Dayağa hayır,peki çocuklarımızı nasıl disipline edeceğiz?

[color=darkred]Tamam, dayağa hayır. Peki, çocuklarımızı nasıl disipline edeceğiz? [/color]

Öncelikle belirtelim ki, ailenin ve eğitimcilerin çocuklara eğitim konusunda iki tür disipline etme şeklinin öne çıktığı görülür.


[color=darkred]Bunlardan ilki, 'Güç merkezli disiplindir' [/color]

Güç merkezli disiplinde, uygun davranışları bulunmayan çocuğa yaptığı suçun karşılığı olarak tehdit vardır, öfke vardır, bağırma çağırma ve fiziki cezalar vardır.

Bu yüzden güç merkezli eğitimde başarı şansı yoktur. Çünkü fiziki cezalara maruz kalan çocuklar cezalarını çektiklerini düşünürler ve psikolojik olarak rahatlarlar. Bunun yanı sıra cezayı uygulayan anne-baba ve öğretmenlerine karşı cephe alırlar. Böyle bir durumda aile içi iletişim ve öğretmenlerle olan iletişim dumura uğrar. Çünkü çocukta güvensizlik öne çıkar, öğrencilerin kötü melekelere sahip olmasına yol açar. Şiddet ve katılıkla yetiştirilen çocuklara, baskı psikolojisi hâkim olur. Bu durum onların kişisel gelişimini engeller, onlardaki üretkenlik ve çalışkanlığı yok eder.

Dahası, onları tembelliğe, yalana ve ikiyüzlülüğe sevk eder. İstenmeyen, benimsenmeyen yanlış bir davranışı yok etmede fiziki cezaların yaptırım unsuru yoktur. Sadece dayak korkusuyla suskunlaşma, içe kapanma, dış dünyaya küsme ve aşırı agresiflik söz konusudur. Fiziki cezalarla terbiye edilmeye çalışılan çocuk için bu cezalandırma yöntemi bir kıstas olur ve gerek başkalarını ve gerekse kendi çocuklarının nasıl terbiye edileceğine dair bir örnek model oluşturur.

Daha açık bir ifadeyle, cezalandırıcı bir anne ve baba modeliyle yetişen çocuk, kendi çocuklarına fiziki cezaları uygulayacak bir tutum ve davranışı sahiplenir. Bu durumun son derece sakıncalı bir tutum ve davranış olduğunu söylemeye hacet yoktur. Çünkü fiziki cezalara maruz kalan bir çocuk ilk fırsatta başkalarını cezalandırmada bu cezaları uygulama cihetine gidecek, böyle bir yanlış yöntemin doğru bir yöntem olduğu zehabına kapılacaktır.


[color=darkred]Ikincisi, 'Sevgi merkezli disiplindir' [/color]

Sevgi merkezli disiplinde ise yanlış davranışlarda bulunan çocuğu sözle, nasihatle, ikna yöntemiyle, sevgi ve şefkatle bu davranışından vazgeçirme, terbiye etme gibi tutum ve davranışlar söz konusudur. İstenmeyen davranışta bulunan, suç işleyen çocuğun yaptığını biteviye görmezden gelme, onu bu davranışlara yönlendirme ve teşvik etme anlamına gelir. Bu yüzden yanlış davranışlar mutlaka görülmeli ve bu durum çocuğa sözle, davranışla hissettirilmelidir.

Diğer yandan konuşma ve ikna etme yöntemi, çocuklar için en etkin disiplin vasıtalarından biridir. Fakat çocuk ikna edilirken, onu aileden, aile sevgisinden uzaklaştırıcı kelime ve cümlelere yer verilmemelidir. Sözgelimi, “Bak bu davranışı bir daha tekrarlarsan seni sevmeyiz”, “Senden nefret ederiz”, şeklindeki ifadeler çocukla olan rabıtayı koparan ifadelerdir. Öncelikle sevgi merkezli disipline etmede çocuğun, ailesinin kendisini sevdiğinden emin olması gerekir. Bu, terbiye için en önemli dayanak noktasıdır. Bu nedenle “Bak evladım, seni çok seviyoruz, sana çok değer veriyoruz. Fakat sen bizi üzüyorsun. Senin gibi akıllı, uslu, zeki, anlayışlı bir çocuğa bu davranış hiç yakışıyor mu?” kabilinden ifadeler, çok etkin, onore edici ve çocuğu yanlış davranışlarından vazgeçiren ifadelerdir.

Öte yandan yanlış bir davranışı yapan çocuk bazen anne, çoğu zamanda babanın tepkisinin ne olacağından çekinir, endişe eder. Anne ve babanın hemen tepki vermesi kolaycı bir yöntemdir. Bunun için ebeveynlerin verecekleri tepkiyi ciddi biçimde zihin süzgecinden geçirdikten sonra vermeleri gerekir. Çocuğa verilecek tepkinin, çocuğun yaptığı hataları unutturacak cinsten olmaması gerekir. Onu yer yer kaygılandıracak, hatta bazen kısmi de olsa umutsuzluğa sevk etmesinde bir sakınca yoktur. Yaptığının yanına kâr kalmaması açısından bu doğru bir yöntemdir.

Hassaten çocukla yaptığı yanlış davranışlar üzerine konuşulurken sözü fazla uzatmamak gerekir. Sözün fazla uzatılması inandırıcı olma vasfını perdeler. Bu nedenle kelimeler özenle seçilip az ve öz konuşulmalıdır.

Ayrıca, yaptığı yanlış davranış ortaya konulurken, mutlaka doğru alternatifler de öne çıkarılmalıdır. Yine ikna yönteminde, beden dilini kullanmanın önemli bir yeri vardır. Yaptığı yanlış davranış sonucunda çocuğun omzuna elini koyan bir babanın, duygusallığı da öne çıkararak “Bak evladım! Gerçekten bu davranışınla bizi üzdün. Senden böyle bir şey beklemiyorduk. Seni ne kadar sevdiğimizi ve sana ne kadar güvendiğimizi biliyorsun. Şayet bu davranışları sürdürürsen, bizi fazlasıyla üzmeye devam etmiş olursun. Her şeyden önemlisi güvenimizi kaybetmiş olursun.” cinsinden ifadeler ise yine çocuk üzerinde son derece etkili olan ifadelerdir. Çocuğu iknadan sonra onun sırtını sıvazlamak yerinde bir davranıştır. Lakin onu ödüllendirircesine sarıp sarmalamak son derece yanlış bir tutumdur.


Sevgi merkezli disiplin aynı zamanda çocuğa ders verici, öğretici de bir disiplin şeklidir. Çocuk, bu tekniği öğrenmekle kalmaz, güzel bir tutum ve davranış olarak bunu benimser, geliştirir ve hayatın her safhasında da uygular... insaallah

1 yorum

Dayağa hayır,peki çocuklarımızı nasıl disipline edeceğiz?

Sevgi merkezli disiplin aynı zamanda çocuğa ders verici, öğretici de bir disiplin şeklidir. Çocuk, bu tekniği öğrenmekle kalmaz, güzel bir tutum ve davranış olarak bunu benimser, geliştirir ve hayatın her safhasında da uygular... insaallah :D

24.07.2007 - talib

Konular