42 yorum 2. sayfa

Şafii ilmihali

Vakit Namazların İçindeki Fiiller


(Bir gün içerisinde) farz olan namaz rekatları 17'dir. Bunların içinde 34 tane secde, 94 tane tekbir, 9 ettehiyyat, 10 defa selam olup, 153 defa da teşbih yapılır. Bu namazlardaki tüm rükünler ise, 126 tane olup şun­lardır:

Sabah namazında: 30 rükün, akşam namazında: 42 rükün, 4 rekatli olanlarda: 54 rükündür. Farz namazım ayakta kılamayacak durumunda olan bir kişi, oturarak namazını kılar. Oturarak da kılamıyorsa bir yere da­yanarak, ona da gücü yetmiyorsa uzanarak namazını kılmalıdır.

Yukarıdaki metinde rekat, secde, tekbir, ettehiyyat, selam ve teşbih sa­yıları "mübtedi" diyebileceğimiz dini ve ilmihal bilgilerine yeni başlayan kimse için bir öz bilgi olarak verilmiştir. Bu nedenle teferruatına inmeye gerek yoktur. Namazını ayakta kılamayacak durumunda olan bir kişi için İmran bin Huseyn şöyle rivayet eder: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: "Namazı ayakta kıl, buna gücün yetmiyorsa, oturarak kıl, eğer buna da gücün yetmiyorsa bir tarafına yaslanarak kıl." Nesai de şöyle devam eder. "Buna da gücün yetmiyorsa göz işareti ile." [1]

Bu hadisten anlaşılıyor ki gerektiğinde göz işareti ile, ima yolu ile ya da kalbi ile de olsa namazı kılmak gerekir.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Namazın Mekruhları


1- Gafletle ve Allah'ın huzuruna yakışmayan hallerde bulunup, namaz kılmak.

2- Namazda sağa, sola veya yukarıya bakmak ya da o şekilde göz gez­dirmek.

3- Namaz kılanın elbiselerini katlaması, çekmesi veya vücudunu kaşı­ması. Sıcaklarda, pantolonun darlığından çekilmesinde bir sakınca yok­tur.

4- Namazın kıyamının şeklini değiştirip bir ayak üzerinde durmak.

5- Kadının toparlanması gereken yerlerde yani rükû ve secdelerde kollarını yan taraflarından uzak tutmak.

6- Erkeğin de aynı şekilde gereken yerlerde yani rükû ve secdelerde el­lerini yanlarına yapıştırması mekruhtur.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Namazı Bozan Şeyler


Namazı bozan şeyler on bir tanedir:

1- Namazda kasten konuşmak,

2- Çokça hareketler yapmak.

3- Abdestin bozulması.

4- (Bedenine, elbisesine veya namaz kıldığı yere) Necasetin isabet et­mesi.

5- Avret yerinin açılması.

6- Niyetin değişmesi.

7- Kıbleye arkasını çevirmek.

8- (Namazdayken) yemek.

9- (Namazdayken) içmek.

10- (Yanındakilerin duyabileceği kadar) kahkaha ile gülmek.

11- Mürted olmak (dinden çıkmak).

-Konuşmak. Namaz üzerinde konuşmak namazı bozar.

Zeyd bin Erkam şöyle demiştir: 'Biz namaz kılarken konuşurduk... Ta ki bu ayet nazil oluncaya kadar . "Namazlara ve orta namaza (ikindiye) özen göstererek kılmaya devam ediniz ve Allah için kalkıp huşu ile duru­nuz'". (Bakara, 238) Bunun üzerine namazda susmakla emrolunduk.' [1]

Anlamı olmasa bile iki harf ya da anlamı olan bir harfin telafuz edil­mesi namazı bozar.

-Çokça hareketler yapmak. Bundan kasıt namazın fiil ve hareketleri­ne aykırı olan davranışlardır. Bu hareketlerin namazı bozması için birbiri peşine üç hareket yapmaktır. El, ayak veya baş gibi uzuvlarla üç hareket ara vermeden üst üste yapılırsa namaz bozulur. Ama ara verilirse namaz bozulmaz.

-Abdestin bozulması. Elbise ve bedene veya namaz kıldığı yere neca­set ve pislikten herhangi birşeyin isabetetmesi, avret yerinin açılması, niyetin bozulması ve kıbleye sırtını çevirmek gibi davranışların hepsi na­mazı bozar.

Namazın sıhhati için gerekli şartlar olduğu daha evvel ifade edilmişti. Bu nedenle bu maddelerden herhangi biri oluşunca namaz bozulur.

Namazda iken herhangi bir şey yemek veya içmek ya da namaz üze­rinde gülmek ve mürtedliği gerektiren bir batıl inanışa girmek de namazın yine şartlarından olduğu için, namazı bozar.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Namazda Kadınlar


-Kadınlar namaz kılarken dirseklerini yan taraflarına yapıştırır. Karnı­nı ve dirseklerini birbiriyle temas ettirerek toplanır bir vaziyete bürünür. Bunun delili şu hadisi şeriftir.

Peygamberimiz (s.a.v.) namaz kılan iki kadının yanından geçti ve on­lara şöyle buyurdu:

"Secdeye gittiğinizde vücdunuzu yere yapıştırın. Çünkü kadın bu konu­da erkek gibi değildir." [1]

- Sesli okunan yerlerde yabancı erkek bulunursa sesini kısmalıdır. Çünkü kadın avret olduğu için fitneye yer verilebilir. Yabancı erkeklerin hazır olması veya seslerini duyması ihtimali olursa kadın namazda kıraatim yükseltmemelidir.

Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de: "Eğer (Allahtan) korkuyorsanız (ya­bancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın, sonra kalbinde has­talık bulunan kimse ümide kapılır." (Ahzab: 36/32) Bu ayetin zahiri manasından anla­şılıyor ki kadının sesinden fitne çıkrabilir.

- Kadın, uygun olmayan herhangi bir durum oluşunca "sübhanallah" demez ancak ellerini şapırdadır. Bunun delili ise yukarıda geçen erkekle­rin uygunsuz bir durum karşısında "subhanallah" desinler, hadisinin son bölümüdür.

- Kadının yüzü ve elleri dışıda kalan tüm vücudu avrettir.

Bunun delili şu ayeti kerimedir: "Kadınlar zinetlerini göstermesinle!: Ancak bunların görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesna." (Nur: 24/31) ' Delili Ümmü Seleme'nin rivayet ettiği hadistir. Ümmü Seleme Pey­gamber (s.a.v.)'e, 'Kadın altında (herhangi bir giysi) bulunmaksızın sade­ce entari ve büyük başörütüsüyle namaz kılabilir mi?' diye sordu.

Peygamberimiz (s.a.v.): "Entari geniş ve ayaklarının üstünü kapatır durumda ise kılabilir." [2] buyurdu.

Cariye namazda erkek gibidir. Bu da hizmet ve köleliğin kendileri için bazı zorluklar teşkil ettiğinden tanınan kolaylıktır. Ama namaz dışında ise cariyenin avreti hür kadın gibidir.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Namazda Erkekler


-Erkekler pazularmı yanlarından uzaklaştırır.

Bu konuda Ebu Humeydi şöyle rivayet eder:

"Allah Resulü namazda ellerini yanlarından uzaklaştırıp, avuçlarını omuzlarının hizasına koyardı."[1]

Buhari'nin bir rivayetine göre Resulullah namaz kılarken koltuklarının beyazlığı görünecek kadar pazularını açardı. [2]

Bu hadislerin zahiri ifadelerinden anlaşılıyor ki erkek pazularını yan taraflarından açmalıdır.

- Rüku ve sedelerde dirsekleri yan taraflardan ve karnı da diz uykula­rından uzaklaştırmak.

Yine Ebu Humeydi'den rivayet verelim:

Hz. peygamber (s.a.v) namazda secde ettiği zaman karnını diz uyluk­larından uzaklaştırırdı. [3]

- Aşikâr (sesli) okunması gereken yerlerde erkekler sesli okurlar. Na­mazda iken bir uygunsuzluk görülse veya imamın arkasındaki namazda bir uyarılma gerekiyorsa 'subhanellah' şeklinde uyarı verirler.

Sehl bin Sa'd'ın rivayet ettiği hadiste Peygamberimiz (s.a.v) şöyle bu­yurmuştur:

"... Namazda iken her kim (uygunsuz) bir sey olduğunu görürse teşbih etsin. Teşbih ettiği vakit elbette kendisine (imam tarafından) iltifat ve dik­kat olunur. El çırpmak da kadınlara mahsustur." [4]

-Erkeğin avret yeri, diz kapağı ile göbek arasında kalan bölgedir. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Göbek ile diz kapaklarının arası avrettendir." [5]

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Namazda Kadın İle Erkeğin Ayrılacağı Yerler


Kadın (namazda) beş şeyde .erkeğe muhalefet eder

- Erkekler, pazularını yanlarından uzaklaştırır.

- Rüku' ve secdelerde dirseklerini yanlarından, karnını da dizlerinden uzaklaştırır.

- Aşikar okunacak yerlerde açık okur (cuma, bayram ve gece kılınan namazlardaki ilk iki rekatlerinde).

- Namaz üzerindeyken uygun olmayan herhangi bir durum oluşursa veya imamın arkasında cemaatle namaz kılıyor imam da herhangi bir yerde yanılırsa "Sübhanallah" deyip işaret verir.

- Erkeğin avret yeri göbeğiyle diz kapağı arasıdır.

Kadınlar ise, namazlarda uzuvlarını birbirine yapıştırır. Açıkta oku­nması gereken yerlerde sessiz okurlar. Uygun olmayan herhangi bir du­rum oluşunca da ellerini şapırdatarak yanındakileri uyarır. Kadınların av­ret yeri ise, yüzü ve elleri dışında kalan vücudunun her yendir. Cariyenin avreti erkek gibidir.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Namazın Adabı


1- Namazda huzur ve huşu içerisinde bulunmak.

2- Secde yerine bakmak.

3- Sükunet içerisinde bulunup, hareket yapmamak.

4- Kıyamda vücut ağırlığını her iki ayak üzerine vererek durmak.

5- Rüku'a eğilirken erkeklerin kollarım yanlarından uzak tutmaları, ka­dınların ise rükû'da kollarını yanlarına yapıştırmak.

6- Secdelerde erkeğin kollarını yanlarından uzak tutarak ve karnını ha­fifçe yukarı doğru kaldırması, kadınların ise bunun aksini yapmak. Yani kadın avret olduğu için rüku'larda olduğu gibi secdelerde de kollarını yanlarına yapıştırması, karnını da eğerek toparlanması namazın adabıdır.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Weccehtu Duası


"Weccehtu wechiye lillezi fataressemawati welarde haniyfen müslimen we ma ene minel müşvikiyne. inne salatiy we nüsûkiy we mahyaye we me-matiy liîlahi rahhil âlemiyn. La şeriyke lehü we hizalike umirîu we ene minel müslimiyn." [1]

Türkçesi: "Şüphesiz ki ben yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah'a yönelttim. Ben müşriklerden değilim. Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hiç bir ortağı olmayan alemlerin rabbı Allah'ındır. Ben ancak bununla emrolundum ve ben mü slü m an] ardan im."

Teveccüh olarak bilinen veccehtu duası farz ve nafile namazların evvelinde fatihaya başlamadan önce okumak müstehaptir.

İhram tekbirinden sonra veccehtu duası okumadan Euzubillahi mineşşeytanir-racim veya fatiha suresine başlanmışsa artık başa dönüp veccehtu duasını okumak uygun değildir.

Cenaze namazlarında ve vaktinin dar olduğu namazlarda vecehtu duası okunmaz.

9- Kalkma, oturma ve eğilmelerde tekbir getirmek.

10- Rüku'dan kalkarken "Semiâîlahu limen hamide rabbena leke! hamd" demek.

11- Rüku ve secdelerde teşbih yapmak.

12- Oturmalarda ellerini uylukların üzerine koymak. Ettehiyalta sol eli­ni tamamiyle yatırır, sağ elini ise yumar sadece işaret parmağını uzatır.

13- Bütün oturuşlarda iftiraş etmek.

14- Son oturuşta teverrük etmek.

15- İkinci selamı vermek.

9- Rüku' ve secdelerden kalkmalarda, oturmada ve eğilmelerde tekbir almak.Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayete göre Hz. Peygamber namaz kıldı­ğında ayakta iken ihram tekbiri alırdı. Sonra rüku'a giderken tekbir alırdı. Sonra ayağa kalkarken 'Rabbena lekel hamd" derdi. Sonra secdeye gider­ken tekbir alırdı. Sonra ikinci secdeye giderken tekbir alırdı. Sonra başını ikinci kere kaldırırken tekbir alırdı. Sonra tamam edinceye kadar bütün namazda böyle yapardı. (Namazdan selam verdikten) sonra Ebu Hureyre:

'Şüphesiz ki içinizde namazı en çok Rasulullah'm namazına benzeyen benim'derdi. [2]

10- Rüku'dan kalkarken, 'semiallahu limen hamide...' geçen hadiste ifade edilmiştir.

11- Rüku' ve secdelerde teşbih yapmak.

Rüku' a giderken de 'sübhane rabbiye a'la' demektir. Beş, yedi ve do­kuz defa'da getirilebilir.

12- Oturuşta elleri dizlerin üzerine koymak. İbni Ömer şöyle rivayet eder: "Hz. Peygamber namazda oturunca ellerini dizleri üzerine koyardı. Sağ elinin işaret parmağını kaldırırdı. Onunla Allah'ın bir olduğuna işaret ederdi. Sol elini de parmaklarını uzatarak sol dizi üzerine koyardj." [3]

13.-14- İftiraş ve teverûk. Ebu Humeydi şöyle der: "Ben Hz. Peygam­berin namaz kılışını hepinizden daha iyi hatırlıyorum. Hz. Peygamber ikinci rekatın sonunda sağ ayağını dikip sol ayağı üzerinde oturdu. Son oturuşta sol ayağını sağ ayağının altından çıkarıp sağ ayağını da dikerek mak'adı üzerinde oturdu." [4]

İkinci rek'attaki oturuş iftiraş, son oturuştaki oturuş da teverrûktur.

15- İkinci selamı vermek. Namazda birinci selamı vermek rükündür. İkinci selam ise sünnettir.

Abdullah İbni Mes'ud şöyle anlatıyor:

"Hz. Peygamber yanağının beyazlığı arkadan görüneceği şekilde sağ ve soluna "Esselamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rah-metullah" diye selam verirdi. [5]

Eltehiyatta rükün olan salavat-ı şerifenin akabinde Rasuluİlahın ehli beytine de salaval getirmek ve dua etmek de sünnettir.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Kunut Duası


"AUahümmehdini fiymen hedeyte. We â finiy fitnen âfeyte. We teyelle­tti fitnen tewelleyte. We barikliy fıyma â'tayte. We kıniy şerre ma kadayte. Feinneke takdiy wela yukda âleyke. We innehu la yezillü men waleyte. Wela yeîzzü men âdeyte. Tebarekte Rabbena we teâleyte.

Felekel hamdu âla ma kadayte. Estağfirüke we etuwbu ileyke. We sallallahu âla seyyiddina Muhammedin we âla alihi we sahbihi we sellem." [1]

Türkçesi: "Ey Allahım hidayete erdirdiğin kişilerden bana da hidayet ver. Verdiğin afiyetlerden beni afiyette kıl. Koruduğun şeyin şerrindin beni de koru.

Sen hükmedensin kimse sana hükmedemez. Senin dost edindiğin kimse zelil olamaz. Senin düşman olduğun aziz olamaz. Sen yücesin. Ey rabbimiz sen büyüksün.

Hükmettiğine karşılık hamd sana mahsustur. Ey Allahım sednden mağfiret diler sana yöneliriz. Efendimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, ehline ve ashabına salat ve selam eyle."

Kunutun birinci kısmı duadır. Cemaatle namaz kılmıyorsa imam bu kısmı okuyunca cemaatin sadece dinlemesi ve amin demesi sünnettir. Diğer iki bolüm ise zikir, öcgü ve salavat olduğu için cemaatin de imamla beraber okuması sünnettir.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Ettehiyat


'Ettehiyatu Elmubareketu Essalavatu Etteyyibalu lillahi. Esselamu âleyke eyyuhennebiyyu we rahmetullahi we bereketuhu. Esselamu âleyna we âla ibadillahisalihine. Eşhedu enla ilahe illallahu we eşhedu enne Mu-hammeden Resulullah.

Allahumme salli âla seyyidina Muhammedin ve âla ali seyyidina Mu-hammed. Kema salleyte âla İbrahime ve âla ali İbrahime fil âlemine inne-ke hamidun mecid.' [1]

Türkçesi: "Tahiyyallar, bereketler, salavatlar ve güzel şeyler Allah'ındır. Ey nebi! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Bize salih kulların üzerine de selam olsun. Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammad Allah'ın resulüdür.

Allahım! İbrahim'e ve aline salat ettiğin gibi Muhammed'e ve aline salat et. İbrahim ve aline bereket verdiğin gibi Muhammed'e ve aline de bereket ver. Şüphesiz sen kendisine çok hamdedilen ve methedüensin."

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Kamet


Kametin ezandan pek farkı yoktur. Ancak aşağıdaki hususlarda birbi­rinden ayrılırlar. Şöyle ki ezanın kelimeleri çift, kametinki ise tektir.

Hz. Enes (r.a) şöyle demiştir:" Bilal'e ezan lafızlarını ikişer ikişer ka­met lafızlarını da birer birer söylemesi emrolundu. Bundan 'kadkametis-salah' lafzı müstesnadır." (Müslim, 378)

Kametin lafızları şunlardır:

"Allahu ekber Allahuekber. Eşhedü en la ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden rasulullah. Hayya âla's-salah. Hayya âlal felah. Kad kame-tis* salatu kad kametis'salah. Allahuekber Allahu ekber. La ilahe ilalllah."

Kametin bu sözleri Buhari ve Müslim ile diğer hadis kitaplarında sa­hih rivayetlerle sabittir. Kametin sıhhat şartlan ezanın sıhhat şartlarıyla aynıdır. Kametin sıhhat sünnetleri de ezanın sünnetleri ile aynıdır ancak "Kad kametis salah" denildiğinoe "Ekamehallahu ve edameh" denilmesi sünnettir. [1]

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

Ezan


Ezan farz namazların vakitlerini bildirmek ve müslümanları namaz kılmaya davet etmek için meşru kılınmıştır.

Bir toplum veya cemaat için sünneti kifayedir. Yani o cemaat veya top­lumdan bir kişi de okursa o sünnet hasıl olmuş demektir. Tek başına na­maz kılana ise sünneti ayn'dır. Yani bizzat onun kendi namazı için ezan okuması sünnettir.

Ezan, İslanun şiarıdır.

Delili şu ayeti kerimedir: "Ey iman edenler/ Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman, Allahı anmaya koşun. Alış-verişi bırakın," (Cumua: 62/9)

Malik İbnul Huveyris (r.a) Peygamberimiz (s.a.v)' den şöyle rivayet eder: "Namaz vakti girdiğinde içinizden biri size ezan okusun. En büyü­ğünüz de size imamlık yapsın." [1]

Meşruiyeti, Ezan, hicretin birinci senesinde meşru kılınmıştır. Abdul­lah İbni Ömer (r.anhuma) şöyle anlatmıştır:

Müslümanlar hicret edip Medine'ye geldiklerinde, toplanıp namaz va­kitlerini bildiren bir şeyi belirlemeye çalışmışlardı. Zira o zamana kadar namaza çağrı yapan bir şey yoktu. Bir gün bu hususta konuştular. Bazıları hristiyanların çam gibi bir çan edinelim, bazıları, yahudilerin borusu gibi bir boru olsun, dediler. Ömer (r.a.) halkı namaza çağırmak için niye, bir adam göndermiyorsunuz? dedi. Rasulullah (s.a.v): "Ey Bilal! kalk namaz için nida et ( ezan oku).'1 [2] buyurdu.

Ezanın başlaması hakkında birçok rivayetler vardır. Bunların lafızları ayrılıklar gösterse de manalar aynıdır, bunlar için en meşhuru olan Abdul­lah İbni Zeyd'in kendi rivayetidir.

Enes İbni Malik rivayet eder. Abdullah İbni Zeyd şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v) namazın cemaatle kılınabilmesi için nakus (çan) ya­pılıp çalınmasını emrettikleri sırada idi. Ben uykuda iken elinde nakus (çan) bulunan biri uğradı. Ben kendisine, - Ey Allanın kulu şu nakusu sa-tarmısın? dedim. Ne yapacaksın, dedi. Bununla insanları namaza çağırı­rız, dedim. Sana daha hayırlısını göstersem olmaz mı? dedi. Hay hay de­dim. Bunun üzerine şöyle dersin dedi:

"Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber AHahu Ekber. Eşhedu en la ilahe illallah Eşhedhû en la ilahe illallah. Eşhedu enne Muhammeden rasulullah Eşhedu enne Muhammeden ra­sulullah.

Hayya âla's-salah Hayya âla's-salah.

Hayya âlal felah Hayya âlal felah.

Allahu ekber Allahu ekber. La ilahe illallah"

Sabah ezanında "Hayya âlal felah" tan sonra iki defa, "Essalatu hayrun mine'n-nevm" ilave edilir.[3]



Ezanın Sahih Olmasının Şartları


Ezanın sahih olması için şu şartlar gereklidir:

1. Müslüman olmak

2. Mümeyyiz olmak. Şu halde yedi yaşına gelmeyen çocuğun ezanı sa­hih değildir.

3. Erkek olmak. Kadının ezan okuması sahih değildir.

4. Tertiple okumak. Ezan sözlerinin yukarıdaki sıraya göre olması ge­rekir.

5. Kelimeleri arka arkaya okumak. Birbirini takibeden kelimeler ara­sına fazla fasıla vermemek.

6. Cemaat için okunuyorsa yüksek sesle okumak.

Peygamberimiz (s.a.v) Ebu Said El-Hudri'ye hitaben şöyle buyurmuş­tur: "Şüphesiz çölü ve koyunları sevdiğini görüyorum. Koyunların yanın­da ve çölde bulunduğunda namaz için ezan okuduğunuz zaman sesini yükselt, çünkü müezzinin yüksek sesini işiten insan, cin ve her şey kıyamet gününde ona şehadet eder." [4]

7. Vaktin girmesi. Ezan, namaz vaktinin girdiğini ilan ettiği için onun vaktinde okunması gerekir. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Namaz vakti olduğunda, size biriniz ezan okusun," [5]



Ezanın Sünnetleri


1. Müezzinin kıbleye dönmesi.

2. Büyük ve küçük hadesten temiz olması. Peygamberimiz (s.a.v): "Temizlik hali dışında Allah'ı zikretmeyi sevmem." [6] buyurmuştur.

3. Ayakta okuması. Peygamberimiz (s.a.v): "Ey Bilal kalk ve namaz için ezan oku." [7] buyurmuştur.

4. Başını sağa ve sola çevirmek. Bilal ezan okurken 'Hayya ala's-sa-lah' derken başını sağa 'Hayya alal felah' derken başını sola çevirirdi. [8]

5. Müezzinin güzel ahlaklı ve adil olması, sesinin de güzel ve gür ol­ması. [9]

6. Ezanın lafızlarını ağır ağır okumak ve çok uzatmamak.

7. Terci yapmak. Yani şehadel kelimelerini söylerken önce gizli sonra yüksek sesle olmak.[10]

8. Tesvib yapmak. Sabah ezanında 'Hayya âlal felah'tan sonra "Esse-latü hayrun minen-nevm " demek.[11]

9. Ezanı müezzinle tekrarlamak, "Hayya âla salah, hayya âlal felahta 'vela kuvvete illa billah' demek. 'Esselatu hayrun minennevm' cümlesini duyan kişinin 'Saddakta ve berarte" demek.

10. Ezanın bitiminde duayı okumak.

Hem müezzin hem de ezam duyan kişinin Peygamberimiz (s.a.v)' in-buyurduğu şu duayı okumaktır:

"Allahumme rabba hazihid-da'veti tammetı vessalatil kaime. Ati sey-yidina Muhammeden el vesilele vel fadilete vebâshu makamen mahmu-denillezi veâttehu."

Peygamberimiz (s.a.v):

Kim ezanı dinler ve ezandan sonra bu duayı okursa kıyamet gününde şefaatim ona helal olsun." [12] buyurmuştur.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

NAMAZIN SÜNNETLERİ


Namazın Dışındaki Sünnetler


Namaza girmeden önceki sünnetler ikidir:

1- Ezan.

2- Kaâmet.

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

NAMAZIN RÜKÜNLERİ


Namazın rükünleri on sekiz tanedir:

1- Niyet getirmek.

2- Gücü varsa kıyama durmak.[1]

3- İhram tekbirini almak.

4- Fatiha-ı şerifi okumak. "Bismillahirrahmanirrahim" Ayet-i kerime­si de fatihadandır.

5- Rükû'a varmak.

6- Rükû'da tuma'nine yapmak. .

7- Rükû'dan kalkıp ve doğrulmak.

8- Doğrulmada tuma'nine yapmak.

Niyet etmek: Namaza başlamak için niyet etmek gereklidir Niyyetin yeri kalptir. Bu nedenle namaza durulduğu zaman kalben niyet etmek gerekir. Niyeti lafzen ifade etmek ise sünnettir.

Niyette Allah rızası için namaz kılmaya kalben karar vermek gerekir.

Mesela sabah namazının farzı için şöyle niyet getirilir:

"Niyyet ettim Allah rızası için sabah namazının farzını eda etmeye..."

Farz namaz için niyyetin 3 şartı vardır:

a) Namazı kasdetmek.

b) Namazı n vaktini tayin etmek.

c) Farz namaz olduğunu söylemek.

Farz namazlarının önce veya sonrasında kılınan sünnetler gibi belirli nafile namazlarının niyetinde iki şart vardır:

a) Namazı kasdetmek,

b) Hangi nafile olduğunu veya hangi vaktin sünneti olduğunu tayin et­mek.

Eğer mutlak olan veya belirli olmayan bir nafile nah.azı ise bunun da bir şartı olup, o da yalnızca namazı kasdetmek yeterlidir.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

"Ameller ancak niyetlere göredir. Herkese de sadece niyet ettiği var­dır. Kimin hicreti Allah ve resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulune-'dir. Kimin hicreti elde etmek istediği dünyaya veya nikahlayacağı kadına ise o kimsenin hicreti de onlaradır". [2]

Niyet eden bir kimsenin niyetini ağızdan söylemesi, eda veya kaza ol­duğunu söylemesi, Allah'u Teala'ya izafe etmesi, kıbleye karşı yönelişi ve rekatlerin adedini zikretmesi sünnettir.

Niyetin yeri kalptir, tam olması için namaza başlama tekbiri olan ifti-tah (ihram) tekbiriyle olması gerekir. Namaz kılanın ihram tekbiri telaffu­zu namaz niyetiyle beraber olmalıdır. Yani niy^tterı hemen sonra tekbir getirilmelidir.

Niyetin delili abdest niyetinde ve yukarıda geçtiği gibi "Bütün ameller niyetlere göredir" hadisi şerifidir.

Gücü nisbetinde yani kudreti varsa ayakta durmak: Bunun delili de İmran bin Huseyn şöyle diyor: "Bende basur vardı. Hz. Peygambere nasıl namaz kılmam gerektiğini sorduğumda, O söyle buyurdu:

"Ayakta kıl. Eğer buna gücün yetmiyorsa oturarak kıl. Buna da gücün yetmiyorsa bir tarafına uzanarak namazını kıl." [3]

Nesai de devamla, "Buna da gücüı^y etmiyorsa göz işareti ile namazını kıl" ilave eder..

Burdan anlaşılmaktadır ki Allah'u Taala insanı gücü dahilinde sorum­lu tutmaktadır. Kişi namaz kıldığı zaman ayakta iken dimdik durmalıdır. Eğer hastalık veya bir sakatlık durumu ya da bunlara benzer bir mazeret varsa o zaman gücü nisbetinde kılacaktır.

Yalnız nafile namazlar böyle değildir. Hasta olsun veya olmasın otura­rak da kılabilir. Ancak nafileleri ayakta kılmak sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v.) nafile namazlar için şöyle buyurmuştur:

"Kim namazı ayakta kılarsa bu daha efdaldır. Kim de oturarak kılarsa ayakla kılanın sevabının yarısını elde eder. Uzanarak kılanın serabı da oturarak kılanın sevabının yarısı kadardır,'" [4]

İftitah (İhram) tekbiri: Lafız olarak "Allahu Ekber" demektir. Bunun delili için Hz. Ali (k.v.) demiştir ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş­tur:

"Namazın anahtarı temizliktir. Girişi tekbir almak. Çıkısı da selam vermektir." [5]

İftitah (ihram) tekbirinin sıhhati için bazı şartlar vardır.

İhram tekbirinin şartları:

a) İhram tekbiri ayakta, dik bir şekilde durup getirilmelidir.

b) Kıbleye yönelerek söylenmelidir.

c) Tekbir lafzı "Allahu Ekber" olarak arapça söylenmelidir.

d) Tekbiri getiren kişi kendisi duyabilecek şekilde söylemelidir (sağır ve dilsizler mazaret sahibidirler).

e) İhram tekbiri ile namaz niyeti birlikte olmalıdır.

Fatihayı okumak: Delili. Ubade ibni Samit Peygamber (s.a.v.)'den şu hadisi rivayet tder." Ummu Kur'an-ı okumayanın hiç bir namazı yok­tur." [6] Buradaki Ummul Kuran fatihaya hamledilmiştir.

Besmelenin (Bismillahirrahmanirrahimin) fatihadan ve Kur'anm her suresinden bir ayet olduğuna delil olarak Enes İbni Malik şöyle rivayet eder: Bir gün Peygamber (s.a.v.) aramızda iken birden vahiy halini aldı. Sonra başını kaldırıp tebessüm etti. Bunun üzerine biz:

Ey Allah'ın Resulü sizi tebessüm ettiren nedir' diye sorduk.

Hz. Peygamber (s.a.v.) cevaben: "Şu anda üzerime bir sure nazil oldu" buyurdu ve okumaya başladı: "Bismillahirrahmanirrahim (Ey Muham-med) şüphesiz ki biz sana kevseri verdik." (Kevser: 108/1)

Fatiha için şu şartlar gereklidir:

a- En az duyacağı kadar okumak. (Sağır ve dilsiz değilse)

b- Tertibi üzere ve peşpeşe okumak.

c- Okumayı doğru yapmalı, yanlışlık yapmamalıdır. Yapılan eksiklik namazın bozulmasına da sebep olabilir.

ç- Şeddetlere dikkat edilmelidir. Mesela "İyyake na'budu ve iyyake nestâin"in şeddetleri söylenmeyerek iyake na'budu ve iyake ııestain" şek­linde okunursa mana bozulur. Çünkü "İyyake" Ancak sana ibadet ederiz... "İyake" ise güneş ve ay ışını anlamı çıkar ki mana tamamıyla ters olur.

d- Fatihayı arapça okumak.

e- Fatihayı ayakta iken tamamlamak.

Fatihayı okuyamayan mazeret sahipleri (sağır, dilsiz gibi) onun yerine ezbere bildiği yedi ayet okumalıdır. Eğer yedi ayet de bilmiyorsa veya te­laffuz edemiyorsa o sure kadar ayakta Allah'ı zikrettikten sonra rükua git­melidir.

Rüku': Fatihayı okuduktan sonra ruku'a gidilir. İmkanlar elveriyorsa elleri diz kapaklarına yetişecek kadar eğilmelidir. En kamil şekli ise sırtın yere paralel olacak şekilde düz olmasıdır.

Rükûun farz olduğunun delili şu ayet-i kerimedir.

"Ey iman edenler rüku edin, secde edin" (Hac: 22/77)

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste Resulullah (s.a.v.) bir kişiye na­mazı şöyle tarif etmiştir:... Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Namaza dur­duğun vakit ihram tekbirini al. Sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kuran oku. Sonra rükua varıp ta tatmin oluncaya kadar dur. Sonra basını kaldırıp ayakta tam doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye git ve orda tatmin oluncaya kadar kal. Sonra basını kaldırıp ta tatmin oluncaya ka­dar otur. Sonra bunu namazının tümünde de böylece yap." [7]

Rüku'da tuma'nine: Delili ise Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadis­teki Resulullah'ın "Tatmin olmak" sözleridir.

9- Secdeye gitmek.

10- Secdede luma'nine yapmak.

11- İki secde arasında oturmak.

12- Bu oturuşta tuma'nine yapmak.

13- Son oturuş.

14- Son oturuşta ettehiyyatı okumak.

15- Son ettehiyatta salavat-ı şerife getirmek.

16- Birinci selamı vermek. [8]

17- Namazdan çıkmaya niyet etmek, (sahih olan görüşlere göre bu na­mazın rüknü değildir, sünnettir)

18- Belirttiğimiz şekilde rükünlerin tertibine riayet etmek (yukarıda sa­yılan on altı rüknü arka-arkaya yapmak).

Rüku'dan sonra i'tidal ve i'tidalda tuma'nine yapmak.

İ'tidal rüku'dan kalkıp doğrulmaktır. Tuma'nine de duraklamak demektir.Hz. Aişe şöyle rivayet eder: "Resuli Ekrem başını rükudan kal­dırdığında düz bir şekilde dikilmedikçe secde etmezlerdi, secdeden kalktıktan sonra düzelmedikçe ikinci secdeye gitmezdi. Her iki rekatta Ettahiyat okurdu. Oturduğunda sol ayağını yayar, sağ ayağını da diker­di... Namazı da selam vermek suretiyle sona erdirirdi." [9]

Hadis-ı şeriften bilinmektedir ki rüku'dan sonra itidal ve orda da tu-man'ine yapmak gereklidir.

Secde yapmak ve secdede tuma'nine yapmak: Secde yapmak, secd­ede tuma'nine ve iki secde arasında luma'nine yapmak için deliller yukarıda rüku' şıkkında geçen Hac suresi 77. ayeti kerime ve Buhari'nin 352 nolu hadistir

Ayrıç a ('Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği (Müslim, 397) hadisten anla­şılmaktadır ki secdelere gitmek, secdelerde ve iki secde arasında tuma'-nine yapmak la delil olarak gösterilebilir.

Son oturuş: Namazın sonunda selam vermeyi gerektiren oturuştur.

Ebu Humeydi Es-Saidi şöyle rivayet eder.

"Hazreti Peygamber fs.a.v) ikinci rekatın sonunda sağ ayağını dikip sol ayağı üzerine otururdu. Son oturuşta ise sol ayağını altından çıkarıp sağ ayağını da dikerek makadı üzerine otururdu." [10]

Son oturuşta Ettehiyat okumak: Abdullah îbni Mes'ud şöyle anlatı­yor. "Hz. Peygamber ile namaz kılarken namaz oturuşunda selam Al­lah'ın üzerine, selam falan kişiye derdik. Bir gün Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Selam Allah'ın kendisidir. Biriniz namaza oturduğunuzda, Ta-hiyyatAllah'adır, desin (Ettehiyatokusun)." [11]

Son ettahiyatta Peygamber (s.a.v)'e salat ve selam getirmek:

Bunun farz olmasının delili şu ayeti kerimedir: "Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler siz de ona salat getirin." (Ahzab: 33/56)

Bir hadisle Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Biriniz namaz kıldığı vakit, aziz olan Allah'ı hamd ve sena ederek başlasın, sonra Peygambere salat ve selam etsin. Bundan sonra dilediği şekilde dua etsin." [12]

Birinci Selam: Delili, Hz. Aişe'den rivayet edilen şu hadistir: "Hazreti Peygamber namaza tekbirle başlar, selamla bitirirdi." [13] Namazdan çıkmaya niyet etmek sahih görüşlere göre sünnettir.

Rükünlerin tertibine riayet: Delili. Ebu Hureyre'nin rivayetinde Rasulullahın bir sahabeye öğrettiği ve geçen hadis-i şerifin hükmünden

öğrenmekteyiz. [14]

02.06.2008 - beyaz.nur

Şafii ilmihali

NAMAZIN ŞARTLARI


Namaza Başlamadan Önce Gerekli Olan Şartlar


Namaza başlamadan önce gerekli olan şartlar beş tanedir:

1- Hades ve necasetten taharet (abdest almak ve vücudun herhangi bir yerinde necis bulunmamak).

2- Temiz elbiselerle avret yerlerini örtmek.

3- Temiz bir yerde durmak.

4- Namaz vaktinin girdiğini bilmek.

5- Kıbleye yönelmek.

İki yerde kıblenin terkedilmesi caizdir.

a) Savaş esnasında, şiddetli korkulu durumlarda.

b) Yolculuk sırasında herhangi bir binek üzerinde kılınan sünnetlerde kıblenin terkedilmesinde bir sakınca yoktur.



Namazın Sahih Olmasının Şartları


Namazın sahih olması için bazı şartlar ve belirli rükünlerin bulunması gerekir.

Şartlar, lugatta 'alamet' demektir. Şeriatta ise, varlığı kendisinin varlı­ğına bağlı bulunan ve onun gerçek varlığından ayrı olan şeylerdir.

Şaıtlai ıkı tuıludur Bin teklif şartları yahut farz olma şaıtlaııdır ki is­lam, akıl ve baliğ olma bunlaıdandır Diğeıı ise sıhhat şartlarıdır Bunlar da namazın sıhhati kendilerine bağlı olan şartlardır ki yukarıdaki madde­lerin biraz daha açıklanmasdır

1) Hades ve necasetten temiz olmak, yanı abdestlı olmak ve vücut üze­rinde namaz kılmaya mam herhangi bir necıs olmamak

Yüce Allah Kur'an-ı Kerım'de şöyle buyurmuştur

"Ey iman edenle)' Namaza kalktığınız vakit yuzleıımzı ve dıı teklet e kadü} ellerinizi yıkayın, başınızı mesnedin, ayaklarınızı da topukla)a ka-daı yıkayın Eğeı cunup iseniz boy abdestı alın' (Maide: 5/6)

Peygambeıımız (sav) "Abdestsız hıçbu namaz kabul olunmaz" bu-yurmuştuı [1]

2) Temiz elbiseyle oı tünmek (setıi avret) Allahu Taâla şöyle buyu-muştur "Ey Adem oğullan, heı mescit huzurunda zınetımzı (elbiselerini­zi) giyin " (A’raf: 7/31) Hz Aışe'den rivayete göre, "Hayız gören ve balığa olan bir kadının namazı, ancak başını ortmesıyle sahih oluı " [2]

Hayız ve balığadan kasıt hayız yaşına giren kadın demektir Kadının başını örtmesi gerektiği halde, diğer yerlerini de örtmesi daha da öncelik arz edeı Şu halde, alimlerin ittifakına göre Kadının avret yen, el ve yuzu hariç vücudunun butun kısmıdır

Eıkekleıın avret yen ise, diz ile göbek arası olan bölgedir

3) Temiz bıı yeıde durup namaz kılmak.

Bıı bedevi, mescide kuçuk abdestını yaptığında, Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur "Onun sidiği üzerine bir kova su dokun "

4) Vaktin girdiğini bilmek Bu da uç şeyle bilinir

a) Kesin ılım: Güneşin battığını veya doğduğunu görmek, gibi

b) Ictıhad: Gölge gibi zanna dayalı delillere dayanmak

c) Taklıd: Burada da vaktini iyi bilen bir ehil kişiyi taklit etmektir Namaz vaktinin girdiğini bilmek için delil Allah'u Taala Kur'an-ı

Keıım'de şöyle buyuruı "Muhakkak ki namaz, mu'mınler uzeıine belirli vakıtleıde farz kılındı " [3]

5) Kıbleye yönelmek (istikbali kıble).

Bunun da delili şu ayeti kerimedir: "Nereden yola çıkarsan çık. Yüzü­nü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olun. Yüzünüzü o ta­rafa çevirin." (Bakara: 2/150) Peygamberimiz (s.a.v.)'de namazım tam olarak kılma­yan bir kişi hakkında: "Namaza kalktığın zaman abdestini tam al, sonra kıbleye yönel ve tekbir et" [4] buyurmuştur.

Ayeteki maksat, Ka'be'nin içinde bulunduğu Mescid-i Haram'dır. Hadis-i şerifte ise kıbleden maksat Ka'be'dir. Kabe bölgesinden uzak olan kişi kesin delillerle Ka'be'ye yönelmek zorundadır. Eğer kesin delil sahibi değilse içtihat veya zannına göre hareket eder. Mekke'de bulunan Kabe-i Muazzama müslümanların kıblegâhıdır. Ora'ya yönelmek te şart­lardan bir tanesidir. Bir sahra veya dağ başında olan veya bulutlu havada bulunup ta kıble istikametini tayin edemiyen birinin içtihat etmesi gere­kir. Yani yakinine göre hareket ederek kanaati hangi tarafa oturuyorsa öy­lece oraya dönüp namazını kılar, velevki daha sonra tespit etmiş olduğu kıblesinde bir terslik olsa da namazını tekrar kılmaz.

Şu iki durumda istikbaî-i kıble şartı aranmaz:

1) Savaşta veya buna benzer tehlikeli durumlarda namaz kılındığı za­man arkadan saldırı olma ihtimali varsa o tehlike yönüne doğru namaz kılmak caizdir. Tehlike yönüne dönüldüğü zaman gelebilecek düşman gö­rülebilir, ona göre tedbir alınır. Buradaki sozkonusu namaz farz veya sün­net olabilir farketmez. İleride açıklanacaktır.

İbni Ömer şöyle demiştir: "Eğer daha şiddetli bir korku varsa, yaya ve­ya binekli olduğunuz halde kıbleye yönelmiş veya yönelemiş olarak na­mazınızı kılın" [5]

2) Yolculuk esnasında araba veya herhangi bir binek türü (hayvan vb.) üzerinde olunduğu zamanda kıble terkedilebilir. Bilindiği gibi sünnet na­mazlar oturarak kılmabilir. Haliyle yolculukta araç içinde iken zaten in­san otururur vaziyettedir. O haliyle kolayına geldiği şekilde sünnet na­mazları kılabilir. Cabir b. Abdullah şöyle rivayet eder: "Resulullah (s.a.v.) bineği üzerinde namaz kılardı" [6]

02.06.2008 - beyaz.nur

Konular