EŞREFOĞLU CÂMİİ

[b][color=blue]EŞREFOĞLU CÂMİİ

Yer Beyşehir merkezi ve gölün kenarı... Yıl 1299, Osmanlı Tarihinin başlangıcı... İşte orada bu muhteşem câmi inşa edilmiş.

Tamamen ağaçtan kütük sütunlar üzerinde yükselen bir eser. 700 yıl boyunca bu ahşap yapı, bükülmemiş, çatlamamış, kurtlanmamış veya çürümemiş. Bu sütunlar doğal kökboya ile renklendirilmiş ve hâlâ orijinal. Renkleri ise hiç mi hiç solmamış. 48 adet ahşap direkler sedir, başlıklar ise abanoz ağacından olup, 6 ay Beyşehir gölünün içine yatırılarak, kimyasal kullanılmadan doğal konserve edilmiştir.

Şimdiki binalar oldukları yerde çöktüğü hâlde, müteahhitleri de pişkince, “30 yıl dayandı ya, daha ne bekliyorsunuz?” diyebiliyorlar. Mimarlar, mühendisler, usta ve hatta boyacıların bu eseri yerinde ince-lemeleri gerekir.

Bu muhteşem ahşap yapıda çivi, vida benzeri metal bağlantılar kullanılmamış. Tama-men geçme-kakma tekniği ile yapılmış. Kubbesi de, beton değil örme tuğla ile estetik bir biçimde yapılmış. Mihra-bının çini işlemeleri de çok güzel oturmuş. Giriş kapısının üzeri yine ahşap ve çini yazılı.

Minberi ise, tamamen ceviz ağacından, oyma ve kakma tekniği ile yapılmış. Minber ka-pısında da ahşapla hat yazısı var. Ortada Allah, dört köşede de, dört halîfenin adları yazılmış. Minber kapısının sol üst köşesine bu muhteşem İsa Usta adını şöyle yazmış; “Amele İsa” Mütevâzılık bu kadar olur.

Câminin ortasında 4-5 metre derinlikte dört köşe bir çukur var. Bahar başlarken kar ve buz taşıyıp buraya doldurulurmuş. Sebebi ise, yaz sıcaklarında bile serin bir ortamda ibâdet edilsin diye. Nem dolayısıyla da ağaçların ömrünün uzadığı tahmin ediliyor.

[/color][/b]
[url]www.turktakvim.com/[/url]

Konular