ibretlik bir rüya....

s.a kardeşlerim....
bugün bir kitap okudum ve tamamen yaşanmış bir olay...muhteşem bir hidayete erme hikayesi...
okurken ağlacağınız bir kitap....

Yaşı on… bir kız çocuğu… annesini, babasını ve kardeşini yitirmiş…hayatta yapayalnız. Tek Allah ın kulu yok onu teselli edecek, destek olacak… düşünsenize, böyle bir hayatınız olsaydı, ne yapardınız? Çok korkunç , çok ürpertici değil mi?

kitap bu kızın hayatını anlatıyor...annesi çok dindar bir kadın olmasına rağmen doğumda haytını kaybettiği için kızına hiç destek olamamış bu konuda...
babası alkol ve sigara bağımlısı ve 10 yaşında oda hayatını kaybetmiş...
abisi ise 7 yaşındayken yanında ayrılıyor.
bu kızın ne yollara düşeceğini tahmin etmişsinizdir...
ama bir tek yardımcısı yok ...
bu kız en sona battığı bir anda şöyle bir rüya görüyor...
kızın ağzından bu rüya şöyle;



‘hiç görmediğim, tanımadığım bir şehir. O kadar muhteşem, o kadar göz alıcı bir yer ki…yemyeşil bahçelerin içinde villalar. Ne sokaklarda pislik var. Ne de insanı rahatsız eden bir kaynaşma… huzur dolu bir kent…
Böyle inanılmaz bir güzellik içinde kendimi bulunca ve hiç tanımadığım bir yer olunca merak ediyorum. Ve kendi kendime yorum yapıyorum. Bazı villaların kapılarında Arap harfleri dikkatimi çekiyor. Bilmediğim için ne yazdığını okuyamıyorum.
Burası bir Arap şehri olmalı, ama duyduklarıma göre, kuraklığın hüküm sürdüğü Arap şehirleri de böyle yeşillikli, sulak ve pırıl pırıl olmamalı…
……
Şehrin tertemiz yollarından, köprülerinden, sularından geçiyorum. Karşılaştığım insanlardan bilgi alacağım. Ama hiç kimse bana bakmıyor, benimle konuşmuyor. O kadar temiz, düzgün kıyafetli pırıl pırıl insanlar ki… nereye baksam şaşırıyorum, hayretimi gizlyemiyorum.
…bir anda kardeşim karşıma çıkıyor, ‘abi’ diyerek koşarak sarılıyorum. O da bana ‘ağlama Aysel gel seni anneme götüreceğim’ diyor…
-annemde mi burada , diye atılıyorum.
Cevap vermiyor yalnızca:
-seni anneme götüreceğim diyor.
Abim önde ben arkada adeta yürümüyoruz, koşmuyoruz, sanki uçuyoruz…
…yine inanılmaz güzellikler içinde bir villanın önündeyiz.bahçesine girerken abim ‘burası bizim , annem içerde’ diyor..
İnanamıyorum şok içindeyim.
-burayı nasıl aldınız ? diye soruyorum .
Cevap vermiyor.nihayet karşıma bir kadın çıkıyor. Abimin bu annem demesine gerek kalmıyor.
Hayalimdeki annemin yüz hatları, boyu, teni, güzelliği hep aynı…kollarına bırakıyorum kendimi…içimi kanata, yüreğimi acıtan bir ANNE sesiyle…
-yavrum! Aysel’im! Diyor. İçimi ısıtan, bütün acılarımı söküp atan bir ses tonuyla
Başımı olabildiğince göğsüne bastırıyorum….
-sana iki emanet bıraktım, Aysel im diyor. Onlar benim en sevdiğim iki emanet. Evimizde küçük cam sandığının içinde. Onları al. Onlar sende kalsın. Onlara çok iyi bak olur mu?
-babam nerede, diyorum.
- o daha henüz gelmedi. Biz kardeşinle kalıyoruz. Onun hesabı uzun sürdü, hala bekliyoruz. İnşallah hesabı kısa sürerde gelir…….



sonra annesini söylediği kutuyu filan bulup bakıyorlar içinde çıkanlar: [b]Kur'an-ı Kerim ve Sözler[/b]

devamı da çok muhteşem ibretlik bir hikayeden oluşuyor...
okumanızı tavsiye ederim size özellike iman gücünü kuvvetlendirmek isteyen kardeşlerimiz için....
Allah a emanet olun....

Konular