Konuşabilmek ve konuşmamak

Konuşabilmek büyük bir nimettir insanlar için. Büyük Sanatkârın en büyük sanatlarından biri, insanlardaki konuşma kabiliyetidir. Konuşabilme kabiliyeti insanlara bir imtiyaz olarak verilmiştir. Bu imtiyazı en güzel bir şekilde kullanmak ve Sani-i Külli şey olan Rabbimizi en güzel bir şekilde zikretmek de konuşma imtiyazına sahip kılınmış biz insanlara düşmektedir.

Her nimette olduğu gibi konuşma nimetinde de doğru kullanmayı yakalayabilmek, bir konuşma vasıtası olan dili lüzumsuz gevezeliklerden korumak gerekmektedir. Bir et parçasının harikulâde bir şekilde konuşma vasıtası yapılması, yine aynı et parçasına sahip olan başka canlıların bu konuşma nimetine sahip olamaması, üstünde tefekkür edilmesi gereken bir durumdur. Bu hal gösteriyor ki maddî azalar sadece birer vasıtadır. Hâlık-ı Rahim’in emir ve iradesi organlara değer kazandırmaktadır.

Dil hem konuşmaya vasıta olan hem de tat alma duygusuyla Cenâb-ı Hakkın türlü türlü nimetlerinden lezzet almamızı sağlayan önemli bir vücut parçamızdır. Tek başına bu et parçası bile yaratılıştaki büyük hikmeti akıllarımıza göstermektedir. Eğer akıl nimetini en güzel bir şekilde kullanabilirsek, şuur sahibi bir varlık olmanın hakkını verebilirsek yaratılıştaki harikaları bir bir hayretle seyredebiliriz.

Konuşmak veya yeri gelince susmasını bilmek insan olmamızın ve imtihana tabi oluşumuzun önemli bir aşamasıdır. Bu sebeple yeri gelince konuşmak, konuşunca hak söyleyebilmek, hakkı ifade etme imkânımız yoksa susmayı tercih etmek gibi durumlar üzerinde, hayatı insanlık için en önemli bir hüsn-ü misal olan Peygamberimizin (asm) biz insanlara, hususan iman edenlere bazı tavsiyeleri bulunmaktadır.

İsterseniz Câmi’ü’s-Sağir adlı Hadis Külliyatından derlediğim bazı hadis meâllerini birlikte okuyalım:

“Hayır konuşmak susmaktan hayırlıdır. Susmak kötü konuşmaktan hayırlıdır.”, “Güzel konuşmanın tehlikesi insanlara karşı kibirlenme ve kendisinde olmayan şeyle övünmektir.”, “Konuşmanın tehlikesi yalan söylemektir.”, “En şerlileriniz ise, çok konuşan ve edebiyat parçalamaya düşkün olanlarınızdır.”

Asrımızın insanlarında çok bulunan kötü hasletlerden bahseden başka bir Hadis-i Şerif meâli ise şöyledir: “Ümmetimden türlü türlü yemekler yiyen, türlü türlü meşrubat içen, çeşit çeşit elbiseler giyen ve ağızlarını eğip bükerek konuşan bazı adamlar çıkacak. İşte onlar ümmetimin en kötüleridir.”

Lüzumlu ve hayırlı konuşmanın faziletleri ile lüzumsuz ve hayırsız konuşmaların zararlarını anlatan çok kelâm-ı kibarlara rastlarız ulema divanlarında. Bunlarla birlikte kendi hayatımızda da görürüz gereksiz konuşmaların olumsuz yönlerini. Çoğu zaman dilimize hakim olmadan konuştuklarımızdan dolayı sonraları pişman oluruz. “Keşke dilime hakim olabilseydim” dediğimiz zamanlar çok olmuştur şüphesiz.

İnsanları güldürmek için yaptığımız gıybetleri, kendimizi beğendirmek için yaptığımız şaklabanlıkları hep dilimizle gerçekleştiririz ne yazık ki. Rehber-i Ekmel olan Peygamberimiz (asm) bunun için bir et parçası olan dilimize sahip olmanın ehemmiyetini ümmetine hep hatırlatmıştır

Çok konuşsak bile az konuşanları sevmemiz ve takdir etmemiz, az konuşmanın fıtrata daha uygun olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Az ve öz konuşmak olgun insanların tavrı olarak bilinmektedir. Çok konuşmak ve az konuşmak üzerine söylenmiş nice atasözleri bulunmaktadır. Her şeyin bir israfı olduğu gibi dilin de israfı çok konuşmaktır. İsraf fıtrat kanunlarına aykırı bir davranış şeklidir. O halde konuşmada da iktisat prensibine riayet etmemiz gerekmektedir. Dilimiz yerine halimizi kullanmamız gereken bir çok yerler bulunmaktadır.

Bakmanın, duymanın ve düşünmenin israf olduğu bir çok haletlerimiz bulunmaktadır. Bunun gibi konuşmanın da bir çok yerde israf olabileceğini unutmamamız ve az konuşmanın ne kadar güzel bir hâlet olduğunu yaşantımızla ortaya koymamız gerekmektedir.

(Alıntı)

1 yorum

Konuşabilmek ve konuşmamak

paylaşımın için saol


söylemek bi sanatsa,dinlemek on sanattır

11.07.2007 - =kripteks=

Konular