KAMYONET

[color=darkblue]KAMYONET

- Bir daha bu kamyoneti buraya koyma tamam mı?
- Ne oldu Muammer Amca, manzaranı mı kapatıyor?
Yaşlı adamın elleri, dişleri sinirden titremeye başladı:
- Len oğlum, gece mi gündüz mü anlamıyoruz, kale duvarı gibi kapatıyorsun oturma odasının önünü...
- Hacım, sitenin durumunu görmüyor musun? Ben gelinceye kadar bisiklet park edecek yer bile kalmıyor. Ne yapayım ben?
- Ne yaparsan yap! Sitenin dışında bırak!
- Amca yapma, yorgun argın taa oradan buraya mı yürüyeyim? Gözünü seveyim, site içinde boşluk bulduğum yere bırakıyorum. Ama ne yapayım ki, ben gelinceye kadar evimin önünden başka yer kalmıyor.
- Burası benim evimin önü, bak seninki orası!
- Ama orası dolu?
- Ne yapayım? Başka yer bul!
- Amca, ben senin kiracınım, yardımcı olman gerekmez mi?
- Evi sana verirken park yerini garanti mi ettim?
Kiracı, kamyonetinden bir şeyler indirirken tartışma sürüp gitti.
HHH
Muammer Amca ile kiracısı üç katlı apartmanın giriş katında karşılıklı oturuyordu. Kiracı Ekrem, kamyoneti ile hal’de çalışıyordu.
Muammer Amca elindeki ekmek poşeti ile birlikte, söylene söylene, başını sinirle sağa sola sallayarak apartman kapısında kayboldu. Dairesine girmeden önce, merdivenlere yöneldi; kendi sırasında ve iki kat yukarıda, en üst katta evli oğlu oturuyordu. Ekmeklerden ikisini gelinine vererek, aşağı indi.
HHH
Hacı Muammer Amca ile karısı, yıllarca konuşup bütün cümlelerini bitirmiş gibi, mutfakta sessizce akşam yemeği yiyorlardı.
Bu sessizliği, çok gürültülü, çok acı, çok canhıraş çığlıklar darmadağın etti. İki yaşlı çiftin oğulları:
- Batuhan! Batuhan! Oğlum düştü!... diye bağırıyordu.
Gelinleri ise daha tiz ve daha ürkütücü bir sesle kocasının peşinden merdivenlerden adeta yuvarlanarak aşağı iniyordu:
- Oğlum düştü! Yetişin oğlum balkondan düştü!
Yaşlı karı-koca, olay kendi merdivenlerinde ve kendi çocukları tarafından değil de, televizyonda yaşanıyormuş gibi, yavaş hareketlerle sofradan kalkıp daire girişine yöneldiler.
- Ne oluyor, diye kapıyı açtı Muammer Amca.
Apartmanın içi, merdivenler karışmıştı. Erkek, kadın, çocuk... herkes dışarı koşuyordu.
Muammer Amca ile eşi dışarı çıktıklarında ilk şok atlatılmış ve olay biraz soğumuştu.
Çünkü öldürmeyen Allah öldürmüyordu:
Muammer Amca’nın torunu, daha önce koleksiyon olarak biriktirdiği ama artık bıktığı gazoz kapaklarını ikinci kat balkonundan aşağı, kamyonete isabet ettirmeye çalışırken, bir anlık dalgınlıkla baş aşağı düşmüştü.
Baba Ekrem:
- Allah’a bin şükür ki kamyonet buradaymış, dedi kucağındaki çocuğunun yanağını öperken...
- İyi ki tenteliymiş, iki çelik çubuğun tam ortasındaki boşluğa düşmüş, dedi komşulardan biri...


SAHİPSİZ ÖYKÜLER
Türkiye GazetesiSadık Söztutan
__________________[/color]

Konular