EVLİLİK KİŞİLER ARASINDA ARTIK TERCİH EDİLMİYOR

BU ADAMI ALIRMISIN... (*)
Dünya üzerindeki bir çok kadın için, evlilik artık arzu edilmiyor veya heveslerine nail olmada gerekli bile olmuyor.


Aile hayatında ve evlilikte en son değişikliklerin zengin, dünyevi Batı’ya, İngiltere adaları ve Amerikada tuhaf olan bir inanç vardır. Ve evliliğin değerini tekrar vurgulayarak inişi tersine çevirebiliriz. Bununla beraber, bugünün sorunu , evliliğe saygısızlık değildir. Gerçekten, iki kişi arasında bir ilişki olarak evlilik, şimdiye kadarkinden daha büyük bir kişisel mecburiyet duygusu ile gelir. Buna rağmen bir kurum olarak evlilik artık eskiden olduğu gibi sosyal hayatı organize etmiyor. Ve tekrar öyle hiç olmayacaktır.

Dünya, ekonominin küreselleşmesi kadar büyük, meydan okuyan ve eninde sonunda , durdurulamayan evlilik ve aile hayatında, bir devrim görüyor.

İki trend, evlilik ve aile hayatında bu devrime öncülük etti: toplumların kişisel seçimleri zorla kabul ettirmek için yeteneğin azalması ve kadınların kendi kendilerini desteklemek için yetiştirme yeteneği. Birbirine zıt olarak, evliliği daha çok seçimsel ve daha çok bozulabilir yapan şeylerin birçoğu içinden çıkılamaz surette , modern evlilik hakkında -onun önemi sevgi ,karşılıklı saygı ve kişisel seçim üzerine- en çok bağrımıza bastığımız şeylere bağlıdır.

Heryerde , geleneksel evliliğe göre opsiyonlar, aile biçimleri ve bir zamanlar gizli olarak kazanılan yasal hakların zorladığı şahısiçi ilişkiler olarak katlanıyor. Even China, geçenlerde onun uzun süre yürürlükteki evli olmayanların bir arada yaşamalarına karşı olan kanunları kaldırdı.

Batı Avrupa ve İskandinavya’da boşanma oranları dibe vurduğunda veya arttıktan sonra yatay olarak devam ederken, diğer bölgelerde ani hareketle yerden alındı. Çin’de boşananların sayısı, 2000 ve 2005 yılları arasında neredeyse %70’e süzülerek yükseldi. Boşanma ve nikahsız analığın düşük kaldığı yerde, hayatboyu evlilikten geri çekilme basit olarak diğer biçimleri alır.

Evlilik oranları Japonya’da, Güney Kore’de ve Hong Kong’da o kadar çok düştü ki yetkililer kendi memleketlerinin zürriyet hasıl etme kabilinden geleceklerinden korkuyor. Singapor’un eski-Brüksel hükümeti, şimdi evlilik oranlarını ve tersine düşen trendleri yükseltme girişiminde bekarların gecelerini desteklemektedir. Geçen yıl, bir Japon dergisi rica etti: “Genç insanlar, seksten nefret etmeyin.”

Evlilik ve çocuk-yetiştirme arasındaki bağı yıpratma , tüm dünyada da bir trenddir. Amerika ve Britanyada olduğu gibi, Avusturya’da her 10 doğumdan dördü evli olmayan kadınlara aittir. Latin Amerika ve Karayib’in birkaç bölgesinde İslanda adasının nikahsız doğum oranının %60’ına eşittir. Japonya bile, 1993 ve 2003 yılları arasında nikahsız annelikte %30 luk bir artışı gördü.

Kısıtlayıcı yasal kodlar, akıntı ile giden değişikliği durdurmadı. 2005’e kadar, Şili, batı yarımküresinde boşanmayı yasaklamış olan tek ülkeydi. Fakat boşanmayı yasaklama, geçmiştekinden çok farklı sonuçlara sahiptir. Çünkü insanlar artık en başta evliliğe girmeğe mecbur edilmiyor. 1990 ve 2003 yılları arasında Şili’deki evliliklerin sayısı, bir yılda 100 000 den 60 000’e düştü, ve 2003 ve 2004 arasında Şili’de doğan çocukların hemen hemen yarısı evlilik dışı doğdu.

Faktörlerin bir çoğu, insanların yaşama organizasyonları üzerinde evliliğin geleneksel tek eşliliğin yıldızını söndürmeye katkıda bulunur. Bazıları gerçekten can sıkıcıdır. Bizim çalkalanan küresel ekonomi, kişisel hayata istikrar kazandırmaktan mahrumdu. Yükselen iş güvensizliği, az eğitimli insanların düşen ücretleri, ve kronik ekonomik kaybın stresleri hepsi evlenme dürtüsünü kemirir. Ani zenginlikler veya sağlıktaki düzensiz büyük değişimler, aynı kararda olma ilişkisine göre de kimyevi bir tesire maruz bırakır.

Fakat, evlilik ve aile hayatı değişiminde eşit derecede önemli olması, hoş karşılanan iki yenilktir. Evlilikte karşılıklı sevgi beklentisinin büyümesi ve erkeğin kadınlara isteğini zorla kabul ettirme yeteneğinin azalması.

Yüzyıllardır, evlilik, kesin olarak kararlı sosyal bir kurumdu. Çünkü sevgi ve ima etme durumu ile az şey yapılmak zorundaydı. Bunun yerine, o pratik bir olaydı. Üst ve orta sınıf aileleri siyaset ve iş kazancı için evlilikler düzenledi. Daha düşük sınıflarda evlilik, ailenin çalışma gücünü genişletme yöntemiydi. Sadece 200 yıl önce, batıdaki Avrupalılar ve Kuzey Amerikalılar genç insanların eşlerini seçmelerine izin verilmesinin iyi olacağına ve sevgi temeli üzerinde öyle olmasına inanmaya başlar.

Bununla beraber, bir kere evlilik, sevgi temeline dayalıydı, insanlar, aşık olmadığınız birisiyle kalmak veya evlenmek yerine bekar kalmanın iyi olup olmadığını merak etmeğe başladı. Aşk romanları satışlarıyla yakın işbirliği, baştan aşağı Avrupa ve Kuzey Amerika’da boşanma oranlarını yükseltti.

Bugün, sevgi eşleşmesi tüm dünyaya yayılıyor. İnek ve keçi sayıları anlaşmasını müzakere eden anne babaların hala Afrika ve Asya’nın kırsal kesimlerinde bir aile dünürlüğü çimentosu için gerekliyken birçok genç insan “doğru aşkı” bulmak için gazetelere kişisel ilanlar vermeğe başlıyor. Evliliklerin düzenlenmesi, Hindistan’da norm kalıyor, fakat genç insanlar, anne babalarının kararları üzerinde veto gücü kazanıyor.Finansal bakımdan bağımsız olan yetişkinler sık sık kendi eşlerini seçiyor. Geçen yıl, Saudi Arabistan bile bir erkeğin kızını evliliğe zorlayamayacağını açıkladı.

İdeal sevgide kazanmak gibi, bekar kalmaktan veya sevginin çiçek vermekte başarısız olduğu zaman boşanmayı araştırmaktan insanları engellemek zor oluyor. Diğer seçeneklere sahip olmadıkları sürece. Kadınların seçme haklarından yoksun olması, evliliği kararlı kılan ikinci faktördür. 1960lar ve 1970lere kadar, Avrupa ve Amerika’da “head and master” kanunları, ev işlerinin çoğunda kocalara son sözü verdi. 1980lerin sonlarında bir koca, kadına tecavüz etme ile itham edilemezdi. Çünkü onun karısı, kocasını seks yapmaktan reddetme hakkı yoktu.

Geçen 30 yılda çarpıcı olarak bunların hepsi değişti. Ve sadece Batı’da değil. Arjantin’den Zimbabve’ye kadar, hükümetler, kocaların üstünlüğünü hakim kılan geleneksel kanunları kaldırıyor. Taliban altındaki Afganistan hariç dünyanın her bölgesinde kadınlar ücretli çalışma gücü akımını gördü. Her yerde bilgiye erişim artışı vardır.

1970’ te çoğu kadınların kara cahil olduğu Hindistanda, şimdi tüm kızların üçte ikisinden daha fazlası okula devam ediyor. Olay, Kuzey Afrika ve batı Asya’da aynıdır.

Evlenmiş olma, ekonomik geleceklerine yatırım yapan kadınlar için artık tek yol - ve şüphesiz en güvenli yöntem - değildir. Evlilik, insanların şimdi çocuk büyütebilecekleri tek yer de değildir.

Evlilik, kötü kader değildir. Gerçekten, biz, sağlıklı ilişkilere tahammül eden söz vermiş çiftleri bağlama hakkında çok şeyler öğrendik. Fakat, bugünkü şartlar altında , evrensel hayat boyu evliliği tekrar kurma yolu yoktur. Dünya etrafında, evlilik, tek anne babalık, nikahsız çiftler ve boşanmış aileler ile daha çok bir arada ebediyen var olmak zorunda olacaktır.

(IMG:[url]http://img407.imageshack.us/img407/8125/migrantmotheruz8.jpg[/url])
_______________________
* Stephanie Coontz’in makalesi İngilizce aslından çevrilmiştir... __DİPNOT__

Konular