ALLAH BENİ AFFEDER Mİ ?

Travesti'nin Tövbesi ( ! )
Hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti... sonra nasıl olduğunu anlamadan kendisini, kendisi gibi aykırı insanların yaşadığı bu acaip dünyada buluvermişti...onların içindeyken içinden gelen o aykırı arzularından daha az utanıyordu. çevresinde kendisi gibi insanları görmek onu rahatlatıyordu...hatta önceleri az da olsa rahatsızlık duyarken zamanla bu tamamen yok olmuştu...

’’Demet’’takma adlı ‘’izzet’’le çok iyi anlaşıyorlardı. izzete başından geçenleri anlattığı o ilk gün şöyle demişti kendisine:’’bırak bu işleri kızım insan sonradan travesti(! ) olmaz, travesti doğar, bu senin genlerinde varmış ki olmuşsun...

Belki işine öyle geldiğinden bu açıklama ona çok mantıklı gelmişti..kendini rahatlamış hissediyordu...hem burada çevre baskısı da yoktu..kendisi gibi kızlarla( ! ) her şeyi paylaşıyor, içinden geldiği gibi yaşıyordu( ! )...
Bir başka travesti arkadaşı ‘’kader’’takma adlı ‘’muzaffer’’in sözlerini hatırladı...’’içinden geldiği gibi yaşa...Bırak duyguların özgür kalsın..başkalarından değil duygularından emir al..gerçek mutluluk, gerçek özgürlük budur (! ) ‘’demişti...

Önceleri çok daha renkli geliyordu bu hayat... aza çoğa bakmaz zevkine bakardı...gerçi zaman zaman aynadaki görüntüsünü görünce irkiliyor ve’’ kamil ‘’bu senmisin? Diye inliyordu..içindeki çığlığı zorlukla bastırıyor ve hayır sen kamil değil ‘’Hülya’’sın..diyordu..hep öyleydin…bunu geç fark ettin o kadar...

Hem beni Tanrı böyle yarattıysa benim suçum ne ( ! ) ama içindeki isyan gene dinmiyordu..içini her geçen gün daha çok kaplayan bir karanlık vardı...sanki boğulacakmış gibi oluyor, göğsü daralıyor, nefes alamıyordu...böyle durumlarda içki şişeleri imdadına yetişiyordu...önceleri çok olmazdı böyle şeyler ama son zamanlarda gittikçe artmıştı. aynadaki görüntüsünden nefret etmeye başlamıştı...önceleri bir fısıltı vardı içinde...son zamanlarda adeta çığlığa dönüşmüştü...

Sen kendine ne yaptın böyle diye haykırıyordu içinden bir ses...Artık arkadaşlarının anlattığı masallar da onu teselli etmeye yetmiyordu. zaten o lafları söyleyenlerin ne kadar zavallı olduklarını zaman göstermişti. biri intihar etmiş, diğeri kendini iyice içkiye, uyuşturucuya vermiş...dağıtmıştı...madem Tanrı onları böyle yaratmıştı da neden bu kadar zavallıydılar...bu içindeki karanlık da neyinnesiydi...toplumun, dinin baskısından kurtulmuştu, kendini duygularının akışına bırakmıştı. ne için ?mutlu olmak için...peki bu hali neydi? bu muydu mutluluk? bu muydu özgürlük? tiksiniyordu kendinden...yaşamak istemiyordu...daha önce, bırak toplumun, çevrenin, dinin dediklerini bir kenara...özgürce içinden geldiği gibi yaşa diyen içindeki ses şimdi sen zavallının, aşağılık insanın birisin. ölmeli ve bu iğrenç varlığını yok etmelisin...acıların ancak ölürsen bitecek diyordu...yağmur yağıyordu...üzerindeki samur kürkü sırılsıklam olmuştu...gözyaşları yağmur sularına karışmış yüzündeki boyalar yüzünü daha da acınacak bir hale sokmuştu...üzerindeki kürkü tiksintiyle çıkarıp attı...kulaklarındaki küpeleri, elindeki yüzükleri, bilezikleri...takma tırnaklarını, kaşlarını...topuklu ayakkabılarını...

Üzerinde bir gömlek ve yalınayak, sırılsıklam yürüyordu...birden bakışları sabitleşti...kararını vermişti...kendini köprüden atacaktı...zaten boğaz köprüsünden atlamak çok moda diye belli belirsiz güldü...yarın gazeteler seni yazacak...bir travesti daha öldü...ve hem sırrını mezara götürdüğün için, hem toplumdan bir pislik temizlendiği için...varsın pu iğrenç dünya sizlerin olsun ölüm bana yeter...hızla demir korkuluklara doğru koştu ve çıkmasıyla atlaması bir oldu...bir an, bir saniye bile düşünmeden bıraktı kendini boşluğa...işte kuş olmuş uçuyordu...ne olurdu hep böyle hafif hissetseydi...ne güzel bir duyguydu uçmak...ve ardından korkunç bir ses ve sessizlik…

Gözlerini açtığında küçük bir kulübedeydi..ne olduğunu, nerde olduğunu anlamağa çalıştı. hertarafı ağrıyordu. parmağını bile kımıldatacak hali yoktu..doğrulmak istedi beceremedi.. Acıyla inledi.hayal meyal bir görüntü vardı gözlerinin önünde..güven dolu, şefkat dolu bir ses yorma kendini evladım..dinlenmene bak dedi.. kendinden geçmeden önce duyduğu son sözler bunlardı.. gerçekten bu ses ona güven ve huzur vermişti..bıraktı kendini uykunun kollarına..kendinden geçmişti..yaşlı balıkçı hüzünle süzdü bu genç insanı..zavallı diye mırıldandı..daha yirmisinde ya var, ya yoktu..şairin mısraları döküldü dudaklarından:
‘’Bu kaçıncı bahçe gördüğüm, tarumar’’

Ağlıyordu..
Tekrar gözlerini açtığında ilk gördüğü nur yüzlü babacan bir ihtiyar oldu..aman Allahım bu ne güzel yüz diye geçirdi içinden..güzel dedimse öyle değil..manevi güzellik..insanın içini huzurla dolduruyor..o çekim alanından güçlükle kurtulup mırıldandı.
Nerdeyim ben,siz kimsiniz?

İhtiyar yine gülümsüyordu. evlat dedi. benim fakirhanedesin..tam köprünün altından geçiyordum teknemle birden ağların üstüne gürültüyle bir şey düştü..bende bu günkü kısmetimiz buymuş deyip seni aldım ve evime getirdim..
İhtiyar bir yandan bunları anlatıyor bir yandan da hazırladığı sıcak bir çayı ona uzatıyordu
İç iyi gelir dedi.
Şaşkınlıkla etrafına bakıp duruyordu...nerdeydi, ne olmuştu...
Kafası çatlarcasına ağrımaya başlamıştı...hala toparlayamamış, olanları kavrayamamıştı...
İhtiyar anlatmaya devam ediyordu... evlat önemli bir şeyin yok...birkaç kırık ,biraz ezik vs sana uyguladığım tedaviyle inşa-Allah en kısa zamanda ayağa kalkarsın...benim kimim kimsem yok...bir tek Rabbim var oda bana yetiyor. rahatsız edeceğim diye çekinme...hem bana can yoldaşı olursun...biryandan ihtiyarı dinlerken bir yandan düşünüyordu...sis perdesi aralanmış, her şeyi hatırla mağa başlamıştı...

Öfkeyle baktı ihtiyara...beni niye kurtardın ki babalık dedi...
İhtiyar yüzünde o hiç eksik etmediği tebessümle karşılık verdi...ben değil evlat, seni Allah kurtardı...sana ikinci bir şans veren O...
-Hem söylermisin neden intihara kalkıştın?
-?!!!
-Boş ver amca!
Sen bilirsin ama dilersen anlat derdini...rahatlarsın...
Çok ihtiyacı vardı içini dökmeye..hem bu nur yüzlü ihtiyardan daha iyi dost mu bulacaktı dert anlatacak...
Birden ağlamaya başladı..hıçkırıklarla ağlıyordu...
İhiyar: ağla evladım, ağla dedi...tutma kendini..açılırsın..
-Ölmek istiyorum amca...bu hayattan bıktım...
-Evladım tüm zorluklarına rağmen hayat güzeldir, neden ölesin ki?
-kendimi duygularımın akışına bıraktım, bu uğurda tüm toplumu karşıma aldım, geldiğim noktaya bak !
-senin kimin , kimsen yok mu?
-Bu hallere düşünce kimin kalır ki, sen benim gibi bir evladın olsun istermisin amca?
-???!!
Peki evladım niye kendini bu hallere soktun ki?
-İçimdeki duygulara bıraktım kendimi..yani içimden geldiği gibi davrandım...
Tanrı beni böyle yaratmışsa, kaderim buysa suç benim mi?
Çünkü benim duygularım böyle..doğuştan bu duyguları taşıyorum ben..
Dikkatle onu dinleyen ihtiyar birden sözünü kesti
-yani sen demek istiyorsun ki,beni Allah böyle yarattı bana haksızlık etti..
-Şeyy, evet..
Yani normal yaratsaydı bunalıma düşmeyecektin..
-? ? ..
Peki hep senin gibiler mi intihar ediyor?
-???..
-peki sen böyle dersen, bedenen sakat doğan insanlar ne yapsın?
Elleri, ayakları olmayanlar, kör, yatalak doğanlar, deliler, geri zekalılar..
Onların suçu ne ?
-???...
-Amca kafamı karıştırdın..ben anlamam ki böyle şeylerden..
Aynı orta okuladaki dindersi hocam gibi konuşuyorsun..
-Allah’a inanıyormusun ?
-Ne demek şimdi bu amca elbet inanıyorum,’’günahkarım belki ama, elhamdülillah müslümanım’’
- Peki evlat...sorarım sana sence hayatın anlamı ne?
Tüm kainatı hizmetimize verip niye yaratmış bizi Allah ?
Sence onca yaratık içinden sadece insanların ve cinlerin akıl sahibi olmaları bir tesadüf mü ?
Bak ne diyor Allah bize gönderdiği kitabında: ’’Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım(ayet))diyor.
Yani bizi bu dünyaya boşuna göndermemiş..akıl vermiş,ve diğer canlıların başına efendi yapmış.
Onları binek olarak kullanıyoruz,etinden,sütünden faydalanıyoruz..
O hayvanlardan bir farkımız olması gerekmez mi?
-İlgiyle dinliyordu genç travesti.
-Amca amma yaptın ben iyi bir insanım,kimsenin zararını,kötülüğünü istemem
-tamam evladım da yalnızca iyi insan olmak bizi kurtarmaz.

-???.-Başka ne yapmalıyız ki?

-O zaten kesinlikle olmalı.’’Müslüman insanların elinden dilinden zarar görmediği kişidir’’diyor peygamberimiz (sav).
-peki evlat, Müslüman ne demektir ?
-??...
Şeyy...Allaha va peygambere inanan değil mi ?
-Evet elbette...ama ben kelime anlamını sormuştum
-Bilmem
-Müslüman ,teslim olan demektir.
Yani Allah’a kayıtsız şartsız inanan, onun emir ve yasaklarına itiraz etmeden inanıp uygulayan demektir...
Dikkatle dinliyordu...yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.
-‘’Amca, biliyorum benim yaptığım büyük günah...peki,Allah BENİ AFFEDER Mİ?’’

Gülümsedi ihtiyar..evlat dedi sen lut peygamberi ve helak olan kavmini hiç duydun mu ?
-Evet..bu yolda olan herkes azçok bişeyler bilir onlar hakkında..Tarihteki ilk sapık kavimmiş..
Bunu söylerken birden canı sıkıldı..evet yaptığının normal olmadığını (tüm topluma,hatta kendisine bile aksini iddia etsede)çok iyi biliyordu..
ama ilk defa burada bunun sapıklık olduğunu itiraf ediyordu ve bu hiç hoşuna gitmemişti..
İhtiyar onun düşüncelerinden habersiz devam ediyordu.
-işte ,eğer Allah (cc)affetmiyecek olsaydı onlara peygamber göndermezdi..
-??!!...
-RABBİMİZİN RAHMETİ ÇOK GENİŞTİR..ASIL TEHLİKELİ OLAN ONUN RAHMETİNDEN ÜMİDİNİ KESMEKTİR’’

-Senin de dediğin gibi senin yaptığın Allah’a ortak koşmak olan’’şirk’’ten sonra en büyük günah..ama Allahtan ümit kesmek en az onun kadar günah..
İyi de amca,bu halimle ben ne olacağım ne kadınım ne de erkek..duygularımın baskısından nasıl kurtulacağım?

İhtiyar ciddi bir tavırla konuşmaya başladı..
Evlat sen şimdi (Allah korusun)kanser olsaydın veya çok önemli başka bir hastalığın olsaydı,veya komada olsaydın doktor sana ne yapardı?
Tabii ki ciddi bir tedavi veya operasyon uygulardı.
İşte biz de öyle yapacağız.ciddi ve uzun aşamalı bir tedavi uygulayacağız.
Nasıl yani ?
Bizim hastalığımız manevi..,tedavimizde öyle olacak.
Öncelikle kampa gireceksin
????
yani burada epey uzun kalacaksın.
Size yük olmayacaksam,Sorun değil.
Sonra oruç tutacaksın..tedavi süresince oruç devam edecek.
Oruç neden??
‘’Nefs ‘’i terbiye etmenin en etkili yolu ‘’oruç tutmak’’tır.
Sonra ?
Namaz kılmasını biliyor musun ?
Biraz..
Ama yıllardır kılmadım ,duaları hatırladığımı sanmıyorum.
Öyleyse önce dua ezberleyeceksin.ama bu arada boş durmak yok,gir banyoya iyice bir temizlen,şu elbiseleri giy.
Adın neydi evlat ?
Şşşey..kamil.(yıllarca soranlara hülya dediğinden bir an tereddüt etmişti)
Unutma ,Allah seni erkek olarak yarattı..ve sen kıyafetinle ,görünüşünle erkek olma gayreti içinde olacaksın.
Ya duygularım?
Yani kadınlara değil erkeklere ilgi duyuyorum

Bunu söylerken ilk defa utanmış ve başını öne eğmişti.

Sen merak etme dedi ihtiyar..tedavi süresi bittiğinde bunun bir tuzak olduğunu fark edeceksin..cinsel duygu Allahın insanların evlenip çoluk çocuk sahibi olmaları için yarattığı bir nimet.insanı şeytanın kölesi yapan bir zillet değil,bunu anlayacaksın.önce yoldan çıkan nefs’ini,oruç,dua ve ibadetle terbiye edelim.
Elindeki dua kitabını uzattı.buradan namazın nasıl kılındığını ve sureleri oku,ezberle..bu arada boş durmak yok.şu işaretlediğim duayı hemen ezberleyip diline vird ediniyorsun.
‘’la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin’’
‘’Allah’ım ben nefsime zulmettim,zalimlerden oldum,sen affedicisin,affetmeyi seversin beni affet.’’
Bu dua Yunus peygamber (as)in balığın karnında yaptığı duadır.ve çok makbuldür.bu duayı sürekli yapacaksın.yatarken ,otururken,iş yaparken,gezerken vs.
Boş otururken de eline tesbihi alıp ‘’estağfurullah’’diye tesbih çekeceksin.
Baçlangıç olarak günde ‘’Bin’’defa estağfurullah çek.,yüz defa o okuduğum yunus (as)duasını oku.her vakit namazının ardından en az iki rekat tövbe namazı kıl ve kıyamda,rükuda,secdede hep bu duayı oku.
İlgiyle dinliyordu kamil..gözleri dolu dolu ,pişman,bin pişman,ama ilk kez umutlu..

Amca ,Allah gerçekten bunca rezillikten sonra beni affeder mi?

Evlat,denizden bir bardak su alsan bir eksilme olur mu ?

Olmaz elbette..
Ya bir kova ?
Gene olmaz
Bir ton,üç ton …
Hayır gene hiçbir eksilme olmaz..

İşte o denizlerin sahibi Allahtır.ve onun rahmetini anlatmaya aslında denizler ,okyanuslar yetmez.o günahta ısrar edip kendisine asi olanlara karşı ‘’kahhar’’olduğu gibi kendinden af dileyenlere karşı ‘’Rahman’’sıfatıyla çok merhametlidir.Dilerse işlediğin günahları affeder.o günahlar okyanus ve denizlerdeki köpükler kadar çok olsa da..


Ben..çok pişmanım ..
Birden hıçkırıklara boğuldu..gözyaşı sel olmuş akıyordu..
Secdeye kapanmış sarsıla,sarsıla ağlıyordu

Allahım,ben nefsime zulmettim,zalimlerden oldum,
,sen affedicisin,affetmeyi seversin beni affet


İhtiyar gülümseyerek baktı ona ve :ağla evladım şu an akıttığın her damla gözyaşı günahlarını yok ediyor.seni günah kirinden yıkıyor,temizliyor.kararan kalbini ak,pak ediyor.seni yıllardır bir köle olarak kullanan şeytanı da hırsından çatlatıyor,kahrediyor.artık seni aydınlık günler bekliyor inşaALLAH.şu an ölsen bile bahtiyarsın.ama ölmeyi değil yaşamayı dile Allahtan..dile ki duanın,ibadetin lezzetini tadasın,senin gibi yaşayanlara örnek olasın.savaş ve kazan bu imtihanı..ve o batağa düşenlerin elinden tut..çek çıkar onları düştükleri bataktan..

Gelin diye haykır,ışık bu tarafta,kurtulun karanlıktan,
Hiç umut kesilir mi o merhameti sonsuz Allah’tan..

ALINTI(İBRETLİK ÖYKÜLER)

3 yorum

Ynt: ALLAH BENİ AFFEDER Mİ ?

[quote=hhmercan ]
Allah razı olsun kardeşim
[/quote]

28.03.2009 - zhümeyra

Ynt: ALLAH BENİ AFFEDER Mİ ?

RABBİMİZİN RAHMETİ ÇOK GENİŞTİR..ASIL TEHLİKELİ OLAN ONUN RAHMETİNDEN ÜMİDİNİ KESMEKTİR’’


Teşekkürler.Selamlar sevgiler

27.03.2009 - rey2466

Ynt: ALLAH BENİ AFFEDER Mİ ?

Allah razı olsun kardeşim

14.03.2009 - hhmercan

Konular