Çocuklara İslam'ı Nasıl Anlatmalıyız?

[color=green]Amaç güzel ve doğru olduğu halde, ona götüren yol da doğru değilse, çoğu zaman istenenin tersiyle karşılaşılır. Yüce İslam dininin bütünüyle hak, hayır ve fayda olan gerçekleri de eğer usulüne uygun olarak sunulmazsa ters teper. Bazı dindar aile çocuklarının dinden uzaklaşmalarının nedeni genellikle bu tür yanlış uygulamalardır.
Zorlayıcı olmamalı
Çocuklara bir şey anlatırken, zorlayıcı, mecbur edici tavırlardan titizlikle kaçınılmalıdır. Allah, sevgili Peygamberine de "zorlayıcı olmaması gerektiğini" ısrarla hatırlatıyor. Bizim görevimiz sadece tebliğdir.

Hidayete getirmek, kalplerde iman ışığını yaratmak Allah'ın işidir. Görevimizi yapmalı Allah'ın işine karışmamalıyız. İnsanoğlu, özellikle gençlik çağında muhalefet etmekten hoşlanır. Muhalefet damarlarını tahrik etmekten uzak durulmalıdır.
[b]
Hikmetle hareket edilmeli[/b]
Gençlerin yetiştirilmesinde hikmetli hareket edilmelidir. Yapı ve yetenekleri iyi tespit ve teşhis edilmeli, nabızlarına göre şerbet sunulmalıdır. İnsanları eğitip yönlendirirken bu yapılar zorlanmamalı, sadece dengeleyip olumluya kanalize edilmelidir. Aksi halde tepkiyle karşılaşmak sürpriz olmayacaktır.

[b]İyi arkadaş edinmesine yardımcı olmalı[/b]
Özellikle iyi bir arkadaş ortamı oluşturulmalı, bu onun da ilgisini çekecek unsurlarla cazip hale getirilmelidir. Faydalı sporlar, sanatsal kurslar, geziler, piknikler, izci kampları vs. bu gibi arkadaşlıkları pekiştirebilir. Bunu yapmazsanız bu boşluk zararlı olanla dolabilir.

[b]Örnek hayatlar lanse edilmeli[/b]
Tarihimizden örnek şahsiyetlerin hayat hikayelerini roman akıcılığıyla sunmalıyız. Başka milletler, bu boşluğu hayalî kahramanlarla doldurmaya çalışırlar. Bizim öyle hayalî kahramanlara ihtiyacımız yoktur. Tarihimiz gerçek kahramanlarla doludur. Piyasada bu tür faydalı eserler çok şükür ki, oldukça boldur.
[b]
Bizzat örnek olunmalı[/b]
Örnek ve rehber sunma ihtiyacı için sadece uzak ve yakın tarihteki şahsiyetlerle boşluğu doldurmak yetmez. Biz de gençlere düzgün ve ideal yaşayışımızla örnek olmalıyız. Hal dili, söz dilinden daha etkilidir. Sigara içen birinin, başkasına "içme" demesi ne derece etkili olur? Bu yapılmadığı takdirde, Müslümanlığın ancak geçmiş çağlarda yaşanabildiği, günümüzde ise ideal prensiplerinin yaşama şansı olmadığı sanılır ve sürekli geçmişin hayal ve özlemi ile yaşanır.

[b]Faydalı yayınlar temin edilmeli[/b]
Yaşına ve meraklarına göre yayınlar temin edilmeli ve bunlardan istifadesi sağlanmalıdır. Şu anda her seviyeye göre, her türlü yapıya hitap edici, son derece kaliteli, rengarenk kitap ve dergi mevcuttur. Bu konuda hiçbir masraftan kaçınılmamalıdır. Çocuklarımızın en az giyim ve beslenmelerine verdiğimiz önem kadar zihin ve ruhî beslenmelerine de özen göstermeliyiz.

[b]İyi bir hedef verilmeli[/b]
Gençliğe amaç kazandırmalıyız. Onları yüksek gaye ve ideal sahibi yapmalıyız. Böylece çalışma azim ve enerjileri artar. Amacı olmayan, ya da himmeti düşük olanlar, yüksek amaç ve ideal sahibi başkalarına hedef ve yem olmaktan kurtulamaz. Amacı olan insanlar meydana getirilmelidir.

Doğru ve güzel bakış açısı kazandırılmalı Bakış açısı kazandırmak en önemlisidir. Bu da kuvvetli bir iman ile mümkün olur. İmana ağırlık ve önem vermeliyiz. Meşhur misaldir: Bir kasa balık hediye etmektense balık tutmayı öğretmek daha faydalı olur. Gençlerimize öylesine sağlam bir iman perspektifi kazandırmalıyız ki, gezip seyrettiği her tabiat manzarasını, öğrendiği her ilmi o gözle değerlendirebilmelidir. Böylece, bütün hayatı tefekkür ve ibadet hükmüne geçer.

Kök ve temelden başlanmalı İman köktür, esastır. Ağacın kökü ne kadar sağlam olursa, dalları o kadar gür, meyvesi de o kadar güzel ve kaliteli olur. İman da ne kadar sağlam olursa, dalları olan ibadet o kadar gür ve candan, meyvesi olan güzel ahlak da o kadar güzel ve olgun olur. Şu halde, yaş ve seviyelerine göre imanî bir bakış açısı kazandırılmalı ki, rahat ibadet edebilsinler, ahlakları güzel olsun. Çürük bir temel üzerinde gökdelenler dikebilir misiniz? İman Müslüman kişiliğin temelidir.

[b]Problemlerin kaynağına inilmeli[/b]
Sıkıntılar ve aksaklıklar varsa, gerçek sebebini araştırmalıyız. Tıpta da durum böyledir. Ateşi olan bir hastaya, ateş düşürücü vermek çare değil. Meselâ, vücuttaki sancı, bir iltihaptan kaynaklanıyorsa o iltihap kurutulmalıdır. Tırnak yiyen bir çocuğa engel olmak amacıyla tırnaklarına acı ilaç sürmek çözüm olabilir mi? Bu defa da dudaklarını kemirecektir. Anormalliğin asıl sebebi teşhis ve tedavi edilmedikçe aksaklık başka bir şekilde ortaya çıkarak sürüp gidecektir.

Şefkatle yaklaşılmalı Gençlerimize dostça, şefkatle yaklaşmalı. Bu hem halimizde, hem de söz ve üslubumuzda kendisini göstermelidir. Gerek kendi hayatımıza, gerekse etrafımızdaki insanlara baktığımızda böylesi bir şefkatli elden iman denilen hayat iksirini içen, böylece iki dünyası kurtulan pek çok örnek görebiliriz. Böylesi şefkatli simaların bakışları, tomurcuklar açtıran güneş; nefesleri, ruhları okşayan meltem; sözleri yaralı gönüllere merhemdir. Hatıraları da en sevgili bir babanın ki kadar sıcak ve özlem doludur.

Uygun zamanları kollamalı Gençlerimizin almaya istekli bulunduğu anları kollamalıyız. Aç ve iştahlı iken yenen bir yemeğin ancak, faydası olabilir. İsteksiz, şevksiz ve heyecansız iken dünyanın en açık ve faydalı hakikatini de takdim etseniz gereği gibi alınmaz, sindirilmez ve yarayışlı olmaz.

Çocuk, İslam'ın güç ve cazibesinden emin olmalı Nasıl bir ortamda bulunursa bulunsun, her genç doğuştan hakikatin müşterisidir. Onda buna yatkın bir potansiyel vardır. Günümüz Batı dünyasında, her gün her türlü nefsanîliğin içinde büyüyen çok sayıda gencin Müslümanlığı seçmesi, bunun açık bir kanıtıdır. Bugün dünyada en çok yayılan din İslam'dır. İslam'ın hiçbir rakip cereyandan endişesi yoktur. O kendi kendisini müdafaaya kadirdir. Birçok mensubundan gölge etmemekten başka bir ihsan da istememektedir. Bu gerçek bilinmeli ve İslam'ın tebliği hiçbir gençten esirgenmemelidir.

Seviyesine göre anlatılmalı Gençlerin seviyesine inmek, anlayacağı bir dille anlatmak da şarttır. Dinî hakikatler genellikle soyuttur. Anlaşılması, idrak edilmesi kolay değil. Bu nedenle Kur'an, Hz. Peygamber ve İslam büyüklerinin metoduna uyarak meseleleri temsil ve örnekle akıllara yaklaştırmalıyız. Günlük hayattan, yaşayıp gördüklerinden temsiller getirmeliyiz. Temsil ve örnek, soyut gerçeği hem kavratır, hem de zihinde kalıcı hale getirir.

Anlatırken mütevazı olunmalı Anlatırken öncelikle kendi nefsimizi muhatap kabul etmeliyiz. Kendimizi düzeltmeyi esas almalıyız. Çocuğumuz da olsa başkasını kendi ders arkadaşımız gibi görmeliyiz. Yoksa, hep kendimizi satıcı, başkalarını ise almaya muhtaç durumda görmek, hem ihlasa ters, hem de tesiri azaltan yanlış bir metottur.

[b]Bıktırmadan tekrar etmeli[/b]
Bıktırmadan tekrar etmeliyiz. Bıktırmaması için de, aynı hakikatleri değişik yöntemlerle, farklı üsluplarla sunmalıyız. Kur'an'ın, aynı gerçeği farklı kıssalar, aynı kıssayı da farklı üsluplarla sunması bizim için güzel bir örnektir.

Allah'ın rızasını esas almalı Allah'ın adıyla ve onun rızası için anlatmak. Kişisel hislerimizi işe karıştırmamak. Çocuk üzerinde en büyük hak sahibi, onu hiçten alıp aşamadan aşamaya geçirerek şekillendire şekillendire sevimli ve mükemmel bir insan halinde yaratan Yüce Allah'tır. Dolayısıyla öncelikli olarak O tanıtılmalı ve sevdirilmelidir. Bize karşı hayırlı bir evlat olması da zaten buna bağlıdır.

Dç. Dr. Abdülaziz Hatip[/color]

Konular