OSMÂN-I GAZİ'NİN VASİYETLERİ (*)

[size=18px][color=olive]iskenderpasa.com : M. Es'ad COŞAN (Rh.A)



OSMÂN-I GAZİ'NİN VASİYETLERİ (*)

Doç. Dr. M. Es'ad COŞAN

Geçen sayıda, Tarih-i Gülşen-i Maarif adlı eserden naklen, Osmân-ı Gazi'nin ( 1 ) oğlu Orhan-ı Gazi'ye yaptığı vasiyetleri yazmıştık. Yapılan müracaatlardan bu vasiyetler üzerinde durmak ve bazı açıklamalar yapmak gerektiği anlaşıldı. Bu yazımızda bu işi yerine getirmeğe başlamak istiyoruz.

Osmân-ı Gazi Hazretleri oğluna yedi madde halinde şu tavsiyelerde bulunuyor:

"Evvelâ: Cemî-i mesalihinden mukaddem emr-i dininde ihtimam-u dikkat eyle, zirâ bâis-i kıvâm-ı din devlettir."

Yâni: "Her işinden evvel, dinine dair hususlarda itinalı ve dikkatli ol. Çünkü dinin ayakta durmasına sebep devlettir." buyurmuştur.

Hemen belirtelim ki bu ifadenin altında fevkalâde önemli bir zihniyet ve samimi bir iman duygusu yattığı seziliyor: O da, merhum Sultan Osman'ın her şeyden önce dine hizmeti düşündüğü; aslî görev ve gayesinin dine hizmet olduğudur. Çünkü dinin ayakta kalabilmesi ve yaşamasını gaye olarak belirtip devleti ona vesile ve vasıta olarak zikrediyor. Böyle düşünmeseydi başka bir ifade kullanır ve meselâ; "Oğlum, dine önem ver. Çünkü devletin ilerlemesi ve yükselmesi için din kuvvetli bir destektir, şahısların iman duygusuna hitap eder, onları sınırlarda cihada sürür, devletini geliştirir ve genişletirsin." der idi. Fakat bu din vakıasına, materyalist ve menfaatperest bir bakış tarzı olurdu. Esefle söylemek zorundayız ki biz dini bugün bu menfaat açısından mütalâa ediyor ve hattâ muarızlarımıza dinin önemini kabul ettirebilmek için bu yolda müdafaada bulunuyoruz.

Şunu da söyleyelim ki Osmân-ı Gazi ve muasırları sözde kalmamış bu imanın gereği olan faaliyetlerle ömür geçirmiş ve bu samimi duyguları sayesinde büyük muvaffakiyetlere mazhar olmuşlardır. Gerçekten de ilk Osmanlı sultanları kendilerini İslâm âleminin hudutlarını bekleyen birer mücahid olarak görmüşler ve "sultanü'l-guzat ve'l-mücahidîn; gazi ve mücahidlerin sultanı, gâzî; din uğrunda savaş yapan, Çelebi; ilâhî, Ebu'l-feth ve'l-megazî; Fütuhat ve gazâlara sahip ve mazhar" gibi hep dînî mânâ taşıyan sıfatlar kullanmışlar ve onlarla anılmışlardır.

Murad Hüdâvendigâr'ın Kosova savaşından önceki dua ve niyazı da bunun bariz bir numûnesi durumundadır.

Nitekim rivayete göre harbe takaddüm eden gece sultan, ibadet etmiş, yüzünü yere sürmüş ve:

--Yâ Rabbi, dinin düşmanları, müslümanlar üzerine gökten gelme bir belâ gibi çöktü. Bu hususta benim bir suçluluğum söz konusu ise beni afveyle. Senin ulûhiyyetine layık olanı yap. Bu belâyı def için canım feda olsun. Yeter ki İslâm askeri zafer kazanıp bayram etsin. O bayram günü beni de kurban et." diye çokça yalvarmıştı.

Fatih Sultan Muhammed Han'ın devrinde, Osmanlı devletinin, gazi devleti vasfı daha bariz bir hal almıştı. Ona atfedilen bir şiir onun gazilik zihniyetinin çok güzel bir şekilde aksettirdiği için buraya derc edilmesi münasip düşmüştür. ( 2 )

İmtisal-i cahidü fi'llâh olubdur niyyetüm

Din-i İslâmun mücerred gayretidür gayretüm

Fazl-i Hakk u himmet-i cund-i ricalu'llah ile

Ehl-i küfri ser-teser kahr eylemektür niyyetüm

Enbiya vü evliyaya istinadum var benüm

Lütf-i hakdandur heman ümmid-i feth ü neusretüm

Nefs ü mal ile n'ola kılsam cihanda icitihad

Hamdü li'llah var gazaya sad-hezaran rağbetüm

Ey Muhammed mu'cizat-ı Ahmed-i Muhtar ile

Umarum galib ola a'da-yi dine devletüm

(1) Alışılmış, fakat hatalı şekli "Osman Gazi" olan bu terkip aslında Farsça bir sıfat tamlamasıdır. Türkçe'si Gazi Osman şeklinde olması gerekir. Neşredilen İslâmî eserlerde umûmiyetle tarihî isimlerin yanlış tespit edilip yanlış okunduğunu görüyoruz. Bu hususta bir ikaz olma ve konuya dikkati çekmek üzere burada "galât-ı meşhur"u değil, "lügat-ı fasîh"i kullandık.

(2) Bu şiir Fatih'in mürettep divanında mevcud değildir. Eğri Fatih'i III. Mehmed'e ait olduğu da ileri sürülüyor. Bk. Kemâl Edip Ünsel (Kürkçüoğlu), Fatih'in Şiirleri, Ankara 1946, s.81.

(*) Diyanet Gazetesi, 1 Nisan 1979, s. 210, sf.4.


[/color][/size]

Konular