BİR ÇİFT AYAKKABI

[color=red]BİR ÇİFT AYAKKABI





Kış, kimi için eğlence mevsimi,kimilerinin de ızdıraplarının arttığı mevsim.
Güneş,adeta tatile çıkıyor, yıllık izin kullanıyor.
Ağaçlar, yapraklarını dökmüş, kefenlerini giymiş.
Ölü gibidir.
Evsizler sahiden ölür.
Kuşlar göçmüştür çoktan.
Sobası olanlar kestane pişirir.
Buğulanmış cama resim çizer sıcak evin çocuğu.
Karda yuvarlanır, hoplar zıplar o. Geri kalkar. Garip düşünce cansız olur, kaldırırlar onu.
Kış zengin mevsimidir. Kayaklarını alır Erciyes’e çıkarlar. Bir de garipler çıkar Erciyes’e.
26 Aralık 2007 tarihli gazeteler.
Kayseri'de iş aramak için Mustafa Yılmaz(39) ve Süleyman Karakoç(30) yürüyerek yola çıkmışlar. Karla kaplı yolda mahsur kalmışlar. Süleyman Karakoç, Mustafa Yılmaz'ın takatsiz kalarak yürüyemez hale gelmesi üzerine ayakkabısını arkadaşına verip, çıplak ayakla Kızılören Beldesine ulaşmayı başarmış.

Yetkililere haber vermesi üzerine Jandarma ekipleri, köpek timleriyle birlikte yaptıkları aramada, Mustafa Yılmaz'ın donmuş olan cesedini Alihoca Yaylası'nda bulmuşlar.
Süleyman Karakoç'un ise soğuktan donan ayakları kesilecekmiş.

İçiniz yandı değil mi? Giymediğiniz ayakkabılarınız, botlarınız gözler önüne geldi. Gar dolaptaki ara da bir giyilen montlar, pardüseler rahatsız etti vicdanları. Yüzler kızardı. Yürekler burkuldu.
Sonra… yine unutuldu. Hayat normal akışında devam ediyor. Oysa kış ayları. Yağmur, kar her geçen gün artıyor. Soğuklar elleri ayakları donduruyor, belleri büküyor,
Nezle grip kol geziyor.
Ne mi yapılmalı?
Gureba hastahanesinin vakfıyesinde şu hükümler vardır;
1— Bu hastahanede garipler, soğanın kilosu bir sarı altına da çıkmış olsa ücretsiz tedavi edilecektir.
2— Her hastaya her gün bir tavuk yedirilecektir.
3— Kış aylarında tavuk eti yedirilemezse, İstanbul yakınlarındaki Belgrat ormanlarından yabani ördek veya kaz vurularak hastalara yedirilecektir.
Aziz Mahmud Hüdayi ne yapıyor bakalım. Sultan III. Murad’da hitaben: “Sakarya suyunu geçip odun tedarikini murad edinmişsiniz. Halk bunda çok memnun olmuştur. Çünkü ihtiyaç çoktur, odunun bedeli de yoktur. Merhum dedeniz Sultan Süleyman Hân, Kağıthane suyunu getirip halka su ile ziyafet çekmişti. Siz de odun getirerek halkı sevindiriniz.”
Öyleyse ecdadımızın yaptığı gibi, açları, açıkları, evsizleri, odunsuz, kömürsüzleri ( yakıt parası bulamayanları) ayakkabısızları, paltosuzları, hastaları, ilaçsızları, doktorsuzları arayıp bulalım, bulana destek olalım. Dertliler derman bekliyor.

[url]www.hudayivakfi.org[/url][/color]

Konular