O gece rü’yada siyah bir kimsenin, pis kokulu domuz etini bir tabağa koyup getirdiğini ve önüme koyup yüksek sesle, “Hadi ye!” dediğini gördüm. “Ben müslümanım, müslüman domuz eti yemez,” dedim. “Ama müslümanın etini yersin, o bundan bin kat harâmdır” diyerek o etden bir parça kesip ağzıma koydu. Uyandım, o et ağzımda idi ve pis pis kokuyordu. Kırk gün onun pis kokusunu ağzımda duydum.”

İbni Sîrîn hazretleri, “Seni gıybet ettim, hakkını helâl et” diyen birisine şöyle cevab verdi:

“Allahü teâlânın harâm etdiğini ben nasıl helâl ederim.”

Bu sözle, önce Allahü teâlâya tevbe et ki, benim helâl etmemin faydası olsun demek istedi.

İbrâhim Edhem hazretleri, bir yemeğe da’vet edilmişdi. Sofrada, çağırılanlardan birinin bulunmadığı söylenince, o ağır kimsedir, denildi. İbrâhim bin Edhem, gıybet edildi, buyurdu ve çıkıp gitdi.

Hasen-i Basrî hazretlerine, birisinin kendisini gıybet etdiğini haber verdiler. Ona bir tabak helva gönderip, (Sevâblarını bana hediyye etdiğini işitdim. Karşılık olarak bu tatlıyı gönderiyorum) dedi. İmâm-ı A’zâm Ebû hanîfe hazretlerine de, birisinin kendini gıybet etdiğini söylediler. Ona bir kese altın gönderip, (bize verdiği sevâbları artdırırsa biz de karşılığını artdırırız) dedi.

Yapılan kötüleme yalan ise, iftirâ ise, zararı söyliyene olur. (Onun sevâbları bana verilir. Benim günâhlarım ona yüklenir) demelidir. İftirâ etmek, gıybet etmekden dahâ fenâdır.

Yanında gıybet yapıldığını işiten kimse, buna hemen mânî olmalıdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Din kardeşine, onun haberi olmadan yardım eden kimseye, Allahü teâlâ dünyâda ve âhıretde yardım eder.”

“Yanında, din kardeşi gıybet edilince, gücü yetdiği halde ona yardım etmiyen kimsenin günâhı, dünyâda ve âhıretde kendine yetişir.”

“Bir kimse, dünyâda din kardeşinin hakkını korursa, Allahü teâlâ, bir melek göndererek, onu, Cehennem azâbından korur.”

Gıybet yapılırken, orada bulunan kimse, korkmazsa, söz ile, korkunca, kalbi ile red etmezse, gıybet günâhına ortak olur. Sözünü kesmesi veyâhut kalkıp gitmesi mümkün ise, bunları yapmalıdır. Eliyle, başıyla, gözüyle men etmesi kâfî gelmez. Açıkça, sus, demesi lâzımdır.

Hocam (Gıybet edene sus diyene yüz şehid sevâbı verilir.) buyurdu.

İnsanı gıybet etmeğe sürükliyen sebebler çokdur. Bazıları şunlardır:

Ona karşı düşmanlık, yanında olanların fikirlerine uymak düşüncesi, sevilmiyen bir kimseyi kötülemek, kendisinin o günâhda bulunmadığını bildirmek, kendinin ondan üstün olduğunu bildirmek, hased etmek, yanında bulunanları güldürmek, şakalaşmak, onunla alay etmek, ummadığı kimsenin harâm işlemesine hayretini bildirmek, buna üzüldüğünü, ona acıdığını bildirmek, harâm işlediği için onu sevmediğini bildirmek.

Gıybet, insanın sevâblarının azalmasına, başkasının günâhlarının kendine verilmesine sebeb olur. Bunları, her zaman düşünmek, insanın gıybet etmesine mânî olur.

Gıybet ederken başkasından söz taşınırsa ayrı bir günâha daha girer. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Söz taşıyan (nemmam) Cennete giremez.”

“Sizin en fenânız söz taşıyanlar, aranızı bozanlar ve insanları birbirine düşürenlerdir.”

Buna fitne çıkarmak denir. Büyük günâhdır.

Gıybet insanların aralarının açılmasına, dargınlıklara sebeb olur. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki:

(İki kimse birbirlerine dargın olarak ölürlerse, Cehennem yüzü görmeden Cennete giremezler. Cennete girerlerse bile birbirleriyle karşılaşamazlar.)
Gıybet etmenin keffâreti, üzülmek, tevbe etmek ve onunla helâlleşmekdir. Affetmezse, onu övmeli, sevdiğini bildirmeli, yalvarmalı, gönlünü almalıdır. Helâl etmezse hak yine onundur. Pişman olmadan helâlleşmek, riyâ olur, ayrı bir günâh olur. Ölüyü ve zîmmî olan kafiri gıybet de harâmdır.


Allahü tealaya emanet olunuz efendim.

Huzurpınarı ve zehirliok.net ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz,
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.



Kâinatı uğrunda yarattı yüce Mevla’m,
Aşkındır âlemleri döndüren sır EFENDİM.
Sevginle dolan kalpler Mevla'ya yakın olur,
İzinde gidilecek: Sensin tek nûr EFENDİM.
Ey lâtifler lâtifi, ey kalblerin meliki,
İlim, takva ehlinin reisi, ehl-i sünnet varisi.
İnsanların üstünü, doğru yolun rehberi,
hayât esrarını çözen, âriflerin serveri.

Asrın müceddidi, o vâris-i enbiyâ...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Her kelamında rûhlara, âb-ı hayât akıyor,
her sözü, kalblerden, pasları kaldırıyor.
Aşkıyla tutuşup da, yanıp kavrulmayanlar,
ne büyük zarardadır, nasibi olmayanlar!

Yapayalnız bir insan ulaşır mı felaha?
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Vurulmamak ne mümkün! Nur akan simanıza,
seçilmişler vâsıldır, hizmete zatınıza.
Mümkün olamaz karşılık, bizdeki hakkınıza,
cana minnet biliriz, kulluğu kapınıza.

Onun hürmetine yâ Rab, bizi Ondan ayırma!
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Resûlullahı, gösteren aynadır bizatihi!
Abdülhakim efendinin göz nurudur kendisi!
Kurtarır layık olsak, teveccühünüz bizi,
neler kazanmazdık ah! tanıyabilsek sizi...

Ey gönüller sultanı, canım dayanmaz daha,
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Gözlerimi kapayıp, derin düşünüyorum,
hayâlimde, rûhumda, bir ışık görüyorum.
Kalbleri pak eden, bakışlar önündeyim,
fakat bu, rü’yâ değil, bilmiyorum nerdeyim.

Sevdamız bu ışığadır, rûhların tek matlûbuna...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Doğrusu bu cihanda, başkaca ışık yoktur,
Olsa bile sönüktür, ziyasız ve donuktur.
Sizi bilenler bilir, bilmeyene söz yoktur.
Bu nadide sofrada, kırıntı bize çoktur.

Bu ışık kavuşturmuş , âşıkları ma’şûka...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Bizden sadır olanlar, sizi sena edemez,
boş laftan, yanlış sözden, daha öte gidemez.
Hakire sükut düşer, karga nağme edemez!
Sizi meth-ü senaya, diller de kafi gelmez.

Sevenlerin ne yapsın, zulmet dolu dünyada...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Sevenleriniz ardınızdan yetim kaldı,
Sizi seven âşıkların ciğeri parçalandı.
Kararan gönüllere ilim meşalesiydiniz,
İlim, takva ehlinin şüphesiz reisiydiniz.

Unutulmaz sessiniz, ehl-i sünnet yoluna
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Bir teveccühle, gaflet perdelerini gideren,
bir tebessümle, sonsuz se’âdetleri veren.
İlm, irfân, kerâmet, hârikalar menba’ı,
bu dünyâ nazarında, sanki örümcek ağı.

Ebedî sultân olur, bende olan Onlara.
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Alimlerin rehberi; âşıklar sığınağı;
Dünya zulmette iken, kurtardınız etrafı.
Sel gibi aktı yaşlar, sevenin gözlerinden.
Ölüm size düğündür,biz olduk elem çeken.

sevenlerin ne yapsın zulmet dolu dünyada?
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

Bizimki övmek değil; nafile bir gayrettir,
Belki birkaç söz ile, güneş’i tarif etmektir.
Aşığa gönül gerek, bizlerdeki yürektir.
Bu yolda makbul olan, kendini hiç bilmektir.

Bu dünyayı terk ettiniz, kavuştunuz maşuğa.
Huzur ailesi dayanır mı Sizden ayrı kalmaya?

huzurpınarı

"İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli..."
"Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir".
__________________[/color]

22.02.2008 - dutkmd

Konular