Dua Ederken...

“[b]Sevdiklerinin hatırı için” diyerek... [/b]

Allahü teâlâ, Mü’min sûresinin 60. âyet-i kerîmesinde meâlen; [i](Duâ ediniz, kabûl ederim, isteyiniz, veririm)[/i] buyuruyor. Duânın kabûl olması için, bazı şartlar vardır. Duâ edenin Müslümân ve i’tikâdının düzgün olması, harâm işlememesi, harâm yemekten, içmekten sakınması, farzları yapması, beş vakit namâz kılması, ramazân oruçlarını tutması, zekât vermesi lâzımdır. Günâhlarına pişmân olup, tövbe etmeli, sadaka vermeli, duânın kabûl olacağına inanmalı, önce hamd ve salevât okumalı. Duâyı üçten fazla söylemeli. Kabûl olmadı diyerek, ümîdi kesmemeli, kabûl oluncaya kadar, uzun zamân tekrâr etmelidir. Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu araması da lâzımdır.
Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeple yaratmaktadır. Bir şey istenince, o şeyin sebebini gönderir ve bu sebebe tesîr ihsân eder. İnsan bu sebebi kullanıp, o şeye kavuşur. Allahü teâlâ, evliyâsının hâtırı için, âdetini bozarak, bunlar duâ edince veyâ evliyâyı kirâm vesîle edilerek duâ edilince de, bunlara kerâmet olarak, sebebe hâcet kalmadan, doğruca istenileni verir.
Resûlullah efendimiz, gazâlarında ve sıkıntılı zamânlarında, muhâcirlerin fakîrleri hürmetine Allahü teâlâdan yardım dilerdi. Askeri, ordusu olduğu hâlde, muhâcirlerin fakîrlerini vesîle ederek duâ ederdi. Bir hadis-i şerifte;
[i](Sözlerine kulak asılmayan nice kimseler görürsünüz ki, bunlar, bir şey için yemîn etseler, Allahü teâlâ bu sevgili kullarının hâtırı için, o şeyi hemen yaratır)[/i] buyurulmuştur.
Berîka ve Hadîka kitâblarında;
[i]“Yâ Rabbî! Şu Peygamberin veyâ ölü yâhut diri sâlih, velî, âlim kulunun hürmeti, senin ona ihsân ettiğin kıymeti hürmetine senden istiyorum” [/i]demenin câiz yani helâl olduğu bildirilmektedir.
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki:
[i]“Hiçbir velî, gaybı bilmez. Allahü teâlâ bildirirse, ancak onu söyleyebilir. Evliyâ gaybı bilir diyen kâfir olur. Evliyâ, yok olan şeyi var edemez. Var olanı yok edemez. Kimseye rızık, çocuk veremez, hastalığı gideremez.
Allahü teâlâdan başkasından yardım beklemek câiz değildir. Fâtiha sûresinde;
[b](Ancak sana ibâdet eder, Senden yardım bekleriz)[/b] dememizi emretmektedir. Bunun için, evliyâya adak yapmak câiz olmaz. Çünkü, nezir yapmak ibâdettir. Kabir etrafında saygı için dönmek câiz değildir. Çünki, Kâbe etrafında dönmeye benzemektir ki bu dönmek, namâz kılmak gibi ibâdettir.
Câhiller, yâ Abdülkâdir Geylânî, yâ Şemseddîn pânipütî, yâ Tezveren dede, Allah için bana şunu ver diyorlar. Böyle söylemek şirktir, küfürdür. Yâ Rabbî! Abdülkâdir-i Geylânî hürmeti için bana şunu ver! Seyyidet Nefîse hazretlerinin hürmetine hastama şifâ ver demelidir. Allahü teâlâya böyle duâ etmek câizdir ve faydalıdır.” [/i]Peygamber efendimiz duâ ederken;
[i](Allahümme innî es-elüke bi-hakkıssâilîne aleyke)[/i] yani;
[i](Yâ Rabbî! Senden isteyip de verdiğin kimselerin hâtırı için Senden istiyorum!)[/i] derdi ve böyle duâ ediniz buyururdu.
Bir gün Peygamber efendimize, iki gözü görmeyen bir kimse gelip:
[i]-Yâ Resûlallah, duâ et, gözlerim açılsın[/i] dedi. Resûlullah efendimiz ona:
[i]-Kusûrsuz bir abdest al! Sonra yâ Rabbî! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselâmı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim hazret-i Muhammed! Seni vesîle ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hâtırın için kabûl etmesini istiyorum. Yâ Rabbî! Bu yüce Peygamberi bana şefâatçi eyle! Onun hürmetine duâmı kabûl et,[/i] duâsını okumasını söyledi. O zât abdest alıp gözlerinin açılması için böyle duâ etti. Hemen gözleri açıldı.
Ebül Abbâs Ahmed hazretleri, talebelerine;
[i]“Allahü teâlâdan bir şey isteyeceğiniz zamân, imâm-ı Muhammed Gazâlî hazretlerinin hürmeti için isteyiniz!”[/i] buyururdu.
[b]Netice olarak, duâ etmek ibâdettir.[/b] Her ibâdetin şartlarına uymak lâzım olduğu gibi, duânın da şartlarına uymak gerekir. Diğer şartları ile beraber, Allahü teâlânın sevdiklerini araya koyarak, onların hâtırı ve hürmeti ile duâ etmek câizdir ve faydalıdır.

Türkiye Gazetesi - Osman Ünlü

5 yorum

Dua Ederken...

Şu sayfayı da ziyaret etmeyi unutmayın:
[url]http://www.dinimizislam.com/detay.asp?id=28[/url]

11.08.2008 - freef

Dua Ederken...

Mekkeli Müşriklerin yaptıklarıyla tarih boyunca Müslümanların yaptıkları arasında nasıl bir bağ kurdunuz anlamadım:
Müşrikler puta tapıyorlardı, onlardan yardım istiyorlardı. Onların Allah’ın oğulları, meleklerin ise kızları olduklarını söylüyorlardı.
Müslümanlar ise, Allah’a Peygamberleri, sahabeleri, İslam alimlerini ve veli kulları vesile ederek ve yalnız ondan isteyerek dua ediyorlar. Ne var bunda? Ayrıca bunu Peygamber’in onayladığı sahih hadislerde vardır. Yine ayrıca bu durum, Kuran’da da vardır:

Ey müminler! Allahtan korkun ve Ona (yaklaşmaya, sevilmeye) vesile arayın; Onun yolunda cihad ediniz ki kurtuluşa eresiniz. (Maide/35)
Şu yazıları tekrar okumanızı tavsiye ederim.

[url]http://www.zehirli.org/konu/kur-an-da-vesile.html[/url]

[url]http://www.zehirliok.net/forum/viewtopic.php?t=2859[/url]

[url]http://www.islamgul.com/tasavvuf/2775-tevessul-ve-vesile.html[/url]

11.08.2008 - freef

Dua Ederken...

FREEF kardeş demiş ki

Ebül Abbâs Ahmed hazretleri, talebelerine;
“Allahü teâlâdan bir şey isteyeceğiniz zamân, imâm-ı Muhammed Gazâlî hazretlerinin hürmeti için isteyiniz!” buyururdu.
Netice olarak, duâ etmek ibâdettir. Her ibâdetin şartlarına uymak lâzım olduğu gibi, duânın da şartlarına uymak gerekir. Diğer şartları ile beraber, Allahü teâlânın sevdiklerini araya koyarak, onların hâtırı ve hürmeti ile duâ etmek câizdir ve faydalıdır.


Freef kardeş madem dua ederken araya birini sokacaksın bari Peygamber efendimizi sok da işin daha sağlam olsun.

Arkadaşım bu düşünce çok sakat bir düşüncedir.Dinimizde aracı yoktur.Bu tip düşünceler ,inanışlar insanı şirke götürür.Mekkeli müşriklerle ilgili ayetleri okumuyormusunuz,onları müşrik yapan şey Allahla aralarına aracı koymalarıydı.Onlarda Allaha inanıyordu.Onlar putlara tapmıyorlardı.Putlarına bir takım kutsallık ithaf edip Allahla aralarını putların düzelteceğine inanıyorlardı.Lütfen ayetleri 3 kere 5 kere okuyun ,okuyun ve düşünün.Bizi yaratan Allah düşüncelerimizi,yaptıklarımızı,yapacaklarımızı her şeyi biliyor ve O bize şah damarımızdan daha yakın.Aracı yapacağınız kişileri şah damarımızla ALLAH ARASINDA NEREYE SIKIŞTIRACAKSINIZ.Lütfen düşünün ,hem de çok düşünün.Selamlar sevgiler

11.08.2008 - rey2466

Dua Ederken...

Alimler, Kuran ve Hadis'i, sahabenin yaşayışını, diğer alimlerin görüşünü ele alarak bir ömür harcayarak on binlerce dini meselelerde sonuca ulaşmışlar ve bizler de Peygamberlerin varisleri olan alimlere tabii olmuşuz.
Yani bir nevi bal yapmışlar ve bize vermişler..
Tamam o kadar çok istiyorsan buyur sen çıkart hükmünü; ben sana Kuran ve Hadisleri sıralayayım; bakayım neye ulaşacaksın:
Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez. Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır (A'raf Suresi, 55)
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O’na ibadet etmekten büyüklenmezler...” (A’raf Suresi, 205-206)
O, Hayy (diri) olandır. O’ndan başka ilah yoktur; öyleyse dini yalnızca Kendisi’ne halis kılanlar olarak O’na dua edin. Alemlerin Rabbine hamdolsun. (Mü’min Suresi, 65)

Öyleyse, dini yalnızca O’na halis kılanlar olarak Allah’a dua (kulluk) edin; kafirler hoşgörmese de. (Mü’min Suresi, 14)

De ki: “Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O’na) doğrultun ve dini yalnız Kendisi’ne has kılarak O’na dua edin. “Başlangıçta sizi yarattığı” gibi döneceksiniz.” (A’raf Suresi, 29)
Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin" (Nisa Suresi, 103)
Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel" (Müzemmil Suresi, 8)

"Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın; O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır." (Araf Suresi, 56)
"Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler." (Secde Suresi, 16)
"Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir." (Mümin Suresi, 60)

"İsimlerin en güzeli Allah'ındır. Öyleyse O'na bunlarla dua edin. O'nun isimlerinde 'aykırılığa (ve inkâra) sapanları' bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır." (A'raf Suresi, 180)
"Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu şüphesiz, huşu duyanların dışındakiler için ağır bir yüktür." (Bakara Suresi, 45)
“Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icâbet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi.” (Müslim)
“Kul, günah talep etmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icâbet görmeye (kabul edilmeye) devam eder.” (Müslim)
Allah'a dua eden herkese Allah icâbet eder. Bu icâbet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur, yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun.” (Tirmizi, Buhari)

10.08.2008 - freef

Dua Ederken...

SAYIN freef,

''Allahü teâlâ, Mü’min sûresinin 60. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Duâ ediniz, kabûl ederim, isteyiniz, veririm) buyuruyor.''
YAZMIŞSINIZ, EVET:

YÜCE ALLAH ÇOK AÇIK VE NET OLARAK AYETTE:

''60. Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim.

BUYURMUŞ.

VE SONRA SİZ ALLAHIN BU BUYRUĞUNA ŞARTLAR GETİRMİŞSİNİZ:

Duânın kabûl olması için, bazı şartlar vardır. Duâ edenin Müslümân ve i’tikâdının düzgün olması, harâm işlememesi, harâm yemekten, içmekten sakınması, farzları yapması, beş vakit namâz kılması, ramazân oruçlarını tutması, zekât vermesi lâzımdır. Günâhlarına pişmân olup, tövbe etmeli, sadaka vermeli, duânın kabûl olacağına inanmalı, önce hamd ve salevât okumalı. Duâyı üçten fazla söylemeli. Kabûl olmadı diyerek, ümîdi kesmemeli, kabûl oluncaya kadar, uzun zamân tekrâr etmelidir. Allahü teâlâdan istediği şeyin sebebini öğrenip, bunu araması da lâzımdır.

YÜCE ALLAH SADECE DUA EDİN KABUL EDEYİM BUYRUĞUNU SİZ YETERLİ GÖRMÜYORSUNUZ.

Allah bu işleri pek bilmiyor ,duanın kabulu için yukaraıda saydığım TÜM ŞARTLARIMI yapmanız LAZIMDIR BUYURUYORSUNUZ.

BEN SİZİN GİBİ DİN ALİMİ DEĞİL SIRADAN BİR İNSANIM.
ALLAHIN SÖYLADİKLERİ Mİ DOĞRU YOKSA SİZİN SÖYLEDİKLERİNİZ Mİ DOĞRU PEK ANLAYAMADIM.

İNSANIN ELLERİNİ AÇIP YÜCE ALLAHINA BİR DUA EDEBİLMESİ DE
MÜMKÜN DEĞİLMİŞ DEMEK Kİ?

Sayın freef, BÖYLE kendini bilmezlerin yazılarını bir yerlerden ALINTI yapıp getirirken çokdikkatle okuyup ,anladıktan sonra buraya getirin.
Çünkü böyle bir yazıyı buraya taşımak yazı içindekilerle aynı fikri taşıyorum demektir.

ALLAH BU YAZIYI YAZANI DA,BURAYA GETİRENİ DE AFFETSİN

10.08.2008 - kemalcan

Konular