ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

öncelikle herkeze merhabalar.ben bu siteye daha yeni üye oldum bişey araştırırken tesadüfen gördüm çok güzel bi site.
ben ilk başta başımdan geçen bi olayı anlatmak istiyorum size.
ben istda yaşıyorum.geçen gün avrupa yakasından anadolu yakasına geçmek için otobüse bindim gittim en arkaya oturdum.çok kısa bir süre 70 li yaşlarda biri oturdu yanıma.çok garip bi adamdı bana bu otobüs nereye gidiyo diye sordu bende ümraniye dedim.iyi dedi bende ilk defa gidicem yağmurdan kaçmak için bindim dedi.sonra nereden konu açıldı bilmiyorum biz din ve kuranı-kerim konularına girdik.adamın anlattığı şeyler beni okadar çok etkilediki ben ineceğim durakta inmedim ve adamla birlikte nereye gittiğimizi bilmeden gitmeye başladık.adam hakikaten kendini çok iyi yetiştirmiş.benim gözümde alim olmuş artık.bana sürekli sorular sordu ben cevaplamaya çalıştım cevaplayamadıklarımı bana acıkladı öğretti.ama gelişi güzel cevaplar değildi ne kendini fikrini empoze ediyordu nede bi görüşü savunuyordu.bende daha yeni cep telefonuma kuranı kerimin türkçe mealini yüklemiştim onu okumaya çalışıyordum.sorduğu şeylerin hepsini veya anlattığı şeylerin hepsini bana şey diyordu şu sürenin şu ayetini aç bakalım diyordu.bende bi açıydum hakikaten şaşırdım.adam kuranı tamamiyle ezberlemiş.benden sürekli sorular sormamı istedi çünkü sen soru sorarsan daha iyi öğrenirsin,ben sana bişeyler anlatırsam kafan şişer dedi.bende ilk başlarda ne soracağımı bilemedim ama sonradan açıldım ve adam benide tebrik etti çok güzel sorular soruyosun diye.neyse fazla uzatmadan adamın bana bunları öğretmesi karşılığında bütün otobüs masraflarını ben verdim ve o gün sabahtan akşama kadar binmediğimiz otobüs kalmadı.ben sadece bilet parasına ondan okadar çok ilim öğrendimki anlatamam.tabi ben onun cep telefonunu falanda aldım onu bırakmaya niyetim yok.Allah razı olsun.
neyse geleyim asıl soruya onun bana sormuş olduğu soruya ben dolayısıyla bilemedim.

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN ŞEY NEDİR?

10 yorum

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

sevgili vefalı;bizi aydınlattığın için teşekkür ederiz.senden bahsettiğin teyemmüm hikayesinide dinlemek isteriz.saygılar.

21.08.2008 - hercai83

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

amcamiz soruyu sormus ama tamamlamadigi bisi var..

nefsin yaratilis hikayesi..

allah nefsi yaratiyor. ben kimim dediginde sen sensin ben benim diyor.. Cehennem atesine atiyor. sonrasindaki suale cevap yine sen sensin ben benim diyor.. En sonunda aclik ile terbiye ediyor. Tekrar cagirdiginda ise sen rabbimsin diyor..

[url]http://www.zehirliok.com/node/869[/url]


Sorunuzun özü burada yatiyor.. Amca ile olan bu diyalogunuz bana biraz teyemmüm hikayesini cagristirdi ancak neyse ;)

21.08.2008 - vefali

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

merhaba arkadaşlar.kusura bakmayın uzun zamandır şehirdışında olduğumdan burya bakma fırsatım olmamıştı.herkeze verdiği cevaplardan dolayı teşekkür ederim.özellikle sevgili freef'e değerli vaktini harcayıp oldukça güzel şeyler yazmış.

sorunun cevabına gelince Allahın yaratmış olduğu en kötü şey: AÇLIK duygusu.
buda amcanın belkide espirili bir yaklaşımıydı.buna tam anlamıyla Allah'ın yaratmış olduğu en kötü şey diyemeyiz.çünkü Allah insanların aç kaldıkça kendisine zikir etmeleri ve şükretmeleri için yaratmış şüphesiz böyle bir duyguyu.yorumu sizlere bırakıyorum.

20.08.2008 - hercai83

Cehenneme Dair

[b]Cehennem Kapıları[/b]

Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem'in yedi kapısının olduğu belirtilmektedir.
"Cehennemin yedi kapısı olup, her kapıdan onların girecekleri ayrılmış bir kısım vardır." (el-Hicr: 15/44)
Bu ayet iki şekilde tefsîr edilmiştir:
a- Cehenneme girecekler çok olduğu için;
b- Cezalandırma azgınlığın çeşit ve derecelerine göre olacağı için Cehennem'in yedi kapısı veya tabakası vardır. Bu kapı veya tabakalar şunlardır:
1- Cehennem: "Derin kuyu" demektir. Cehennem tabakalarına ait yedili tasnif sisteminde azabı en hafif olan en üst tabakadır. Sünnî âlimlere göre burası günahkâr mü'minlerin azap yeri olacak, bunların azabı sona erdikten sonra boş kalacaktır. Bu durumda cehennem, genel olarak ahiretteki azap yerinin bütününün; özel olarak da en üst tabakasının adı olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de 77 ayette geçmektedir.
2- Lâzâ (alevli ateş): "Hâlis ateş" anlamına gelen kelime Kur'an'da bir yerde geçmekte ve "bedenin iç organlarını söküp koparan" diye nitelendirilmektedir.
"Hayır (Allah onu azabdan kurtarmaz) Çünkü o Cehennem alevli bir ateştir." (el-Meâric: 70/15)
3- Saîr (çılgın ateş): "Tutuşturmak, alevlendirmek" anlamındaki sa'r kökünden sıfat olup, Kur'an'da 17 ayette yer alır. Kur'an'da çoğunlukla cehennemin bir adı olarak, bazen de "tutuşturulmuş, alevli ateş" manasında kullanılmıştır.
"O şeytanlara (ahirette) çılgın ateş azabı hazırladık." (el-Mülk: 67/5)
Ayrıca on beş ayette daha bu isimle geçmektedir.
4- Sakar (kırmızı ateş): "Şiddetli bir ısı ile yakıp kavurmak" anlamındaki sakr kökünden isimdir. Dört ayette cehennem kelimesi yerine kullanılmış, bunlardan Müddessir: 74/28-29. ayetlerde "yaktığı şeyi tüketircesine tahrip etmekle birlikte sönmeyip yakmaya devam eden ve insanın derisini kavuran" şeklinde nitelendirilmiştir.
"Hem ey Rasûlüm bilir misin, nedir o sakar (Cehennem)." (el-Müddessir: 14/27)
5- Hâviye (uçurum): "Yukarıdan aşağıya düşmek" anlamındaki hüviy kökünden isim olan hâviye, "uçurum, derin çukur" manasına gelir. Kur'an'da sadece bir yerde[3] zikredilmiş ve ayetin devamında harareti yüksek ateş diye izah edilmiştir.
"O, kızgın bir ateştir." (el-Kâria: 101/9-11)
6- Hutame (kalbleri saran ateşli kaygı): "Kırmak, ufalayıp tahrip etmek" anlamındaki hatm kökünden olup, "Allah'ın yüreklere kadar tırmanan tutuşturulmuş ateşi" diye açıklanmıştır.
"Şüphesiz o, Hutame’ye (ateşe) atılacaktır." (Hümeze: 104/4)
7- Cahim (yanan kızgın ateş): "Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi yüksek ateş" anlamında olup 26 ayette ve bazı hadislerde geçer. Kur'an'da daha çok cehennem yerine, birkaç ayette de "tutuşturulan yakıcı ateş" anlamında kullanılmıştır.
"Küfredenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cahim'in yarânıdırlar." (el-Mâide: 5/10)
Kur'an'da cehennem için kullanılan başka kelime ve terkipler de mevcuttur.
Azabu’l-Harik: Beş ayette "azâbü'l-harîk" (yakıcı, ateş, yangın azabı) cehennem için kullanılır.
Hamim: 12 Ayette geçen "hamîm" (kaynar su) cehennemdeki azap türlerinden biri olmak üzere, bunun, cehennemliklere içirileceği ve başlarından aşağı döküleceği beyan edilir.
Semûm: Temas ettiği şeyi zehir gibi etkileyip dokularına işleyen sıcak rüzgâr anlamındadır. Cehennem azabının türlerinden olmak üzere iki ayette geçer.
Siccin: Hapishane, derin çukur anlamındaki "Siccîn" kelimesinin cehennemin veya oradaki vadilerden birinin adı olduğu kabul edilir.
Gayy, Veyl: Azıp sapmak anlamındaki "ğayy" kelimesi ile, yazıklar olsun, vay haline! anlamındaki "veyl" kelimesinin cehennemdeki bir kuyu, dağ veya vadinin adı olduğu da belirtilir.
İslam âlimleri, cehennemin yedi kapılı (yedi tabaka) oluşu üzerinde durmuşlardır. Ebussuud'a göre kapıların daha az veya daha çok değil de yedi oluşu, oraya girmeye sebep olan vasıtaların, yani beş duyu organıyla, şehvet ve gazap temayüllerinin toplam aynı sayıda olmasıyla ilgilidir. Elmalılı ise şöyle bir yorum yapmaktadır: İnsanın mükellefiyet organları beş duyu ile birlikte kalp ve tenasül uzvudur. Manevî anlamdaki kalp kapısı açık olursa kişi doğru yoldan yürüyerek cennete girer, aksi takdirde yedi organ, mükellefi yedi çeşit azaba sürükler. Nitekim cennet ehlinden söz eden ayetlerde onların kalplerinde kin ve kötülüğün bulunmadığı ifade edilir.
Hâviye, uçurum, derin çukur demektir. Hâviye adlı cehennemin derinliğini düşün! Dünyadaki şehvetlerin, nefsânî isteklerin derinliklerinin bir sonu olmadığı gibi, Hâviye'nin de derinliğinin sonu yoktur.
[b]Cehennem Tabakaları[/b]Cehennem 7 tabakadır. Her birinin azabı üstündekinden daha şiddetlidir. (Feraid-ül-fevaid)
[b]1. tabaka[/b]: Adı Cehennem’dir, azabı en hafiftir. Burada, günahkâr Müslümanlar azap görür.
[b]2. tabaka[/b]: Adı Sair’dir. Ateşi ve azabı şiddetlidir. Burada, Yahudiler azap görür.
[b]3. tabaka[/b]: Adı Sekar’dır. Bu daha şiddetlidir. Burada Hıristiyanlar azap görür.
[b]4. tabaka[/b]: Adı Cahim’dir. Burada, güneşe, yıldızlara tapanlar azap görür.
[b]5. tabaka[/b]: Adı Hutame’dir. Burada Mecusiler, Budistler, Brehmenler azap görür.
[b]6. tabaka[/b]: Adı Lazy’dir. Ateistler, müşrikler, dinsizler azap görür.
[b]7. tabaka[/b]: Adı Haviye’dir. En şiddetlisidir. Burada münafık ve mürtedler azap görür.

Her tabakadaki kâfirlerin de azabı farklıdır. Aynı tabakada olan cömert bir kâfir ile zalim bir kâfirin azabı aynı değildir. Her kâfir, zulmünün derecesine göre farklı azap görür. Yerleri aynı olmasına rağmen azapları farklı olur. Zalim kâfir, diğer kâfirlere göre azabı daha şiddetli hisseder.

Cennet nimetleri de böyledir. Derecesi yüksek olan daha çok faydalanır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Dünyada İslamiyet’in yalnız suretine kavuşanlar, Cennetin de yalnız suretine kavuşacaklar, yalnız onun zevkini, tadını alacaklardır.

Dünyada İslamiyet’in hakikatine kavuşanlar, Cennetin de hakikatine kavuşacaklardır. Cennetin yalnız suretine ve yalnız hakikatine kavuşanlar, aynı nimetlerden mesela aynı meyvesinden yedikleri halde, farklı lezzet duyacaklardır.

Resulullahın zevceleri, müminlerin anneleri olup, Cennette Resulullahın yanında bulunacaklar, aynı meyveyi yiyecekler, fakat, farklı tad alacaklardır. Duydukları lezzet, hep aynı olsa idi, müminlerin annelerinin, bütün insanlardan [Peygamberlerden de] daha üstün olmaları lazım gelirdi. (2/50)

“Rüzgârın savurduğu küller gibi”
Cehennemden kurtulmak yalnız Müslümanlara mahsustur. Kâfirlerin iyi işleri, ne kadar çok olursa olsun, onları Cehennemden kurtaramaz ve azaplarını hafifletemez. Birkaç âyet meali şöyledir:

(Kâfirlerin faydalı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Ahirette o işlerin hiç faydası olmaz.) [İbrahim 18]
(Deki: Size en çok ziyana uğrayanları haber verelim mi?

Onlar dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, çabaları boşa giden kimselerdir. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı (dirilmeyi, hesabı, ceza ve mükafat) inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, kıyamet günü, hiçbir terazi tutmayız. [İyilikleri ile kötülüklerini ölçmeyiz çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.]) [Kehf 103, 104, 105]

(Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır. Ama, yanına varınca, umduğunu bulamaz.) [Nur 39]

Cehennemin en kötü yerinin Kuran’da Felak suresinde kendisinden Allah’a sığındığımız ‘Kul euzu birabbi-l felak’ ayetinde geçen felak’ın anlamlarından biri olduğu anlatılır.
İbnü Merduye ve Deylemî, Abdullah b. Amr b. Âs'tan şöyle rivayet etmişlerdir. Demiştir ki: İlâhî sözünden Resulullah'a sordum, o buyurdu: "Cehennemde bir zindandır, onda zorbalar, kibirliler hapsolunur ve cehennem ondan Allah'a sığınır." Yine İbnü Merduye Amr b. Anbese'den de şöyle rivayet etmiştir:


Resulullah (s.a.v.) bizimle namaz kıldı sûresini okundu, sonra:
"Ey İbnü Anbese bilir misin felâk nedir?" buyurdu.
"Allah ve Resulü daha iyi bilir", dedim.
Buyurdu ki:
"Cehennemde bir kuyudur. O kızıştırıldığı zaman cehennem kızışır, Âdemoğlu cehennemden incindiği gibi cehennem de o kuyudan incinir."

İbnü Cerir ve İbnü Ebi Hâtim, Kâ'b'dan da şöyle rivayet etmişlerdir: "Felâk, cehennemde bir evdir. O açıldığı zaman ateş ehli onun sıcaklığının şiddetinden bağırırlar." Kelbî'den de: "Felâk, cehennemde bir vâdidir." diye rivayet edilmiş ve cehennemin kendisidir de denilmiştir. (Elmalılı Tefsirinden Felak suresi başlığından alınmıştır.)

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Cehennemde yetmiş bin vadi vardır. Her vadide yetmiş bin dere vardır. Her derede yetmiş bin ejderha, yetmiş bin akrep vardır. Kâfir ve münafık bütün bunlardan geçmeden cehennemin altına varamaz,241
Hz. Ali, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
- Hüzün kuyusundan (veya vadisinden) Allah a sığınırız!
- Ey Allah'ın Rasûlü! Hüzün kuyusu (veya vadisi) ne demektir?
- Cehennemde bir vadidir ki cehennem her gün yetmiş defa onun şerrinden Allah'a sığınır, Allah onu, Kur'ân okurken riyakârlık yapanlar için hazırlamıştır



[b]Şimdi gelelim hocamın sorusuna;[/b]
Cehennemden daha kötü bir şey mi daha kötü bir yer mi?
Cehennemden daha kötü bir yerden önce daha kötü olan şeyleri ben ‘En doğrusunu Allah bilir!’ diyerek İslam alimlerinin de görüşlerine başvurarak anlatayım.
[b]1-[/b] Cehennemden daha kötü bir şey olsa olsa yokluktur. Bedîüzzaman Saîd Nursî, risâlelerinde yokluk ile varlığı muhtelif cihetlerden mukayese eder ve Cehennemde de olsa var olmanın yokluğa nazaran bir rahmet olduğunu, varlığın yaratıcısı olan Cenab-ı Hakkın zulümden münezzeh olduğunu, hayatta nasıl “varlık” esas ise, varlıkta da “ebedî saadetin” esas olduğunu söylemektedir.
Bediuzzaman nefsine sorduğunu, nefsinin cehennemde de olsa yaşamak istediğini söylemiştir.
O zaman bütün varlıkların kendisine bağlı olduğu Hayy olan o Allah’ı yok saymak ve sonumuzun yokluk olduğunu söyleyerek küfre düşmek insan için ne kötüdür.

[b]2- [/b]Cehennemden daha kötü olan bir şeyi, bazı İslam âlimlerinin ve Allah dostlarının yazılarından Allah’ın rızasına ulaşamamak olarak görmekteyiz. Çünkü Allah’ın kendisinden yüz çevirdiği bir insandan Allah muhafaz yer ve gök ehli nefret eder. O kişi ahrette kendisini kurtarmak için sevdiklerini ve ailesini dahi teklif eder ama yine kendisini kurtaramaz.
Rızaya ulaşamayanın düşeceği şey Allah gazabı ise; Allah gazaplandırdıkları için Cehennem’i yaratmıştır, deriz. Burada cehennem bir sonuç olmaktadır.
Aynı zamanda cehennem bir imtihandır. İnsanları sakındırmak için de yaratılmıştır.

[b]3-[/b] Cehennemden daha kötü bir şey de olsa olsa Allah’ın kahrının azabına uğramaktır. Dualarımızda ‘Allahümme ecirna mine’n-nar’ ve ‘Allahümme ecirna min azab-ı cehennem’ yanında Allahümme ecirna min azab-ı kahrik’ denilmesinin bir hikmeti de bu olsa gerek.
Allah’ın kahhar ism-i şerifi vardır. Anlamı isyankarları kahreden ve hiçbir şekilde kendisine üstün gelinemeyen anlamındadır.
Mülkün, üstünlüğün, güç ve kuvvetin tamamı tek ve kahhâr olan Allah'a aittir. O'nun dışındaki her şey, mağlub ve yeniktir. Zalim ve zorbaların belini kıran, isyankar ve haddi aşanların boyunlarını büken, dünyadaki emellerine kavuşmalarına mani olan Allah'tır. Varlıların dilek ve istekleri dahil O'nun dilemesi altındadır.
Yani bu ism-i şerifle Allah o zalimleri bu dünyada da kahreder. Tıpkı Semud ve Ad kavimlerinin başına geldiği gibi. Üstelik onların başına sadece cehennem gelmeyecek, bu dünyada kaybetmek ve nimeti kaybetmek, feci bir ölüm, kabir azabı yevm’il-kıyamet azabı ve cehennem azabı katlanarak başlarına gelecektir.

[b]4- [/b]Cehennemden daha kötü bir şey de cennette insanın kavuşacağı nimetlerin en büyüğü olanın zıddı olsa gerek.
Cennette bütün zevklerin üstünde Allah’ı görmek’ zevki olduğu gerçeğini şöyle anlatabiliriz:
O, yönlerle sınırlı değildir. O’nu görmek de...
Allahu Tealâ’yı görmek için bir mekâna ve yöne de ihtiyaç yoktur. O şu anda bizi ve bütün varlıkları görmektedir. Bu görmesi bir yön, mekân ve zaman ile sınırlı değildir. O herşeyi yöne, zamana ve mekâna bağlı olmadan görür. Görmesi göz gibi bir vasıta ile değildir. Kendisini de ahirette bütün yönlerden uzak, zaman ve mekândan arınmış bir şekilde, bildiğimiz şartlara bağlı olmadan gösterecektir. Bu haktır, gerçektir. Buna inanmak ve hazırlanmak gerekir. Allahu Tealâ’nın ahirette görülmesi Kur’an, Sünnet ve alimlerimizin görüş birliği ile sabittir. İnkâr eden, cahil veya gafildir. Cezası da bu nimetten mahrum olmaktır.
Rasulullah A.S. Efendimiz’in belirttiği gibi, Yüce Rabbimiz’i görmek için ölmek gerekir (Müslim, Tirmizî).
Kim Allahu Tealâ’ya kavuşmayı sever ve isterse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allahu Tealâ’ya kavuşmayı sevmezse, Allah da ona kavuşmayı sevmez. (Buharî, Müslim, Tirmizî)
Onun için aşık müminler, bir an önce O’na kavuşmak için can atarlar.
“O gün nice yüzler rablerine bakarlar”
Şimdi, bizlere Allah’ın cemalini görme nimetini müjdeleyen ayet ve hadisleri görelim. Böylece hem konuya daha çok vakıf olacak, hem de şevkimiz artmış olacaktır.
Yüce Rabbimiz buyurur ki: “O gün nice yüzler nur içinde parlamaktadır. Rablerine bakmaktadır.” (Kıyame/22-23)
“Allah için güzel amel işleyenlere en güzel karşılık (Cennet) ve bir de fazlası (Allah’ın cemalini seyretme) vardır.” (Yunus/26)
Rasulullah A.S. Efendimiz bu ayeti okuduktan sonra şöyle buyurmuşlardır:
“Cennet ehli cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten sonra, Allah tarafından görevlendirilmiş bir melek şöyle seslenir:
- Ey Cennet ehli! Allahu Tealâ’nın size verdiği bir sözü var, şimdi onu yerine getirmek istiyor. Bunu duyan Cennet ehli:
- Allah bizim yüzümüzü parlattı, terazimizi sevaptan yana ağır getirdi, bizi cennetine koydu, cehennemden kurtardı ya! derler.
O anda Alleh cemalinden perdeyi kaldırır. O’nu seyrederler. Vallahi Allah onlara, cemaline bakmaktan daha güzel ve gözü aydınlık edecek bir nimet vermemiştir.” (Müslim, Tirmizî, Nesaî)
Ashabtan bazıları, “Ya Rasulallah! Ahirette Rabbimiz’i görecek miyiz?” diye sordular. Rasulullah A.S. Efendimiz de,
“Siz bulutsuz bir gecede dolunayı görmek için bir zorluk çekiyor musunuz? diye sordu. Ashab,
“Hayır ya Rasulallah” dediler. Efendimiz tekrar:
“Bulutsuz bir günde güneşi görmekte bir zorluğunuz olur mu?” diye sordu. Ashab,
“Hayır!” dediler. Rasulullah A.S. Efendimiz de,
“İşte Rabbiniz’i de bu rahatlık ve netlikte göreceksiniz” buyurdu. (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesaî, İbnu Mace)
Cerir b. Abdullah R.A. anlatıyor: “Gece vakti Rasulullah A.S. Efendimiz ile birlikte oturuyorduk. Efendimiz bir ara ondördündeki dolunaya baktı, peşinden şöyle buyurdu: ‘Hiç şüphesiz şu dolunayı rahat ve açıkça gördüğünüz gibi Rabbiniz’i de göreceksiniz. Siz, gücünüz yettiğince güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları muhafaza etmeye çalışın.’
Allah Rasulü A.S. peşinden şu ayeti okudu: Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbin’i hamd ile tesbih et ki, O’nun hoşnutluğuna ulaşasın.” (Taha/130) (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî)
Bu hadiste, cenneti ve Cemalullah’ı isteyenlerin namaza sarılması gerektiğine işaret vardır.
Cennette Allahu Tealâ’nın cemalini seyretme cuma günleri olacaktır. O gün cennet ehlinin bayramıdır. (Ebu Ya’la, Heysemî)
Allahu Tealâ cennette müminlerle konuşacak, onlara selam verecektir. (Yâsin/55-58) Bu ne büyük mutluluktur!

Peki bunu zıddı nedir. Allah’ı görememekten daha kötü olan şey?,
Önce şunu anlatalım. Allah kullarıyla her zaman konuşmaktadır. Kah nazmında, kah Kuran’da kah da Peygamber’in kudsi hadisleriyle…
Kıyamet günü müminlerin ve kafirlerin Allah ile konuştukları bir çok ayet ve hadisle sabittir.

Allah’ın kafirlerle de konuştuğu açıktır:
Muhammed b. Kâ'b el-Kurazî demiştir ki: Cehennem ehlinin beş çağırması vardır. Allah Teâlâ dördünde onlara cevap verir. Beşincisinden sonra artık ebediyyen konuşamazlar:
1. Cehennem ehli öyle der:
Ey rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün. İki defa dirilttin. Günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi (şu ateşten) çıkmak için (bize) bir yol var mı? Fakat var mı (dönüp dünyaya) çıkmaya bir yol? (Mü'min/11)

Bunun üzerine, Allah Teâlâ onlara cevap vererek buyurur:
Bu (duruma düşmeniz)in sebebi şudur: Tek Allah'a çağrıldığınız zaman inkâr ederdiniz. O'na ortak koşulunca inanırdınız. Artık hüküm yüce ve büyük Allah'ındır. (Mü'min/12)
2. Sonra cehennem ehli derler ki: Rabbimiz, gördük, işittik, bizi (dünyaya) geri çevir, sâlih amel işleyelim. (Secde/12)

Bunun üzerine Allah Teâlâ onlara şöyle cevap verir:
Peki, önceden sizin için hiçbir zeval olmadığına yemin etmemiş miydiniz? (İbrahim/44)
3. Cehennem ehli şöyle der: Rabbimiz bizi çıkar! (Önceki) yaptığımızdan başkasını yapalım.
(Fâtır/37) Allah Teâlâ onlara cevap vererek şöyle buyurur:

Sizi, öğüt alacak kimsenin, öğüt alacağı kadar bir süre yaşatmadık mı? Size uyarıcı da geldi. Öyleyse (azabı) tadın artık. Zalimlerin yardımcısı yoktur. (Fâtır/37)
4. Sonra cehennemlikler şöyle derler: Ey rabbimiz! Kötü talihimiz bizi mağlup etti ve biz sapık bir topluluk olduk. Ey rabbimiz! Bizi bu ateşten çıkar. Eğer bir daha dönersek, artık biz gerçekten zâlimleriz.
(Mü'minun/106-107)

Allah Teâlâ onlara şöyle cevap verir:
Ses çıkarmayın! Sinin orada! Benimle konuşmayın! (Mü'minun/108)

Cehennemlikler bu cevaptan sonra artık ebediyyen konuşamazlar. Bu ise şiddetli azabın en korkuncudur!262
Artık biz sızlansak da sabretsek de birdir; kaçıp sığınacak bir yerimiz yoktur. (İbrahim/21)

Mâlik b. Enes, Zeyd b. Eslem'in bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini naklediyor: 'Cehennem ehli yüz sene sabrettikten sonra,yüz sene sızlandılar. Sonra yüz sene sabrettiler. Sonra dediler ki: İster sızlanalım, ister sabredelim bizim için birdir'.

Özellikle müminun suresinin şu ayetine dikkat buyuralım:
Ses çıkarmayın! Sinin orada! Benimle konuşmayın! (Mü'minun/108)
Allahu teala’nın sözü emirdir, imtihanın için bu dünyada ölene kadar muhlet verdikleri hariç hiçbir şey onun sözünden dışarı çıkamaz ve Allah celle celaluhu ‘Sadıkal-Va’d’dir. Yani O (C.C.) sözünde durur, sonradan caymaz.
‘Ses çıkarmayın’ ve ‘benimle konuşmayın’ dedikleri için sonsuza kadar Allah’la konuşmak yoktur ve bir son hiçbir zaman gelmeyecektir.
Allah muhafaza diyelim.



[b]5- [/b]Cehennemden daha kötü bir şey de Allah’ın bazı sevgili kullarına göre ümmet-i muhammed’den bir kısmının cehenneme gidecek olmasıdır.
Hz. Ebu Bekir'e isnat edilen böyle bir söz var: Ya Rabbi vücûdumu o kadar büyüt ki, cehennemi ben doldurayım. Oraya bir başkası girmesin… Bazıları da aynı ifadenin Beyazid-i Bistamî'ye âit olduğunu nakletmektedirler.
Ne var ki, bütün bunlardan, bu şahısların cehennemi hafife aldıkları manâsını çıkarmak da fevkalade yanlıştır.
Kaldı ki, bazı ahvalde hemen hepimiz aynı şeyi hem söyler, hem de yaparız. Bir şefkatli baba düşünün ki, evladı mahsur kaldığı bir yangın içinde biraz sonra cayır cayır yanacaktır. Böyle bir durumda evladından yükselen feryad, babanın ciğerini dağlarken, böyle bir babanın davranışları nasıl akıl ve mantık kriterlerini aşar, öyle de, ümmet-i Muhammed'e karşı azami ölçüde şefkatli bu büyük zatların, ümmetin düştüğü durum itibariyle müstehak oldukları neticeyi düşündükçe, yukarıdaki ifadeye benzer sözler sarfetmeleri gayet normaldir.. ve bu türlü sözler değerlendirilirken böyle bir ölçü içinde değerlendirilmelidir. Yoksa umûmi manâda bu sözleri ölçü almak doğru değildir. Zaten böyle yanlış ölçüler onların kavgasını verdikleri doğrularla da hep bir çatışma halindedir. Efendimiz sabah akşam 'Allah'ım bizi cehennem azabından koru' diye duâ ederdi. Bütün büyüklerimiz de aynı duâyı vird edinmiş ve cehennemden korunmak için, Cenab-ı Hakk'a bu kabil duâ ve yakarışlarda bulunmuşlardır. Evet, bu hususun böyle bilinmesinde, ölçülü ve dengeli olma adına fayda vardır.

Bu durumu bir açıdan da şöyle düşünebiliriz:
Mahşer günü Hak teâlâ meleklere;
- Cehennemi getirin! diye emreder. Vazifeli melekler derhal gider ve;
- “Ey Cehennem” derler, “Seni almaya geldik.
Cenab-ı Hak seninle asilerin cezasını verecek. Sen, bunun için yaratıldın.”

Ve onu, yetmiş bin melek tutup getirir ki, sadece bir tanesi dağları devirir.
Cehennemin öyle gümbürtüsü, şiddeti ve ateş saçması vardır ki,
yedi kat asumanı siyah dumana boğar.
Şöyle devam etti:
- Bir ara Cehennem meleklerin ellerinden kurtulur. Ve öyle bir galeyana gelir ki,
sesi bir yıllık mesefeden duyulur.
Ehl-i mahşer bu sesi işitince müthiş bir korkuya kapılırlar.
Şaşkın bir halde birbirlerine;
- Bu ses nedir? diye sorarlar.
- Cehennem, meleklerin elinden kurtulmuş, ehl-i mahşere doğru geliyormuş,denir.
Bunu duyanın dizinin bağı çözülür. Oldukları yere çöküverirler.
Bu, öyle dehşet verici manzaradır ki,
Peygamberler bile dehşete düşüp, korkudan Arş-ı âlâya sarılırlar.
Hatta her Peygamber;
- “Nefsî, nefsî!” derler.
Yani;
“Yâ Rabbî! Bugün nefsimden başka şey istemem”, derler.
Ama Efendimiz;
- Ümmetî, ümmetî! diye yalvarır:
Yani; “Yâ Rabbî! Ümmetime selâmet ver!” diye niyaz eder.
Bir ara Cehennemden öyle korkunç bir ses çıkar ki, ehl-i mahşer korkudan yüzleri üzerine kapaklanırlar.
Hatta Cehennem, şiddetinin çokluğundan ikiye yarılacak hale gelir.
O anda korkudan kimse kıpırdıyamaz.
İşte o dar zamanda “Âlemlerin Efendisi
” bir kurtarıcı olarak ortaya çıkar ve Cehennemi durdurup;
- Geri dön! Yerine git ki, azaba kimler müstehaksa güruh güruh sana gelsinler! buyurur.
Bu ikaz üzerine Cehennem sakinleşip;
- Peki yâ ResulAllah! Emrin başım üstüne! der ve derhal uzaklaşır.
Ehl-i mahşer böylece rahata kavuşurlar.
Nitekim Kur’an-ı kerimde cenab-ı Hak;
“Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” buyurmuştur.
Burada diğer Peygamberlerin bile Efendimizi Aleyhiselamın sancağının altına sığındıkları bir anda cehennemden korkmayan bir insan-ı kamilin ümmeti için çırpınışı vardır.
Velhasıl bu ümmet için karşılaşılabilecek kötü durum, Peygamber Efendimiz için cehennemden daha kötü bir şey olarak görülmüştür.

Gelelim cehennemden daha kötü bir yer konusuna:
Öyle bir yer olduğunu ben duymadım. Ben sadece daha kötü durumları alıntılarla anlatmaya çalıştım.
En doğrusunu Allah bilir.
Ama şu ayetlere dikkatinizi çekerim:
Taşkınlık edip-azanlar için son bir varış yeridir. (NebeSuresi , 22)
Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkâr edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkâr edenlere va'detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır." (Hac Suresi, 72)
Allah'ın rızasına uyan kişi, Allah'tan bir gazaba uğrayan ve barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır o. (Al-i İmran Suresi, 162)
Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.. (Nisa Suresi, 115)
Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür. (Al-i İmran Suresi, 151)

(Ki bu) Cehennemdir. Ona yaslanırlar. Ne kötü bir karar (yeridir) o!.. (İbrahim Suresi, 29)

Sonra o zulmetmekte olanlara: "Sürekli azabı tadın" denilecek. Kazandıklarınız dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktınız?" (Yunus Suresi, 52)
Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (Beyyine Suresi, 6)
(Orda) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır. (Maide Suresi, 37)
Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır. (Nebe Suresi, 23) (Burada sonsuzluğu anlatılmış, ama bu sonsuzluk cehennemin kendi zatından değildir. Şüphesiz ki cehennem yaratılmışlardandır, onu yaratan onu da içindeki kafir ve münafıkları da sonsuza kadar kendi dilemesiyle orada tutacaktır. Yani cehennemin kendi gücünden kaynaklanan bir sonsuzluk değil.)
Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (İbrahim Suresi, 17)

Kimi insanlar için cehennemden daha kötü durumlar olabilir. Örneğin Peygamber Efendimiz_Sallallahu aleyhi vesellem_ için, kimileri için kahredilerek hem dünyayı hem de ahreti kaybederek hem cehenneme düşmek hem de dünya, kabir, kıyamet günü azablarına hep birlikte müstehak olma, gibi.
Şüphesiz yaratılan için başa gelecek en kötü şey, kendisini en iyi surette yaratanın, kendisiyle artık konuşmaması ve artık dualarına, dileklerine karşılık vermemesidir. Bir zamanlar hayvan olarak gördükleri canlıların bile toprak olmasıyla insan bir bakmıştır ki kendisi yaratılanların en şereflisi konumundan esfel-i safiline yuvarlanmıştır. Bu durum VETTİNİ VEZZEYTUNİ ile başlayan surede anlatılmıştır.
Bunu gibi örnekleri Allah en iyisini bilir, diyerek verebiliriz ama son durak olan cehennemden daha kötü bir yer yoktur, diyebiliriz.
Çünkü kafirin, münafığın, müşriğin ve şeytanların son durağı orası olacaktır. Ve oradan çıkış da bunlar için yoktur.

Allah sonumuzu her daim hayır etsin.
Şu dualarla yazımı bitiriyorum:

Allahümme ecirna minen-nar
Allahümme ecirna min küllü nar
Allahümme ecirna min azabi-l kabir
Allahümme ecirna min azab-i yevme-el kıyameh.
Allahümme ecirna min azab-i cehennem.
Allahümme ecirna min azabi kahrik.
Allahümme ecirna min nar-i kahrik.
Allahümme ecirna min nar-i cehennem.
Allahümme ecirna min azab-ı niran!!!
Amin..ecmain... her daim.

01.08.2008 - freef

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

Allaha sirk kosmak mı?bıde eger sence bı sakıncası yksa o dede hakkında
daha ayrrıntılı konusmak için msn ni falan alıp konusabılırmıyız

25.07.2008 - dazavura

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

Nefis ve benlik duygusu diyorum.

23.07.2008 - setre

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

arkadaşlar bakıyorum hiç cvp veren olmamış.hadi size bir ip ucu vereyim.
bu şey insani bir duygu ve his.

23.07.2008 - hercai83

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

cevaplarınız için teşekkür ederim arkadaşlar.ama malesef bilemediniz.cevabı vermek için biraz daha beklicem.

20.07.2008 - hercai83

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

Allah ile kandıran,din sömürücüsü olan insanlar.Selamlar sevgiler

20.07.2008 - rey2466

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN NEDİR?

ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU CEHENNEMDEN BİLE KÖTÜ OLAN ŞEY NEDİR?



cehennemlik olan insanlar

20.07.2008 - talib

Konular