Aşı 'yemek'

[size=18px][color=darkred]Aşı ''Yemek''
Metin AYTEKİN


* Onlarca yıldır kullanılan ve insanların çeşitli hastalıklarından korunmasına vesile olan klâsik aşılar değişiyor mu?
* Geleceğin aşısı domatesler mi olacak?!
* Aşı-yiyeceklerin insanlara sağlayacağı avantajlar...

Yeryüzünü insanoğlu için sayısız nimetlerin sergilendiği, depolandığı bir sofra, mutfak ve eczahane yaparak, Rezzak, Kerim ve Şâfi isimleriyle kendini bizlere tanıtan Allah (cc); düşünen, çalışan ve araştıran kulları vasıtasıyla da, yeni ve farklı meyveler lutfetmektedir. Bu yeni nimetlerden biri; meyveleri, çeşitli enfeksiyonlardan korunma maksatlı olarak da kullanabilme imkânıdır. Bitki veya meyve aşıları olarak bilinen yeni biyo-teknolojik ürünlerden ilki domatesler üzerinde geliştirildi. Cornell Üniversitesi'nin (ABD) araştırma merkezlerinde yetiştirilen genetik olarak değiştirilmiş domatesler, belli hastalıklardan korunmaya vesile olan aşıların da üretildiği fıtrî birer fabrikaya dönüştürülmüştür. Her canlının genetik şifresi, yaratılışında DNA molekülünde kodlanmıştır. Allah'ın (cc), insana eşyaya hükmetme konusunda verdiği istidat ve izin; belli insanlarca kullanıldığında, kompleks bir kontrol mekanizmasıyla işletilen sisteme müdahale mümkün hâle gelmiştir. Hugh Mason, insana verilen bu istidat ve izni, kullanan araştırmacılardan biriydi. O, yiyecek olarak istifade etmenin yanında, domatesleri birer aşı üretim ve depolama fabrikası olarak da kullanmaya dair hipotezi test etmeye karar verdi.

H. Mason, yoğun araştırmalar sonucunda, hususi olarak yetiştirdiği domateslere aşı yerine geçebilecek genetik bilgi ihtiva eden sentetik bir geni aktarmaya muvaffak oldu. Mason ve arkadaşları, ön deneylerde bira mayasının bazı genlerini ve Hepatit-B genlerini agrobakteriler vasıtasıyla tütün bitkisi hücrelerine aktarmayı plânladılar ve bunda başarılı oldular. Esas yapmak istedikleri şey, ishale ve mide ağrılarına yol açan norwalk virüsünün aşı görevi görebilecek bazı genlerini aktarabilmekti. Koruyucu bir kalkan olarak vazifelendirilmiş aşı proteinin üretilmesinde kullanılan norwalk virüsünün genetik şifreleri de, başarıyla domates genomuna aktarıldı. Genetik olarak değiştirilmiş aşı hususiyeti olan domateslerin görünüşü; golf topundan büyükçe, parlak ve kırmızıdır. Aşı genleri ihtiva eden bu domateslerin yaprakları, normal bir domatesin düzgün yapraklarından farklı olarak hem daha küçük ve parlak, hem de kırışıktır. Bu konuda çalışan araştırmacılar, bu kırışıklıkların domateslerin tadına veya güvenliğine tesir etmediğini, bunların bu bitkilerin küçük bir bölümünde görüldüğünü ifade ederek, bunun sadece bitkinin transgenik olduğuna dair bir işaret olduğunu vurgulamaktadır. Bu domatesi yiyen farelerde bu virüse karşı bağışıklık meydana gelirken, normal domateslerle beslenen farelerde ise ishal gözlenmiştir. Mason ve arkadaşları, şu ana kadar norwalk virüsü ve E.coli antijenleri üretebilen hususi patates ırkları üretmişler ve bunları çiğ olarak yiyen insanlarda bağışıklık sistemini uyarmada başarılı olmuşlardır. Patatesler ancak çiğ olarak yendiğinde (Patatesi pişirmek antijenleri yok ediyor.) aşı özellikli patates konumunu muhafaza edebilmektedir. Önümüzdeki yıllarda, çeşitli aşı genleri ile değiştirilmiş domatesleri insanlar üzerinde de denemek mümkün olacaktır. Eğer insanlarda da başarılı sonuçlar alınırsa, birçok aşının üretim maliyetleri hem ucuzlayacak, hem de bu aşılar daha kolay alınabilecektir. Potansiyel domates aşısı, her sene binlerce çocuğun ölümüne yol açan difteri, ishal, boğmaca, çocuk felci ve kızamık gibi hastalıkları önlemede kullanılabilecektir. Böyle bir aşının avantajlarına gelince, klâsik aşılardan farklı olarak, bu bitki-aşılarını buzdolabında saklamaya gerek yoktur. Tohum olarak dağıtılıp çimlendirilebilen bu aşıyı, üçüncü dünya ülkelerinin köylerine kadar ulaştırmanın maliyeti çok ucuzdur. Verem aşısı üretebilen genetik bilgiyi ve onun ürünü olan proteini taşıyan domates veya muzun, şırıngayla verilmesi zorunlu, çabuk bozulabilen bir serumdan daha kolay nakledilebileceği ve ucuz olacağı ortadadır. Kim bilir, belki yakın bir gelecekte, çocuğumuza aşı yaptırmak yerine, aşı-şeftali yedireceğiz.

Ön testler, elde edilen bitki aşılarının bozulmadan mide ve kan dolaşımında yolculuğunu sürdürebileceğini gösterdi. Fakat genel bir kullanım için denenmesi gereken çok şey var. Bilim adamları, kesin bir korunma için bu aşıdan ne kadar ve ne sıklıkla alınması gerektiğini henüz bilmiyorlar. Bitkinin meyveleri veya organları içinde bulunan aşının dozajının çok düşük olması ise, önemli bir dezavantajdır. Ayrıca yenebilen aşıların, birçok denemede bağışıklık sistemini bastırıp aşıyı tesirsiz hâle getirdiği de görülmüştür.

Buğdaydaki enfeksiyonları önlemede kullanılan kimyevî ilâçların zararlı yan tesirlerinden korunmak için, bu enfeksiyonlara dirençli yeni buğday ve mısır ırkları üretilmiş ve ticarî olarak kullanılmaktadır. Mason'un aşı-domateslerinin yanında, genleriyle oynanarak ürün miktarı yükseltilmiş pirinç, mısır, soya fasulyesi ve diğer sebzelerin tohumları da bugün ticarî olarak satılmaktadır. Bunların uzun vadede fayda ve zararlarının neler olabileceği konusunda ise, hem akademisyenler, hem de tüketiciler arasında bir mutabakat sağlanamamıştır. Genleriyle oynanmış veya yeni genler aktarılmış bitkilerin muhtemel yan tesirleri konusunda ortaya atılan soruların tam ve tatmin edici cevapları da, bilgi eksikliği sebebiyle verilememektedir. Eğer biyo-teknolojik ürünlerde hedeflenen gayeye ulaşılır ve riskler giderilirse, toplumun genetik olarak değişikliğe uğratılmış besinler hakkındaki kanaatleri de daha müspet hâle gelecektir.
[/color][/size]

1 yorum

Aşı 'yemek'

tes.

26.04.2008 - talib

Konular