Sünnet-i Seniyye'nin ve İlm-i Hadisin Ehemmiyeti

SÜNNET-İ SENİYYE'NİN DİNİMİZDEKİ YERİ VE İLM-İ HADİS'İN EHEMMİYETİ
Cenab-ı Hak en son ve en mükemmel din olan Din-i Celil-i İslam'ı, en son ve en mükemmel kitap olan Kur'an-ı Kerim ile ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in sünneti ile tüm insanlığa öğretmiş ve onlara iki cihanda saadet ve selametin yollarını göstermiştir.
Din-i İslam'ın dört asıl delili vardır. Edile-i Şer'iyye-yi Asliye diye tabir olunan bu deliller, Kitap, Sünnet, İcma' ve Kıyas'tır.
Sünnet, lügatte gerek iyi olsun gerek kötü olsun, yol manasına gelir. Istılah da ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in söz, fiil ve takrirlerine sünnet denir. Sünnet Kur'an-ı Kerim’i tefsir ve izah ettiği için edile-i şer’ıyye-i asliyye’nin ikincisidir ve Kur'an-ı Kerim gibi o da vahy’dir. Zira vahiy iki kısımdır: Birincisi vahy-i metlüv’dür ki bu Kur'an-ı Kerim’dir. İkincisi de vahy-i gayr-i metlüv’dür ki bu da sünnet-i seniyye’dir. İmam-ı Şâfiî Hz.’nin ifadesi ile Kur'an-ı Kerim okunan vahy, sünnet-i peygamberî de rivayet olunan vahy’dir
Cenab-ı Hak, Haşr Suresi'nin 7. ayet-i kerimesi'nde şöyle buyuruyor: "Peygamber size ne verirse onu alın; neyi yasak ederse ondan uzak durun"
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmazsınız: 'ın Kitabı ve Rasülü'ün sünneti"
Sünnet-i seniyye, hayatımızı 'ın razı olduğu şekilde devam ettirebilmemiz için, Cenab-ı Hakk'ın Kur'ân ile birlikte, hemen onun yanı başında göndermiş olduğu hidayet rehberidir; büyük bir rahmet tecellisi ve hediyedir. Rasül-i Ekrem Efendimiz bu hususu şu hadis-i şerifleriyle ifade buyurmuşlardır: "Ben ancak hediye olunmuş bir rahmetim"
Bu sebeple din-i İslam’ı güzelce yaşayıp hakiki iman ile bu alemden ayrılmak isteyen herkes sünnet-i Rasül’e sımsıkı sarılmak durumundadır. Bir hadis-i Şerif’te, sünnetten yüz çevirmenin vereceği zarar şu şekilde ifade edilmiştir: “Dinin elden çıkışı sünnetin terki ile başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar.”
Bu mevzuda o kadar çok izah yapılabilir ki bunları haftalarca anlatmak bile kafi olmaz. İşte sünnet-i seniyye'nin ehemmiyetini iyi anlayan sahabe-i kiram hazerâtı ve daha sonra gelen tabiîn ve tebe-i tâbi'în âlimlerimiz, sünnetin doğru bir şekilde nakli hususunda muazzam gayretler göstererek büyük hizmetler yapmışlardır. Bu hususta ilk ve en değerli gayret, Peygamber Efendimiz'in "en hayırlı nesil" diye takdir ve takdim ettiği Ashâb-ı Kirâm'a aittir. Onlar, İlm-i Hadis'in kurucuları olmak gibi çok büyük bir şerefe nail olmuşlardır.
İlm-i Hadis'in Rivayetü'l-Hadis ve Dirayetü'l-Hadis diye isimlendirilen iki kısmı vardır. Bu ilmin gayesi Hz. Peygamber'in hadislerini başka sözlerle karıştırılmaktan, değiştirilmekten, bozulmaktan ve iftiraya uğramaktan, ilmî yollarla muhafaza etmektir.
Bugün her fırsatta hadis-i şeriflere dil uzatıp hâşâ "güvenilmez" diyenlere, Sahih-i Buharî'nin, İlm-i Hadis Kaideleri muvacehesinde, tam on altı senede hazırlandığını hatırlatmak kafi olacaktır.

-ü Tealâ'nın Kur'ân-ı Kerim hakkında mealen "Muhakkak zikri biz indirdik, onu muhafaza edecek olan da biziz" buyurması sadece Kur'ân-ı Kerim'in korunmuşluğuna değil, onunla birlikte sünnetin de muhafaza edildiğine delildir. Bu da başta sahabe-i Kirâm olmak üzere âlimlerimizin ve Sünnet-i en güzel şekilde yaşayarak öğreten Dostları'nın gayretleriyle olmuştur.

------------
1-Mir’âtü’l-Usûl, cild 1, sayfa 29
2-İmam-ı Şâfiî, er-Risâle, sayfa 91-92
3-İmam-ı Mâlik, Muvatta', Kader 3
4-Hâkim, El-Müstedrek ale’s-Sahihayn, cild 1,sayfa 91, hadis 100
5-Sünen-i Dârimî, Mukaddime, 16
6-Hicr Suresi, ayet 9

Konular